Beyoğlu’nda, Galata Kulesi çevresinde toplananlar Galata Kulesi Meydanı’nın özel bir işletmeye verilerek çayhane tarzında masalarla işgal edilmesine karşı seslerini yükseltti.
“Meydanlar halkındır!”
Meydan ve halk sözcükleri bir araya gelince rahatsız olan sekiz on kişinin toplanmadan kalmış masalarda oturduğu, yüzden fazla insanın yerlerde piknik yaptığı iki saat boyunca, taş zeminden protesto amaçlı ıslıklar, alkışlar, sloganlar yayıldı etrafa.
Galata müdavimleri ve sokakları sevenler piknik yapar gibi termosta çaylarını, kurabiyelerini, sandviçlerini alıp gelmişti. Beyoğlu’nun popüler toplanma yerlerinden Galata Kulesi çevresinin bir anda çaycı olmasına, kendilerinin meydanının dışına itilmek istenmesine itiraz ediyorlar, çevre düzenlemesinin halk lehine yapılmasını, masa sandalye işgalinin sonlandırılmasını istiyorlardı.
Yabancı dil bilenler Galata Kulesi’ne giriş için oluşan kuyrukta bekleşen turistlerin meraklı bakışlarını gidermek için durumu anlatıyor, üzerinde BELTUR yazan çay ocağı umutsuzca tütüyor, yerde oturanlar birbirine ikramda bulunuyor, onlardan bir diz boyu yukarıda sandalyelere yerleşen sekiz on kişi “Sokaklar, meydanlar bizim, çay içmek için para vermeyin” seslerini suratı asık dinliyordu.
Zaman geçti, masalarda oturanlarla yerlerde oturanların kimi zaman atışmalara dönüşen fikir beyanları protestocuların kurabiye ikramının ardından “gel, gel, gel” çağrısıyla bağlandı. Hatta protestoculardan birinin isteğiyle kendisiyle kısa süreliğine yer değiştiren bir masa azası bile oldu.
Protesto boyunca yaşanan tek gerginlik alana bakan çeşmenin üzerinden aşağıya atılan şişeye tepki gösterilince yaşandı. Şişe atanlar kendilerini de aşağıya bırakınca birkaç saniyeliğine ortalık karıştıysa da yukarıdan gelenler yandan dışarı çıkarıldı ve gerginlik bitti. Tekrar “meydanlar bizimdir” sesleri alanı doldurdu.
Mevsime uygun olarak tedarikli gelmiş bir protestocunun kiraz ikramından nasiplenmek üzere protestocuların çevresinden dolanırken duyduğum etraftaki konuşmalar aşağı yukarı protestocuların görüşlerini yansıtır nitelikteydi: Bugün masayla dolduruyorlar alanı, yarın üzerine bir naylon çekerler, bir bakmışsız tahtaperdelerle turistik işletme diye çevirmişler meydanı...
Çaycı derdine kirazcıyı kaçırmama yanamadan alana müdahale edildi. Ellerinde alışveriş torbalarıyla bir kadın oturanların arasına girmiş evinin önündeki sidik kokusundan şikayet edip protestocuları eleştiriyordu...
Önce uzayacak gibi görünen tartışma biralarını savunmayı bırakmadan kadına destek veren birkaç kişinin umumi tuvalet taleplerini dile getirmesiyle makul bir şekilde başka bir zamana ertelendi.
Ancak meydanın kenarlarında öfkelerinin nedenini anlatmaya çalışanlar dertlerini dile getirmeye devam etti. Kameralara bu işletmenin hangi ihaleyle burada çaycı açtığını, ihalenin ne zaman gerçekleştiğini bilen var mı, nasıl olur, diye soran bariton sesli adama civarındakiler susarak ya da onay veren mırıldanmalarla destek verirken yanıt ahenkli bir vurguyla sokaktan geçen bir kadından geldi: “Reeceeep Taayyiiip Erdoğan... Recep Tayyip Erdoğan.”
Destek mi veriyordu, nazire mi yapıyordu, anlaşılamadı. Protesto kendi ritminde sürdü. (YY)