Yeşiller Partisi'nin, Kaz Dağları'nda yapılan siyanürlü altın ve gümüş madenciliği çalışmalarına dikkat çekmek için Darlıdere'de kurdukları dört günlük kamp dün (28 Haziran) sona erdi.
Yeşiller Partisi'nden Aytaç Timur, bianet'e Kaz Dağları'ndaki kamp hayatını anlattı. 115 kişilik kampta, güne yogayla başlayıp, gece yıldızları seyrederek bitiren Yeşiller, atölyeler aracılığıyla şarap yapımından orman yürüyüş kurallarına birçok pratik bilgi öğrenmişler.
Herkesin çadırlarıyla geldiği kampın meteor çarpması sonucu oluşmuş, ormanın ortasında yuvarlak bir alanda kurulduğunu, musluktan akan suyun içildiği bakir bir yer olduğunu söyleyen Timur, kampta geçen bir günü şöyle anlatıyor:
"Kamp sabahları yogayla başlıyordu. Saat 10 sıralarında düzenlenen pratik atölyelerde sepet örme, tarhana, şarap, sabun, zeytinyağı yapımı, ormanda yürüyüş kuralları, doğa gözlemi, yenilebilir otlar, salça yapımı gibi şeyler öğrendik.
Atölyelerin ardından kalan serbest zamanda isteyen yürüyüş yapıyor, göletlerde yüzüyor ya da korsan atölyeler yapılıyordu."
Akşamüstleri ise teorik paylaşımlar yapılıyormuş. Güney Marmara Doğal Ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği (GÜMÇED) başkanı Mehmet Akif Öznal madenciliğe karşı direnişi, bölgede yaşayan Hasan Basri Avcı florası ve faunasıyla Kaz Dağları'nı, Muğla bağımsız milletvekili adayı Şehbal Şenyurt Arınlı 12 Haziran seçimlerinde Blok'u anlatmış. Diğer oturumlarda aktivizm ve kampanya nasıl yapılır, eğitim ve öğretim nasıl yeşillendirilir, yurttaşlık ve ekoloji gibi konulara yer verilmiş.
Kampın son günü Büyük Anadolu Yürüyüşü'ne katılan dört kişi kampa katılmış. Akşam yemeğinden sonra Çanakkale Rasathanesi Müdürü Osman Demircan kampa gelerek katılımcılara gökyüzünü, yıldızları anlatmış. "Yere uzanıp gökyüzüne bakarak onu dinledik. Çok keyifliydi" diyor Timur.
Timur, telefonların çekmediği kampta kimsenin bundan şikayetçi olmadığını belirtiyor. Yaşanan en büyük sıkıntının ise atölyelerin paralel bir şekilde organize edilmesi olduğunu söylüyor, kampçıların aklı katılamadıkları diğer atölyelerde kalmış. Timur, "herkesin aktif katılımını önemsediğimiz için atölyeleri özellikle aynı anda yaptık. Atölyelelere katılan insan sayısının az olmasına dikkat ettik" diye anlatıyor durumu.
Atölyelerde bölgeden gelen insanlar kampçılara tarhana, salça, yoğurt yapmayı öğretiyoruş. En çok ilgi çeken atölyeler ise bira ve şarap yapımı olmuş. Timur, "Gittikçe artan bu tüketim kültüründe, aslında birçok şeyin evde de yapılabileceğini öğretmeye çalıştık" diyor. (ÇT)