Üstelik bu ajandadaki bilgiler kolaylıkla her an ulaşabileceğimiz türden değil... Örneğin, Cadılar ajandasının hazırlanması için 50'den fazla kaynak okunmuş... Diyebiliriz ki, Metis 2007 Cadılar ajandası 2008 yılında çöpe atılmayacak, kitaplıklara kaldırılacak...
Metis'ten Müge Sökmen'le Cadılar Ajandası ve bu yeni ajanda modelinin ortaya çıkışı üzerine konuştuk...
Cadılar Ajandası ve daha önceki ajandalar nasıl fikri bir süreçten sonra ortaya çıktı?
Biz 20. yüzyıl çocukları, eleştirel aklın gücüne inanarak yetiştik; daha adil, daha özgür, daha güvenli bir dünyaya bilgiyi, farkindalığı artırarak varabileceğimize inandık. Ancak 21. yüzyıla girdiğimizde dünyanın giderek daha fazla yalanla, hurafeyle donatıldığını izlemek zorunda kaldık. "Soğuk Savaş"ın öcüsü komünizm "yıkıldığında", yeni yeni düşmanların karsımıza çıkartıldığını gördük.
1989'a kadar "gelişmekte olan ülke" diye anılan Türkiye, duvar yıkılıp da Batı'nın yeni düşmanı İslam ilan edildikten sonra "Müslüman ülke"ye dönüştü mesela. Cihattan, yeni haçlı savaşlarından bahsetmek skandal yaratmaz oldu; II. Dünya Savaşı'ndan alınan derslerle oluşturulmaya çalışılmış uluslararası kurum ve yasalar bile devre dışı bırakıldı.
Yüz binlerce insan soğukkanlılıkla katledilirken dünya kamuoyu karşı çıkacak hiçbir araç bulamaz oldu. Dünyanın her yerinde akıl yerine hurafelerin, yalanların, medya şaşırtmalarının baskınlaştığı bu dönemden sevgili ülkemiz de nasibini aldı.
Entelektüelin temel görevi olan eleştirel yaklaşımı benimseyen herkese "vatan haini", "ajan", "misyoner" vb. yaftalarının yapıştırılması sıradanlaştı; düşünen zihinler resmi devlet politikasından milim şaşmayan kullara dönüşmeleri için ağır baskılar görmeye başladı...
Bütün bunlar bize cadı avlarını çağrıştırınca, tarihin hakkında en çok konuşulan ama en az bilinen konularından biri olan bu sürek avlarına yakından bakmanın bugün açısından da fikir açıcı olacağını düşündük.
Ortaçağ karanlığında olup bitmiş bir şey olarak kabul gören cadı avlarının ardında aslında kapitalizmin gelişmesinin nice ipucu, kadınlarının gerek cinsel gerekse toplumsal güç açısından pasifleştirilmesi, güçlerinin ellerinden alınması, evkadınlaştırılması, bedenin şeyleştirilmesi gibi nedenler yatıyordu.
Bize bugün "hep böyleydi" diye yutturulmaya çalışılan nice "gerçeğin", "mutlağın" altında hangi zulümlerin, hangi çatışmaların yattığını çok iyi örnekleyen bir süreçti yüzyıllar süren bu avlar.
Dolayısıyla, bir tür eleştirel akıl çağrısı adına, okurlarımızı günlük hurafelerin baskısına karşı tetikte durmaya çağırmak adına bu konuyu seçmeyi uygun bulduk.
Daha önceki "Antikapitalist hareket için kılavuzlar", "Edebiyat" ve "Doğa için sorumluluk" ajandalarının hikayeleri nasıl başlamıştı?
Yıl boyu cebinizde taşıyacağınız boyutlarda, keyifle kullanılacak ajandalar olmaları hedeflenmişti, ama içine Metis'in genel çizgisine uygun bilgiler de katılmıştı.
Örneğin edebiyat ajandasında zevkli okuma parçaları, yazarların doğum tarihleri gibi bilgilerin yanı sıra ülkemizdeki ifade özgürlüğünün halini de ele veren detaylar vardı.
Bir yandan da farkındalık ve sorumluluk çağrısı yapan ajandalardı bunlar; içinde yaşadıkları gezegene, dünyaya ve ülkelerine karşı sorumluluk taşıyan eleştirel akla sahip insanlara çeşitli hatırlatmalar yapan, bilgiler sunan detaylar...
Bu ajandalar okurlar tarafından artık bir Metis kitabı gibi görülmeye ve beklenmeye başladı...
Okurlarımızın ajandalarımıza sahip çıkma biçimleri bizi ajandaları gelenekselleştirmeye yöneltti. Aslında ekonomik olarak getirisi olmayan projeler bunlar, çünkü küçücük bir ajanda için çok uzun süren bir araştırma süreci gerekiyor.
Diyelim Cadılar Ajandası için 50'den fazla kaynak okundu ve bunlardan 27 tanesi kaynakçada yer aldı. Buna karşılık fiyatını kolay ulaşılabilmesi için ucuz tutuyoruz. Ama aldığımız inanılmaz olumlu eleştiriler, emeklerimizin yerini bulduğunu gösteriyor...
Önümüzdeki yıl tema ne olacak?
Önümüzdeki yılın ajandasını hazırlamaya başladık şimdiden, ama konusunu sürpriz olarak tutuyoruz...(NZ/EÜ)