Kırşehir Belediyesi'ndeki usulsüzlüklere dair yazdığı bir haber nedeniyle 10 ay hapis cezasına karşılık 7200 lira para cezasına çarptırılan ve 375 gün meslekten men cezası alan gazeteci Havva Karakaya ile ilgili olarak Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Yönetim Kurulu, yazılı bir açıklama yaptı.
"Basın özgürlüğünü sınırlayan bin türlü dertle uğraştığımız, gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklanan arkadaşlarımızın özgürlükten yoksun olmalarının bütün toplumun özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geldiğini anlatmaya çalıştığımız bugünlerde, basın özgürlüğüne inanılmaz bir saldırının daha gerçekleştiğini öğrendik" denilen açıklamada,
Kırşehir'deki mahkemenin bugüne kadar yapılanların da ötesine geçmeyi başardığı ifade edildi.
"Hayretle karşılıyoruz"
Haftalık Kırşehir Postası gazetesinin sahibi ve yazıişleri müdürü Havva Karakaya'nın, yazdığı bir haber nedeniyle yargılandığı Kırşehir 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından para cezasının yanı sıra 375 gün süreyle "meslekten men" cezasına çarptırıldığının hatırlatıldığı açıklamada kararı veren hakimin, "meslekten men" cezasını verirken gerekçe olarak gazetecilerin "Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasında sayılan kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir mesleği icra ettiği" iddiasına dayandığının hayretle karşılandığı ifade edildi.
"Bu karar, mevzuatın en geri yorumuna bile aykırı"
Türkiye'de gazetecilik yapmanın hiçbir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi olmadığının vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
* Sarı basın kartı ile ilgili mevzuat gazetecilik yapmanın izne bağlı olmasını değil, gazetecilik için bir ön şart olmayan bu kartı alabilmek için gereken koşulları düzenlemektedir.
* Bu çok basit hukuki gerçek ortada iken, yargının basın özgürlüğünün sınırlanması işini "meslekten men" gibi, görülmemiş, duyulmamış, akla gelmemiş bir yaptırıma kadar vardırması, tek kelime ile vahimdir. Bu karar evrensel hukuk değerleri bir yana, mevzuatın en geri yorumuna bile aykırıdır.
* Yargının basın söz konusu olduğunda, sınırlama ölçütlerini insafsızca uygulaması artık kaygı vermenin ötesine geçmiştir. Yargı, basını hasım gibi görmekten vazgeçmeli, yıllardır ulusal mevzuatın bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmenin uygulamasını gösteren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında ortaya konulan ölçütleri bir an önce uygulamalıdır. (EKN)