Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü sahte diploma soruşturması, yalnızca bireysel sahteciliği değil, kamu kurumlarının dijital güvenliğini, denetim mekanizmalarının işleyişini ve liyakat sistemini de tartışmaya açtı.
Muhalefet partileri, iktidarı eleştirirken hükümet cephesi, yargının süreci titizlikle yürüttüğünü savunuyor. Ancak meslek örgütlerinin açıklamaları, bu tartışmayı teknik ve kurumsal bir zemin üzerinden büyütüyor.
Kurumlar, sistematik denetimsizlik ve yetki boşluğunun sorunun merkezinde yer aldığını düşünüyor.
İstanbul Barosu, TMMOB, Bilgisayar Mühendisleri Odası ve Türk Psikologlar Derneği'nin yaptığı açıklamalar yaşananları münferit bir olay değil, daha büyük bir yapısal sorunun belirtisi olarak değerlendiriyor.
İstanbul Barosu: “Kamu düzenine duyulan güven sarsıldı”
İstanbul Barosu, sahte diploma skandalının yalnızca hukuka değil, ölen meslektaşların anısına da büyük bir saygısızlık olduğunu söyledi.
Baro, bazı hukuk fakültesi mezuniyet kayıtlarının 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden kişilere ait belgeler üzerinden hukuka aykırı şekilde tahrif edildiğini hatırlattı:
“Aralarında 6 Şubat 2023 depremlerinde hayatını kaybeden meslektaşlarımızın da bulunduğu bazı kişilere ait hukuk fakültesi mezuniyet bilgilerinin hukuka aykırı şekilde tahrif edildiği… somut bulgularla belirlenmiştir.”
Baro ayrıca, bu kişilerin avukatlık ruhsatı almadığını ve herhangi bir baroya kayıtlı olmadığını tespit ettiklerini bildirdi. Açıklamada, “kamu düzenine duyulan güveni hedef alan bu fiillerin tüm yönleriyle aydınlatılması ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması” çağrısı yaptı.
TMMOB: “Bu sadece sahtecilik değil, bir utanç tablosudur”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) adına açıklama Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’dan geldi. Sert ifadeler kullandı:
“Ortak geleceğimizi ve kamu idaresine olan güveni dinamitleyen sahte diploma skandalı, Cumhuriyet tarihinin en vahim sahtecilik vakalarından biri olarak karşımızda durmaktadır.
Kamu idaresine toplumsal güveni sarsan, ortak geleceğimizi tehdit eden sahte diploma skandalı, münferit bir olay değil, bu düzenin çürümüşlüğünün açık bir göstergesidir. Yıllardır vurguladığımız gibi, liyakatin hiçe sayıldığı, meslek odalarının anayasal yetkilerinin gasp edildiği ve kamusal denetimin bilinçli olarak zayıflatıldığı bir sistemin bizi getirdiği nokta budur.
Bu organize sahtecilik, yalnızca liyakatin hiçe sayılması değil, aynı zamanda yurttaşların can ve mal güvenliğinin pazarlık, ülke geleceğinin ticaret konusu yapıldığı bir utanç tablosudur. Üretimin her alanında, eğitimden sağlığa, şehircilikten altyapıya kadar tüm kamusal hizmetlerin temelini dinamitleyen bu suç, telafisi mümkün olmayan felaketlere davetiye çıkarmaktadır.”
Koramaz, özellikle mühendislik, mimarlık gibi halkın doğrudan hayatını etkileyen alanlarda sahte mezunların varlığının kabul edilemez olduğunu söyledi:
“Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de, yetkinliği şüpheli kişilerin imza attığı her proje halkımızın can ve mal güvenliği için bir tehdittir.”
TMMOB, meslek odalarının denetim yetkilerinin yeniden tanınmasını ve YÖK’ün pasif tutumdan çıkarak diplomaların gerçekliğini denetlemesini talep etti.
Bilgisayar Mühendisleri Odası: “Yetkilileri istifaya davet ediyoruz”
TMMOB’ye bağlı Bilgisayar Mühendisleri Odası da yaşanan olaylarda bilişim altyapısındaki açıkları işaret ederek, dijital güvenliğin çöküşüne dikkat çekti:
“Elektronik imzaların kopyalanarak sahte diploma gibi birçok yasa dışı işlemde kullanıldığı ortaya çıkmıştır… Bu durum, dijital altyapımızdaki ciddi güvenlik zafiyetlerinin ve veri mahremiyeti konusundaki ihmallerin açık bir göstergesidir.”
BMO, hem yetkililerin istifasını istedi hem de bağımsız bir teknik inceleme komisyonunun kurulması çağrısında bulundu.
Ayrıca e-seçim sistemlerine yönelik girişimlerin bu ortamda tehlikeli olduğunu vurgulayarak, kamuoyunu dijital güvenlik konusunda duyarlılığa davet etti.
Türk Psikologlar Derneği: “Sahte psikologlar halk sağlığını tehdit ediyor”
Skandalın sağlık alanındaki en çarpıcı örneklerinden biri, psikoloji alanında sahte diploma ile hizmet veren kişilerin ortaya çıkması oldu. Türk Psikologlar Derneği, sahte diplomayla klinik psikologluk yapan bir kişinin 4 bin 500 TL karşılığında seanslar düzenlediğini, geçmişte halı yıkamacılığı yaptığının ortaya çıktığını aktardı:
“Sahte psikologluk, telafisi mümkün olmayan trajedilere davetiye çıkarmaktır.
Bir yanda yıllarını, emeğini, tüm maddi birikimini harcayarak işsiz kalan, güvencesizliğe itilen gerçek psikologlar; diğer yanda ise parayla sahte diploma alıp halkın sağlığıyla oynayan sahtekârlar!
Onurlu insanların cezalandırıldığı, sahtekârlığın ödüllendirildiği bir sistem toplumsal çürüme yaratır.
Dernek olarak yıllardır psikologların sorunlarını en yetkili mercilere sayısız rapor, kişisel temas ve toplantıda dile getirmekteyiz.
Elimizde somut olarak ne var diye soruyoruz, elimizde koskocaman bir adaletsizlik ve öfkemizi sürekli bileyleyen görmezden gelinmişliğimiz var!”
Dernek, meslek yasası eksikliğinin bu tür şarlatanlıkları mümkün kıldığını vurguladı ve bir dizi acil talepte bulundu:
“Mesleğimizin sınırlarını, yetkinliklerini ve standartlarını tanımlayacak olan Psikolog Meslek Yasası'nın çıkarılması için daha kaç skandalın yaşanması beklenmektedir?”
(HA)








