Gazeteci Metin Göktepe'nin 15. Ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldığı törende İlhan Erdost'un eşi Gül Erdost da Toplumsal Bellek Platformu adına bir konuşma yaptı.
Metin Göktepe'nin arkadaşı Ali Naki Kaftancıoğlu'nun Göktepe'ye atfen yazdığı mektubu ise Canan Kaftancıoğlu okudu.
"Büyümesini istemediğimiz bir aile olduk"
Toplumsal Bellek Platformu adına konuşan Gül Erdost:
Bu ülkede payımıza düşen acıları ta can evimizden yaşamak zorunda kaldık. Sevdiklerimizi siyasi cinayetlerde yitirdik. Bizi acılarda akraba ettiler. Düşüncelerimiz, yaşama bakışımız farklı olsa da evimizin içine düşen korla ortak paydamız olan acımızla birleştik. Kocaman bir aile olduk. Büyümesini hiç istemediğimiz bir aile.
Bugün bundan 15 yıl önce görevi başındayken hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan polisler tarafından dövülerek öldürülen Gazeteci Metin Göktepe için toplandık. Metin'in gerçek katilleri her siyasi cinayette olduğu gibi orada bulunan polisler değildi.
Yargılama sürecinde gerçek katiller hiçbir zaman ceza almadı. Kamuoyu desteğinin önüne geçebilmek için mahkemesi ilden ile gezdirildi. Biz bugün tüm insanlık için bir direnç örneği olan Fadime ana ile birlikte adalet çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Bu çağrıyı sağır kulaklar duyuncaya kadar yenileyeceğiz.
Araştırma komisyonu kurulması önerimiz AKP Hükümeti tarafından tam dört kez reddedildi.
Hukukta yaşama hakkının kutsallığına, bu hakkın ortadan kaldırılmasının affedilmez bir insanlık suçu olduğuna inanan vicdan sahibi toplum kesimleriyle birlikte ülkemizi bu ayıptan kurtarmak istiyoruz. Bir araya gelişimizin yarattığı güç ve duygu birliğinin karşımıza konulan tüm engelleri er geç ortadan kaldıracağına, zaman aşımına uğramış dosyaların yeniden açılarak bugüne kadar karanlıkta bırakılmış siyasi cinayetlerin aydınlanabileceğine inanıyoruz.
"Mahalleden arkadaşım"
Göktepe'nin arkadaşı Ali Naki Kaftancıoğlu'nun Göktepe'ye atfen yazdığı mektubu Canan Kaftancıoğlu okudu:
"Gazeteciğin ilk basamaklarından biri olan muhabirlikte kendini gerçekleştirmiş ve içinde yaşadığı kesimin sorunlarını tüm topluma ulaştırma çabası içinde yaşamını yitirmiştir.
Bu yönüyle de plazalarda ne şiş yansın ne de kebap diyenler tuzu kuru insanlardan çok daha fazla halkın yüreğinden yer etmiş ve acısı 15 yıla yakın tazeliğini korumuştur.
"Esenler'den ayrı düşünemem Metin'i. Hepimiz köyden gelip bir gecekonduya başını sokabilmiş varoş çocukları, Esenler çocuklarıydık... Bir komünisti öldürdük derken iki kahraman yarattılar. Hem heyecanlı, çocuksu mahalleden arkadaşımız ufak tefek Metin'i dev yaptılar, hem de yiğitlikte oğlundan geri kalmayan adını Türkiye tarihinde Metin'in yanına yazdıran Fadime Anayı..." (EÖ)