Fotoğraf: AA
Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) aracılığıyla öğrencilerin mesleki eğitimlerini geliştirme amacıyla uygulanacak öğrenci protokolü, Milli Eğitim Bakanlığı ve A101 market zinciri arasında 6 Ekim'de imzalandı.
Söz konusu protokol, "sektör çalışanlarının mesleki eğitim merkezleri (MESEM) aracılığıyla eğitim öğretim sürecine dahil olması ile mesleki eğitim ve istihdam süreçlerini yaşama geçirmek" amacıyla imzalandı.
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamasında protokole göre öğrencilerin 1 gün okula gitmesi, 4 gün A101 marketlerinde çalışması hedefleniyor. MEB çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30'u, kalfa öğrencilere ise asgari ücretin yüzde 50'si oranında ödeme yapacak.
Bir süredir devam eden eleştirilere göre Mesleki Eğitim Merkezleri öğrencilerin eğitim hakkını ihlal ederek ucuz iş gücü olarak kullanıyor.
Yeni protokolle, öğrencilerin bir markette mesleki yeterlilik kazanıp kazanamayacağı ve bunun işletmelere gelir yöntemi kazandırma amacı taşıyıp taşımadığı sorularını beraberinde getirdi.
"Firmalara destek paketi"
Uygulamanın meslek dalında uzmanlaşmak için bir katkısı olmayacağını ve firmalara mali destek sağlanacağını söyleyen Eğitim-İş Yönetim Kurul Üyesi Orhan Yıldırım şöyle konuştu:
"Bu tür bir market zinciriyle böyle bir anlaşma yapılmasının sadece bu yerlerdeki ucuz iş gücünü desteklemek dışında hiçbir faydası olamaz. Herhangi bir kişinin bir meslek dalında kendini geliştirmesi, uzmanlaşması mümkün değil. Zaten marketlerde çalışmak için sırada bekleyen yüzlerce işsiz insanımız var. İşsiz insanlarımızı tam zamanlı çalıştırmak dururken bu şekilde bir yöntem uygulanması çocukların gelişiminin değil A101'in finansal açıdan desteklenmesi anlamına geliyor.
"Çünkü burada öğrencilerin aldığı ücreti devlet karşılıyor -ki zaten düşük ücretler veriliyor. Dolayısıyla ucuz iş gücüne ek olarak firmalara mali açıdan ciddi bir destek paketi olarak görmek lazım.
"Milli Eğitim Bakanlığı meslek gelişimi açısından yararlı olabilecek işletmelerle protokol yapmalı ancak şu an İŞKUR'un görevini yapıyor. Öğrencileri yönlendirerek İŞKUR'un üzerine tanımlı olan kişilere iş bulma olayının önüne geçiyor ve bu yetişkin bireylerin iş bulmasını da zorlaştıracak. Yanlış bir alan, yanlış bir uygulama.
"Öğrenciler mezun olunca başka bir yerde çalışabilmesi için oradan alacakları belge hiçbir işe yaramayacak. Çocuklarımızın geleceği için bu uygulamanın önüne geçilmeli. Ve tabii ki bunun iptal edilmesi lazım."
"Malzemeleri rafa dizmek eğitimi geliştirir mi?"
Eğitim-Sen Başkanı Nejla Kurul ise politikanın ve uygulama biçiminin yanlış olduğuna dikkati çekerek öğrencilerin eğitim hakkının sağlanması gerektiğini ifade etti. Nejla Kurul şöyle devam etti:
"On sekiz yaş altı kişilerden yani çocuklardan bahsediyoruz, onlar işçi değiller. Dolayısıyla koşulların sağlanamaması durumunda iş kazasından iş cinayetine kadar ulaşılabilecek sorunlarda çocuğun nasıl korunacağı gibi sorulara yanıt verilmiş değil. Diğer boyut ise çocukların eğitim hakkı.
"Öğrenciler A101'in koridorlarında hangi niteliğini geliştirecek diye soruyoruz Milli Eğitim Bakanlığı'na, bu nasıl meslek çalışması olarak değerlendirilebilir? Depodan malzeme getirip market raflarına taşımanın çocuğun eğitimini geliştirebileceğini düşünüyor musunuz?
"Milli Eğitim Bakanlığı kamuoyunda kendine yakın olarak lanse edilen yerlerle protokoller yapıyor. Bu protokollerde herkese eşit davranan, belli koşulların sağlandığı bir yaklaşım sergilemesi gerekir. Ama özel protokoller söz konusu olduğunda ekonomiye destek olarak kimi sivil toplum örgütlerine veya kimi şirketlere ucuz iş gücü sağlamanın bir yolu olarak bu süreci kullandıklarını gözlemliyoruz.
"Politikanın uygulanmasında da ciddi sorunlar var. Dört gün çalışan bir öğrencinin ücretini vergi mükellefi ödüyor, sıfır maliyet diyebileceğimiz bir süreç var. Vergi mükellefi ödese de çocuk bir gelir elde ediyor ama biz şunu söylüyoruz; o yaştaki çocuklar çalışmak zorunda değil. Onların eğitim hakkı sağlanmalı. Dolayısıyla burada kazananlar bir yandan patronlar, genel anlamda bir seçim süreci bağlamında da değerlendirilebilir. Çünkü çalışmaya giden çocuklar buralarda hem politik kültürle hem toplumsal kültürle karşı karşıya kalacak.
"Bu protokoller eğitim sürecine hizmet etmiyor"
Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım her öğrencinin ücretsiz eğitim hakkına sahip olması gerektiğini ve bu hakkın gasp edilemeyeceğini söyleyerek şöyle devam etti:
"Milli Eğitim Bakanlığı eğitim öğretimden uzaklaşan çocukların işsizlik oranını düşürmek gibi hedeflerle MESEM'e geçiş yaptığını söylemişti. Bunun yaşanan ekonomik krizde neye karşılık geleceğini biliyorduk, çocuk işçiliğinin önünün açılacağını ve devlet eliyle meşrulaştırılacağını düşünerek itiraz etmiştik. Şu anda da açıkça belli ki bu protokoller eğitim sürecine hizmet etmiyor.
"Çocukların eğitim kapsamında, beceri eğitimi adı altında işverene ucuz iş gücü olarak sunulmasını kabul etmek mümkün değil. Öğrencilerin aldığı ücretler çok düşük, emeklerinin karşılığı değil ki, olsa bile eğitim hakkını sömürmek kabul edilemez.
"Markette çalıştırmanın çocukların yaşamına, eğitim hayatına nasıl bir katkı sunacağı tartışılmalı. Haftanın dört günü çalışılan ve sadece bir gün okula gidilen bir sistemde bir eğitim sürecinden bahsetmek çok mümkün değil. Öğrenciler ekonomik sebeplerle okula devam etmekte zorlandığında aileler tarafından eğitim masrafları karşılanamadığı için öğrenciler MESEM'lere yönlendiriliyor. Burada anayasanın temel ilkelerinden parasız eğitim hakkının gaspı söz konusu.
"Uzun bir süredir derinleşen yapısal sorunları da düşündüğümüzde Milli Eğitim Bakanlığı'nın çocukların eğitim hakkını gözetmesini değil, aksine eğitim hakkını ihlal ettiği çalışmalarını görüyoruz. Bu protokolü de bu şekilde değerlendirmek gerekiyor."
(EO/AÖ)