Artvin'in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de AKP mitingi öncesi polisin sıktığı biber gazından etkilenerek yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüyle ilgili açılan dava, Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı CHP milletvekillleri Tahsin Ocaklı ve Sibel Suiçmez de takip etti.
Bugünkü duruşmada Lokumcu Ailesi ve avukatları ile sanıkların avukatları hazır bulundu.
Mütalaa: Ölümün gazdan olduğu ispatlanamadı
Savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı, yargılanan polislerin ayrı ayrı beraatını talep etti.
Protestolarda polisin zor kullanma yetkisi olduğunu belirterek olay günü polisin uyarı yaptığını ifade eden savcı, Lokumcu’nun ölümünün biber gazından kaynaklandığını ispatlanmadığını söyledi.
Mütalaada ölümün kalp krizi nedeniyle gerçekleştiğini, bunun biber gazından olduğu anlamına gelmediğini belirtti.
Lokumcu ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu, mütalaayala ilgili beyanında, “Mütalaa büyük bir hayal kırıklığı. Bizim söylediğimiz kanıtlar belgeler, duruşma savcısı tarafından hiç duyulmamış. Mahkeme umarız bu yönde bir karar vermez de hayal kırıklığımız devam etmez. Mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep ediyoruz” dedi. Savcının yıllar öcneki duruşmadaki mütalaa ile aynı mütalaayı yazdığını söyledi.
Mahkeme süre taleplerini kabul etti.
Bir sonraki duruşma 6 Eylül’de görülecek.
Davada, Dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polis "taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılanıyor.
31 Mayıs 2011'de Hopa'da neler oldu?
Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti.
Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti.
Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler.
Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi!
Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu.
Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı.
Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı.
Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldılar.
Dava süreci
31 Mayıs 2011 günü Hopa’da, doğanın talan edilmesine, çaya kota konulmasına, HES’lerin yapılmasına itiraz etmek amacıyla yapılacak basın açıklamasına katılmak için Hopa Meydanı’nda bulunan Metin Lokumcu, yoğun kimyasal gaz kullanımı sonrası hayatını kaybetti.
Ölümünden 9 yıl 5 ay sonra, Aralık 2020’de, dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü ve müdür yardımcısı, Hopa İlçe Emniyet Müdürü, Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve o gün kimyasal gaz kullananlarla birlikte toplam 13 polisin “taksirle öldürme” (TCK 85) suçundan cezalandırılması istemli iddianame hazırlandı.
Dava, duruşma gününe bir gün kala Hopa’dan “güvenlik gerekçeleri” öne sürülerek Trabzon’a taşındı. Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi ikinci duruşmada görevsizlik kararı verdi.
10 yıl 28 gün sonra, 2021 yılında Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından sanıkların “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama sonucu ölümün meydana gelmesi” (TCK 256’nın yollamasıyla TCK 87/4) suçundan yargılanmaları için, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildi.
Sanık polislerin olası kastla kasten öldürme suçundan (TCK 21/2, 82/1-c) yargılanmaları gerektiğine ilişkin avukatların itirazları görmezden gelindi.
Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20-21 Aralık 2021 tarihlerinde yapılan ilk duruşmada sanıklar mahkemeye çağrılmadı, SEGBİS ile bağlantı kuruldu.
Yapılan itirazlar sonrasında sanık polislerin mahkemede hazır bulunmasına karar verildi.
Hopa’da olayların geçtiği alanlarda keşif yapılması ve görgü tanıklarının olay yerinde dinlenmesi talepleri ise mahkemece reddedildi.
Metin Lokumcu’nun “kalp hastası” olup olmadığının araştırılması amacıyla, Rize, Trabzon ve Artvin’deki bütün hastanelere yazı yazıldı. Bunun üzerinde hastanelerden gelen cevaplarda Lokumcu’nun iddia edildiği gibi kronik bir kalp rahatsızlığının olmadığı, herhangi bir ilaç kullanmadığı ve kalp rahatsızlığı sebebiyle tedavi görmediği anlaşıldı.
31 Mayıs 2011’de Hopa’da ne kadar gaz kullanıldığının kanunen raporlanması gerekirken, 7 ilin emniyet müdürlüğü o güne dair hiçbir kaydının olmadığını söyledi.
Duruşma sırasında dinlenen iki görgü tanığı Metin Lokumcu’ya polis tarafından cop ve kalkanla vurulurken gördüğünü anlattı. Otopsiye aileyi temsilen katılan görgü tanığı ise otopsi sırasında tıbbi müdahaleden kaynaklanmayan darp izlerini gördüğünü söyledi.
Metin Lokumcu’nun 2012 yılında öldürülmesinden sonra bilirkişi raporu hazırlayan ve ölümün kimyasal gazlardan kaynaklandığı sonucuna ulaşan Türk Tabipleri Birliği bilirkişi heyetinden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı duruşmaya katılarak, kullanılan gazların ölüme nasıl sebebiyet verdiğini bilimsel olarak anlattı.
1 Şubat 2024 tarihli duruşmada mahkeme olay tutanağında imzası olan 2 polisi dinlemekten vazgeçti ve esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyayı duruşma savcısına iletti.
(EMK/AS)