Erdoğan başkanlığında Beştepe'de toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 3 saat 40 dakika süren toplantısının ardından 7 maddelik bildiri yayımlandı.
HTŞ ve SMO'nun Suriye'deki güç dengesinde yarattığı değişiklik MGK'nin ilgisini çekmedi
Bildiride iktidar koalisyonunun ilgi alanındaki tüm çatışma bölgelerine ilişkin değerlendirmelere yer verilirken Suriye'de bir güvenlik krizine dönüşen El Kaide uzantısı Heyet Tahrir Es-Şam (HTŞ) ve Ankara'nın dolaysızca kontrol ettiği Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) Halep ve Hama'yı işgaliyle başlayan silahlı güç dengesindeki değişimden hiç söz edilmemesi dikkat çekiyor.
Oysa MGK, Erdoğan-Esad görüşmesi olasılığının zorlandığı günlerde gerçekleşen 25 Temmuz MGK Toplantısı sonrasında yayımlanan bildiride Ankara, "Suriye'nin menfaatleri"ne yakın ilgi göstermişti:
Son MGK bildirisinde Irak ve Suriye, "PKK/KCK-PYD/YPG" parantezinde yer alırken diğer çatışma bölgeleri Gazze/Filistin, Ukrayna ve Ermenistan'a birer madde ayrıldı.
Ayrıca MGK, bildirisinde yapay zekanın gündeme getirdiği imkanlar ve sorunlara da son aylarda ikinci kez yer verdi.
"YAPAY ZEKÂ" GÜVENLİK GÜNDEMİNDE
MGK bildirisi Kürt Sorunu'nda olası "oldu bittilere" dikkat çekti
MGK 5 Aralık toplantısı kararları
1. PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla gerçekleştirilen operasyonlar hakkında kurula bilgi sunulmuştur.
2. Komşumuz Irak’la eş güdüm ve iş birliğimizin, ülkelerimiz arasındaki ahdî zeminin genişlemesiyle daha ileri aşamalara taşınacağı vurgulanarak güvenlik alanında kaydedilecek somut ilerlemelerin, bölgemizin kalkınmasına yönelik müşterek gayretlerimizi kuvvetlendireceği belirtilmiştir.
3. Irak ve Suriye’de gasp ettiği toprakları terör yuvası hâline getiren PKK/KCK-PYD/YPG’nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceği, millî güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceği vurgulanmıştır.
4. Uluslararası hukuktan kaynaklanan mesuliyetlerini yok sayarak Gazze’deki katliamlarını sürdüren İsrail’in insanlığa karşı işlediği suçlara son vermesi için dünyanın dört bir yanında yükselen sesleri bastırmaya yönelik uygulamaların; hukukun üstünlüğü, demokrasi ve ifade hürriyetini savunduğunu iddia eden çevrelerin samimiyetsizliğini bir kez daha gözler önüne serdiği belirtilmiştir. Buna mukabil tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelerin sayısının ve katliamın sorumlularının adalete karşı hesap vermesine yönelik çabaların artmasının kritik önemde olduğu ifade edilmiştir.
5. Ukrayna’daki insani durumun her geçen gün kötüleşmesine sebep olan savaşa ilişkin son gelişmeler ele alınarak adil ve kalıcı bir barışın en kısa sürede tesisine ilişkin imkânlar değerlendirilmiş; kıyıdaş ülkelerle birlikte, Karadeniz’de seyrüsefer emniyetinin tahkimine yönelik çalışmaların sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.
6. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki müzakerelerde kaydedilen müspet gelişmelerin barışı sağlayacak bir anlaşma ile neticelenmesi yönündeki temennimiz ve kalıcı barışın tesisini hedefleyen tüm iyi niyetli çabalara desteğimiz teyit edilmiştir.
7. Yapay zekâ alanında kaydedilen ilerlemenin, insanlık tarihinde yeni bir merhaleye geçilmesini mümkün kılabilecek büyük fırsatlar sunduğuna; bununla birlikte, bahse konu sahadaki potansiyelin birtakım sınamaları ve siber alanda oluşan yeni tehditleri de beraberinde getireceğine dikkat çekilmiştir. Türkiye’nin, yapay zekâ çalışmalarının ilmî, askerî, iktisadi ve içtimai neticelerine hazırlıklı olmasının ve bu alanda ileri kabiliyetler geliştirmesinin önem ve önceliğine işaret edilmiştir.
(AEK)