Urfa'da pamuk, Yozgat'ta pancar bahçesindeler. Havalar ısındıkça, Adana ve Mersin'e geçiyorlar. Çünkü bu kez, sebze bahçesinde onların minik ellerine ihtiyaç var. Fındık zamanı geldiğindeyse, Ordu'dalar, fındık bahçelerinde. Onlar, mevsimlik gezici tarım işçisi çocuklar.
Kalkınma Atölyesi, 2011 ve 2013 yıllarında Hollanda Büyükelçiliği’nin desteğiyle Mevsimlik Tarım Göçünün 6-14 Yaş Grubu Çocuklara Etkileri konusunda Urfa, Yozgat, Ordu ve Adana'da araştırma projeleri yaptı.
Araştırmanın bulgularına göre, mevsimlik gezici tarım işçisi çocuklar günde 10 saat tarlada çalışmak zorunda. Kalkınma Atölyesi başkanı ve araştırmanın koordinatörü Ertan Karabıyık'la, mevsimlik gezici tarım işçiliği sorunundan çözüm önerilerine, Kalkınma Atölyesi'nin yaptığı araştırmanın verilerinden denetim mekanizmalarına kadar, geniş bir yelpazede söyleştik.
Karabıyık yüzbinlerce çocuğun gezici tarım işçiliğinden olumsuz yönde etkilendiğine dikkat çekiyor, durumun kaygı verici boyutlara ulaştığını söylüyor ve ekliyor: Soruna hem ulusal hem de ürün bazında bölgesel, yerel bakmak ve mücadeleyi iki düzeyde yürütmek gerekiyor.
Mevsimlik gezici tarım işçileri sorununun kaynağı nedir?
Mevsimlik gezici tarım işçiliği dünyanın hemen her ülkesinde bulunan, yüzlerce yıldır olagelen bir işçilik biçimi. Bu işçiler genellikle toplumun en eğitimsiz, topraksız, yoksul ve yoksun kesimlerini oluşturmakta.
Bazen de bu işçiler, çaresizlikten, olağanüstü koşullardan (köy boşaltma, deprem, savaş, siyasal düzenin bozulması, göçmenlik), afetlerden, siyasal sorunlardan veya devletin zorlamasından dolayı bu sürece katılmakta, sürekli yaşadığı yerleri belirli süreyle terk ederek, başkalarının arazisinde bitkisel üretim, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık üretim süreçlerine katılıyor.
Türkiye’de başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu illeri olmak üzere büyük metropollerde yaşayan en yoksullar, hayata tutunmak isteyenler mevsimlik gezici tarım sürecine giriyor.
Ayrıca gazete haberlerinden takip ettiğimiz kadarıyla Gürcüler, İranlılar, Azeriler, Iraklılar, Suriyeliler, Orta Asya ülkelerinden gelenler de bu sürece katılıyor. Mevsimlik tarım işçiliği önemli bir politika sorunu. Sorun, yüzbinlerce çocuğu doğrudan veya dolaylı olarak etkiliyor. Bu çocuklar üzerinde hem kısa hem uzun dönemdeki olumsuz etkileri kaygı verici boyutlarda.
Barınma ve temiz içme suyuna ulaşım
Bu olumsuz etkileri biraz daha ayrıntılandırır mısınız?
Bitkisel üretim sürecinde yer alan mevsimlik gezici tarım işçilerinin ve onların çocuklarının yaşadığı temel sorunlar üç grupta toplayabiliriz; işçilik yapacakları yerlere giderken karşılaştıkları ulaşım sorunları, işçilik yaptıkları yerde barınma ve onun ihtiyaçları, çalıştıkları bahçe ve tarlalarda iş güvenliği ve sağlığı sorunları.
Ulaşım esnasında genellikle minibüs, otomobil veya trenle, bir kısmı da kamyonla gidiyor. Bu yolculuk esnasında fazla sayıda kişi aynı araçla yolculuk yapıyor, kaza anında ölüm ve yaralanmalar çok oluyor.
Barınma konusunda ise temiz içme ve kullanma suyu, tuvalet, banyo, çamaşır yıkama yerlerinin bulunmaması, gıdaları saklama olanaklarından yoksunluk, kalabalık ailelerin tek göz çadırda konaklaması, çadır alanlarında toz, atık su sorunu, gürültünün olması, bazen elektriğin yokluğu başlıca sorunlar.
Çocuklar için oyun alanlarının bulunmaması, çadırların kanal kenarında kurulması ölüm ve yaralanma risklerini artırıyor. Ayrıca, çocukların beslenmeleri en önemli sorunların başında geliyor. Çadırların yetersizliği; soğuk ve sıcağı geçirmeleri, yağmurlu zamanlarda çadırların içine su girmesi. Çadır ortamında yaşarken sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama.
Kimi zaman Ordu'da fındık işçileri çalışmalarının karşılığında kendilerine söz verilen ücreti de alamıyor…
Evet, öyle sorunlar da yaşanıyor. Ayrıca, çalışma ortamında uzun süreli çalışma, çalışmanın niteliğine bağlı olarak eldiven, gözlük, giysi gibi koruyucu iş güvenliği ekipmanların kullanılmaması, düşme ve yaralanmalara karşı eğitimli kişilerin olmaması ve ecza dolaplarının bulunmaması. Tarla ve bahçelerde tuvalet ihtiyacı için çözümler üretilmemesi gibi sorunlarla da karşılaşılıyor. Bir de zaman zaman etnik özelliklerden dolayı çalışma yapılan yörelerde ayrımcılığa tabi tutulmak.
Özetle, çalışma amacıyla evden çıkarken yaşanan sorunlar eve dönünceye kadar sürekli devam ediyor. Çocuklar eğitime katılamıyor, fiziksel ve zihinsel gelişimleri olumsuz olarak etkileniyor.
Kalkınma Atölyesi'nin, sorunun tespiti ve çözümü konusunda ne gibi çalışmaları oldu?
Mevsimlik Tarım Göçünün 6-14 Yaş Grubu Çocuklara Etkileri konusunda Şanlıurfa'da pamuk hasadı, Yozgat'ta şeker pancarı hasadı, Ordu'da fındık hasadı, Adana'da örtü altı sebze üretimi kapsamında temel araştırma yapıldı, buna bağlı olarak politika önerileri geliştirildi.
"Bir oda içinde 8 kişi yaşıyor"
Araştırmalarınızın özet bulgularını bizimle paylaşır mısınız? Mesela barınma ve hijyen koşullarına dair neler söyleyebilirsiniz?
Barınma mekanın yapısal özellikleri incelendiğinde yüzde 30.8’inin naylon ya da kamış çadırlarda, yüzde 47.2’sinin bez ya da branda çadırlarda barındıkları görülmektedir. Ev (yüzde 5.4), dam (yüzde 1.1), prefabrik konut (yüzde 0.3) ve diğer (yüzde 16.7) barınma biçimleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Barınma mekanlarında bir oda içinde ortalama sekiz kişi yasıyor. Bu sayı bir yoksulluk göstergesidir. Bu durum başta çocuklar olmak üzere tüm işçileri son derece olumsuz biçimde etkiliyor. Konaklama alanlarında dile getirilen en önemli sorun; atık su sisteminin bulunmayışı.
Çocukların önemli bir bölümü; yüzde 23.9’u üç günde bir, yüzde 41.5’i haftada bir, yüzde 5.7’si iki haftada bir, yüzde 0.6’sı üç haftada bir, yüzde 2.8’i ayda bir yıkanıyor. Her gün ya da iki günde bir yıkananların oranı yüzde 25.6’dır. Yani her dört çocuktan üçü, üç gün ve ötesi sıklıklarla yıkanabiliyor.
Dolayısıyla çocukların sağlık profili ile ilgili bir bulguya da eriştiniz..
Evet tabii ki. Çocukların yüzde 52.2’si sık sık nezle, yüzde 59.9’u baş ağrısı, yüzde 44.5’i baş dönmesi, yüzde 48.7’si bel ağrısı yüzde 19.7’si sıtma, yüzde 18.5’i dizanteri gibi sağlık sorunları yaşıyor. Çocukların yüzde 56.9’u hastalandıkları zaman en iyi ihtimalle yakındaki aile sağlığı merkezlerinden yararlanıyor. Yüzde 38.8’i ise ildeki devlet hastanesine götürülüyor.
"7 günde ortalama 11.35 saat"
Peki, çocukların çalışma durumuna dair ne gibi tespitler yaptınız?
Mevsimlik tarım göçündeki çocukların yaptıkları işleri il bazında incelediğimizde “tarlada çalışma” yüzde 76.6’lık oran ile en fazla katılımın olduğu iş olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer çarpıcı bulgu ise kız çocuklarının yüzde 68.4’ünün su taşıma, yüzde 63.7’sinin kardeşlere bakma, yüzde 66.6’sının eşyaları gözetleme, yüzde 45.6,’sının bulaşık yıkama, yüzde 30’unun yemek hazırlama, yüzde 49.1’inin temizlik yapma gibi işleri yerine getiriyor olması.
Mevsimlik tarım göçünde çalışan çocuklar günde ortalama 10.10 saat çalışıyor. Ürünler arasında farklar incelendiğinde ise çocukların en uzun Urfa’da (11.35 saat), yani pamuk hasadında çalıştığı görülüyor. Çocuklar Yozgat’da pancar hasadında 9.97 saat, Adana-Mersin’de örtüaltı alçak tünel sebzecilikte 9.61 saat, Ordu’da fındık hasadında ise 9.19 saat çalışıyor.
Haftada ortalama 6.17 gün çalışmakta olan çocuklar en uzun süre çalışmayı Urfa’da pamuk hasadında (6.75 gün) yapmaktadır. Bu ilde çocuklar hemen hemen haftanın yedi günü, günde ortalama 11.35 saat çalışıyor.
Çalışma süreleriyle ilgili son, ancak en tamamlayıcı veri, yıllık çalışma süresidir. Çocuklara şu andaki işlerinde 2011 ve 2012 yıllarında ortalama kaç gün çalışacakları sorulduğunda, 75.89 gün/yıl, yani yaklaşık iki buçuk ay çalışacaklarını beyan ettiler.
Mevsimlik tarım göçündeki çocukların eğitim durumuna dair tespitleriniz neler?
Araştırmaya katılan çocuklardan 342 çocuğun (yani yüzde 97’sinin) okula kaydı bulunuyor. Okul kaydı olmayan çocukların yüzde 3’ünün okula kayıt yaptırmama nedenleri arasında “ailenin istememesi, mevsimlik tarım göçüne katılma, maddi zorluklar, Türkçe bilmeme, okulun uzak olması’’ gibi çeşitli ifadeler yer alıyor.
Öncelikli çözüm
Sorunları anlattınız. Peki, çözüm politikaları önerileriniz var mı? Mesela merkezi hükümete ne gibi görevler düşüyor?
Bizim bu konuda iki öneri paketimiz var; bunlardan biri merkezi hükümete, diğeri ise sivil toplum ve meslek örgütlerine yönelik. Mevcut yasal düzenlemelerdeki boşlukların tespit edilerek gerekli değişikliklerin yapılması gerekiyor.
Bu bağlamda öncelikli olarak, tarımda çalışma koşullarına ilişkin yasal düzenlemelerin orta ve küçük işletmeleri de kapsamasının sağlanması, tarımda iş aracılarına işçilerin çalışma koşullarıyla ilgili sorumluluklarına ilişkin etkili yaptırım getirilmesi gerekiyor.
Ardından, çocuk ve genç işçiler ile ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaları düzenleyen yönetmelikler başta olmak üzere ilgili mevzuatta çocukların mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştırılmalarının kesin ve net olarak yasaklanması şart.
Ayrıca, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla birlikte çalışmanın çocukların zorunlu eğitimlerine devamlarını engellememesi için iş ve eğitim mevzuatında gerekli düzenlemelerin yapılması da gerekiyor.
Peki denetim..
Bu Çocuklar 16 Eylül'de Okula Gidemeyecek |
Mevsimlik gezici tarım işçiliği Türkiye’nin birçok ilinde yaşanıyor ve yüz binlerce çocuk, doğrudan veya ailesi gezici tarım işçisi olarak çalıştığından, yoksulluk sınırının altında yaşıyor, zorunlu eğitimine devam edemiyor ve geleceğe dair umutlarını da kaybediyor. Birçok çocuk için tatil anlamına gelen yaz tatili; bu çocuklar için “işbaşı” demek. Maalesef bu çocuklar okulun kapanmasını bekleyemeden ve dolayısıyla karnelerini de göremeden, tarlalara doğru yola çıkmış oluyor. Mevsimlik gezici tarım işçisi olarak çalışan çocuklar, 180 günlük eğitim yılının 60 gününü, tarlalarda çalıştığı için kaçırıyor. Çözüm: İlk olarak, her çocuğun okulöncesi ve 12 yıllık zorunlu eğitime devamının sağlanması için mevsimlik gezici tarım işçisi çocuklarla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) genelgesinin kapsamının genişletilmesi öneriliyor. Yine bu genelge kapsamında yapılacak uygulamalar için MEB ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı taşra teşkilatları ile ilgili okullara yeterli finansal kaynağın sağlanması ve başta öğretmenler olmak üzere, eğitim ve sosyal hizmet sektörlerinde, insan kaynağının yeterli ve nitelikli olması, çalışanların istekli olmalarının sağlanması da bu konu ile ilgili çözüm önerileri arasında. |
Yasal düzenlemelerin uygulanması ve denetlenmesi için gerekli sistem ve mekanizmaların kurulması da şart tabii ki. Bu bağlamda, öncelikli olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) taşra teşkilatına, iş istihdam kurullarına, il ve ilçe mevsimlik gezici tarım işçileri izleme kurullarına mevsimlik tarımda çocuk işçiliği ile ilgili yasal çerçeve ve denetleme önceliklerinin iletilmesi gerekiyor.
Yerel karar ve uygulama birimlerinin mevsimlik tarımda çocuk işçiliğiyle ilgili tek ses hâlinde tutarlı mesaj vermelerinin sağlanması lazım.
Tarla ve bahçe sahipleri, işverenler, tarım aracıları ve tarım işçisi ailelerin çocuk işçiliğiyle ilgili düzenlemeler ve bu düzenlemelere uyulmaması hâlinde karşı karşıya kalabilecekleri idari cezalar hakkında bilgilendirilmeleri de gerekir.
Denetleme hacminin mevsimsel olarak önemli dalgalanmalar yaşadığı gerçeğinden hareketle ilgili kamu kurumlarının taşra teşkilatları ve yerel sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla geçici denetleme ekiplerinin oluşturulması da sorunun çözümünde önemli.
"Sendika temsilcileri olmalı"
Bu yasal düzenlemeler yapılsa bile çocukların ekonomik ihtyaçlardan çalıştığı gerçeğini nasıl değiştirebiliriz ki?
Gerekli sosyal ve ekonomik müdahalelerin tasarlanarak ihtiyaç olan tüm illerde uygulanması gerekir. Mevsimlik ve gezici tarım işçisi göçü veren illerde istihdam olanaklarının artırılmasına yönelik olarak, emek yoğun üretime dayalı işletmelerin daha etkin şekilde desteklenmesi, mevsimlik gezici tarım işçilerinin mesleki becerilerinin geliştirilmesine yönelik programların ve mikro-kredi olanaklarının yaygınlaştırılması, atıl durumdaki tarım arazilerine erişimi kolaylaştırıcı önlemlerin alınması sağlanabilir.
Mevsimlik ve gezici tarım işçiliği için ücret ve sosyal güvenlik düzenlemelerinin iyileştirilmesine yönelik olarak; tüm mevsimlik ve gezici tarım işçilerinin ellerine geçen net günlük ücretin resmî asgari brüt ücret rakamlarından az olmamasının sağlanması, tüm il ve ilçe mevsimlik ve gezici tarım işçileri izleme kurullarında en az iki işçi sendikası temsilcisinin bulunmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılması, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu başta olmak üzere ilgili yasal düzenlemelerin, mevsimlik tarım işçilerinin çalıştıkları süre için sigorta primlerinin işveren tarafından ödenmesi, devletin de sigorta primine belli bir oranda katkı yapmasını sağlayacak şekilde değiştirilmesi ve mevsimlik ve gezici tarım işçi sözleşmelerine bu değişikliği yansıtacak bir maddenin eklenmesi gibi önerileri sıralayabilirim.
e-Okul ve ücretsiz çocuk bakımı
Çocukların eğitim sorunu nasıl çözülecek?
Kalkınma Atölyesi |
Sosyal kalkınma alanında program ve projeler gerçekleştirmek isteyen bir grup genç ulusal ve uluslararası kalkınma çabalarına destek vermek ve bu sürecin bir parçası olmak için 2003'te Kalkınma Atölyesi Çalışma Grubu’nu kurdu. Kalkınma Atölyesi, sosyal antropoloji, sosyoloji, uluslararası ilişkiler, politika, biyoloji ve ormancılık gibi farklı alanlarda uzman profesyoneller tarafından Kasım 2004'te kooperatife dönüştürüldü. Kooperatif şeklinde örgütlenmenin başlıca nedeni dayanışma, birlikte üretme ve sosyal kalkınma alanına yeni fikirlerle katkıda bulunmak. Atölye, Türkiye ve uluslararası kalkınmaya destek vermek ve her ölçekteki projelerin sürdürülebilir, tekrarlanabilir ve başarılı olmasına katkı sağlamak amacıyla kurulmuş kâr amacı olmayan bir kooperatif. Atölyenin amaçları, yoksulluk ve yoksunluğun azaltılması, doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesi ve çocuk işçiliğiyle mücadele olarak özetlenebilir. |
Her çocuğun okulöncesi ve 12 yıllık zorunlu eğitime devamının sağlanması için, mevsimlik ve gezici tarım işçisi çocuklarıyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) genelgesinin kapsamının genişletilmesi, bu genelge kapsamında yapılacak uygulamalar için MEB ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) taşra teşkilatları ile ilgili okullara yeterli finansal kaynağın sağlanması, bu konuda başta öğretmenler olmak üzere eğitim ve sosyal hizmet sektörlerindeki insan kaynağının yeterli, nitelikli ve istekli olmalarının sağlanması ve bu çerçevede göç alan ve veren illerdeki eğitim ve sosyal hizmet sektörlerindeki insan kaynağının artırılması ve niteliğinin iyileştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması, MEB ve ÇSGB’nin eşgüdümlü olarak mevcut e-Okul sisteminden yararlanarak çocuk düzeyinde, sistemli izleme çalışmaları yapmaları gerekiyor.
Ayrıca, gezici tarım işçilerinin barındığı yerlerde; kurum, aile ve toplum merkezli erken çocukluk gelişim programlarının uygulanması, ebeveynlerin çalıştığı saatlerde hem gezici hem mahalli tarım işçilerinin çocukları için ücretsiz çocuk bakım hizmetleri sunulması da şart.
"Firmalar 'çocuk emeği' olmadığını kanıtlamalı"
Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
Kalkınma Atölyesi olarak mevsimlik gezici tarım işçiliğinin diğer biçimleri olan hayvancılık yani çobanlık yapan çocuklar ve aileler, ormancılıkta ağaç kesen tahtacılar, fidan diken, ot alan, dikenli tel çeken, fidan diken ve bakım yapan işçiler, balıkçılıkta çalışanları da dikkate alan bir çalışma yapılmalı.
Soruna hem ulusal hem de ürün bazında bölgesel, yerel bakmak ve mücadeleyi iki düzeyde yürütmek gerekiyor. Burada konunun tarafları kendi rollerini yerine getirmelidir; kamu kuruluşları yasaların uygulanması, standartların geliştirilmesi ve sosyal politikaların geliştirilmesi ile denetim mekanizmasının kurulmasını sağlamalıdır. İşverenler çalışma ve yaşam ortamı olanaklarını iyileştirmeli.
Ayrıca tarımsal ürünlerinden mamul üretim yapan firmalarında üretim sürecinde çocuk emeği veya insan haklarına aykırı bir durumun olmadığını kanıtlaması istense daha kesin çözüm olabilir. (EMK/EKN)
*Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet