Güneşli'deki Star gazete binasının önüne gelen bir grup Milliyetçi Hareket Partili (MHP) Ergun Babahan'ın 26 Mayıs 2011 Perşembe günü "Ürperten söylenti ve haberler" başlıklı köşe yazısını protesto etmek için binanın önüne siyah çelenk bıraktı.
Gruptakiler çeşitli sloganlar atarken, gruptan bazıları da binaya yumurta fırlattı.
Olay yerinde eylem sırasında az sayıda polis ekibi bulunurken, saldırı sonrasında çok sayıda çevik kuvvet polisi ve toplumsal müdahale aracı sevk edildi. Çıkan olaylarda 7 kişi gözaltına alındı.
Grubu yatıştırmak amacıyla olay yerine gelen MHP İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan, yaptığı açıklamada, ülkücülerin hiçbir saldırı ve iftirayı unutmasının mümkün olmadığını söyledi.
Başkan, "Biz bu iftiraların hesabını 12 Haziran'da MHP'nin iktidarında bu iftira sahiplerine soracağız. Bunun için bütün dava arkadaşlarım ve Türk milleti müsterih olsun. Bu seçim arifesinde herkes sağduyulu ve sabırlı olsun. Buradan bütün ülküdaşlarımın sessiz bir şekilde dağılmasını ve ülkücü vakur davranışını sergilemesini istiyorum" dedi.
Abdurrahman Başkan'ın çağrısına rağmen gruptan bazıları slogan atarak, gazete binasının önünde beklemeye devam etti.
Saldırıya kınama yağdı:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: "Fikre karşı kaba kuvvet ve şiddet kullanılmasını bu tür yöntemlerle gazetecilerin baskı altına alınmasını savunmak mümkün değildir. Yazıda kullanılan üsluba karşı tutum, hukuki yollara başvurmak olmalı, asla kaba güç kullanımını içermemeliydi. Genel seçimlerin yakınlaştığı şu günlerde toplumu gerginleştirecek her türlü eylemden kaçınmanın siyasilerin olduğu kadar meslektaşlarımızın da titizlikle uygulaması gereken bir görev olduğunu düşünüyor bu tür olayların yinelenmemesini diliyoruz."
Basın Enstitüsü Derneği: "Düşüncelerin şiddetle susturulması, Türkiye'yi darbelere sürükleyen eski bir yoldur. Türkiye bir daha bu yola giremez. Herkes düşüncelerini yayma hakkına sahiptir. Bu anlamda, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünden yana olmak demokrasiye inanan herkes için ortak bir sorumluluktur. Basın Enstitüsü Derneği olarak, Star Gazetesi'ne yönelik saldırıyı kınıyor ve bu tip saldırıların bir daha gerçekleşmemesi için hükümeti harekete geçmeye çağırıyoruz."
Türkiye Gazeteciler Federasyonu: "Star Gazetesi'ne yapılan saldırıyı üzüntüyle karşılıyor, kınıyoruz. Kimden ve nereden gelirse gelsin yazdıkları nedeniyle gazetecilerin saldırıya uğramasını kabullenmemiz mümkün değildir. Görevi kamuoyunu aydınlatmak ve doğru bilgilendirmek olan gazeteciler, bu sorumluluğu taşımalıdır. Gazeteci sorumluluk sahibi insandır. Gazeteci bilgiye, belgeye dayalı haber yapar. Bunun aksi bir durum basın özgürlüğünün ötesinde kişisel hak ve özgürlüklere saldırıdır. Kimsenin insanlara iftira atmaya, karalamaya hakkı yoktur. Eğer ortada bir iftira varsa da bunun çözümü kaba kuvvetle değil hukuki yollardan aranmalıdır. Toplumun bütün kesimlerini içinde bulunduğumuz bu sıcak süreçte daha duyarlı olmaya davet ediyor, bu tür olayların bir daha yaşanmamasını diliyoruz."
Basın Konseyi: "Bir siyasi partiye mensup insanların, genel başkanlarının özel hayatına ilişkin uygunsuz imalar içeren bir köşe yazısına ilişkin tepkilerini ifade etmek üzere barışçıl bir şekilde toplanmaları, demokratik bir haktır ve bu hak gerek 1982 Anayasası'nın 34. Maddesi gerekse de bağlayıcı iç hukuk normu değeri taşıyan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. Maddesi ile teminat altına alınmıştır. Bununla birlikte, hiçbir hak ve özgürlük gibi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı da sınırsız değildir ve bu hakkın sınırları evrensel hukuk normları ile belirlenmiştir. Bu çerçevede, söz konusu demokratik hakkın kullanılmasındaki temel kriter, ölçülülük ilkesine riayet edilmesidir. Ancak dün Star Gazetesi önünde toplanan göstericilerin eylemlerinin önce barışçıl bir şekilde başlamak ile birlikte, sonrasında gazete binasının camlarının kırılması ile sonuçlanan taşlı ve yumurtalı bir saldırıya dönüşmesi ise kesinlikle kabul edilemez bir durumdur.
Bu şekilde şiddet içeren bir eylem hem toplantı hakkını meşru kılan evrensel hukuk sınırlarının aşılması hem de daha önemlisi basın özgürlüğüne yönelik ağır ve haksız bir saldırı niteliği taşır. Bu çerçevede, her ne kadar sayın Ergun Babahan'ın köşe yazısında gündeme getirdiği iddialar, bir siyasi parti genel başkanının özel hayatına ilişkin olması nedeniyle son derece çirkin ve yakışıksız olsa da, bu çirkin ve yakışıksız iddialar ile hesaplaşmanın yolu ilgili yargı yollarını işletmek yada Basın Konseyi'ne başvurmaktır. Somut olaydaki gibi aksi bir yaklaşım geliştirilmesi ise, hukuk devletinin gerekleri ve Basın Meslek İlkeleri ile asla bağdaşmaz.
Basın Konseyi olarak ayrıca bu vesileyle, önümüzdeki genel seçimler öncesi, özellikle belirli bir siyasi partiye mensup yöneticilerin özel hayatlarının hukuka aykırı bir şekilde mercek altına alınarak, bu siyasetçiler hakkında gayet planlı ve programlı bir itibarsızlaştırma operasyonunun açık bir biçimde yayın yolu ile yürürlüğe konulmuş olması karşısında, Konsey genel sekreterliği, şikâyetçileri beklemeden Sözleşme Hükümlerimiz uyarınca resen harekete geçmiş bulunmaktadır."
Türkiye Gazeteciler Sendikası: "Basın özgürlüğüne karşı kaba kuvvete kullanılmasını, gazetecinin sindirilmek istenmesini, hedefleyen zihniyeti kabul etmek mümkün değildir. Hiç kimse, kamuoyunu bilgilendirme görevi üstlenen basın organlarında yer alan görüşleri benimsemediği için, kaba kuvvete başvuramaz. Sorumluluk sahibi herkes, basına yönelik tehditkâr tutum ve açıklamalardan, bu tür saldırılara altyapı oluşturacak tavırlardan kaçınmalıdır. Demokratik ülkelerde olmaması gereken bu saldırıyı kınıyor, saldırıyı gerçekleştirenlerle ilgili adli kovuşturmanın titizlikle yapılmasını bekliyoruz. (HK)