Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü nedeniyle yayınladığı basın açıklamasında “Özgür basın özgür toplum demektir” diye seslendi.
"Basın Özgürlüğü Günü’nü yasaklar, baskılar, sansür, otosansür, tutuklamalar, açlık sınırında ücretler, güvencesizlik eşliğinde karşılıyoruz. Tüm bunlara rağmen meslektaşlarımız gazetecilik ısrarını sürdürüyor ve halkın haber alma hakkını savunuyor. Çünkü biliyorlar ki demokrasi ile basın özgürlüğü birbirini besler. Basın ne kadar özgür olursa demokrasi o kadar gelişir. Bizler için çok özel olan bugünde beklentimiz; özgürlüklerin eksiksiz uygulandığı, işsizlikle tehdit edilmediğimiz, sendikalarda örgütlenebildiğimiz, sansürün her türlüsünden uzak olduğumuz koşullarda çalışmak, üretmektir. Mücadelemizin sebebi ve amacı da budur. Basın özgürlüğü gününde bir kez daha söylüyoruz: Özgür basın özgür toplum demektir."
TGC’den “Gazeteciyi ve haberi özgür bırakın” çağrısı!
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu “Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünden söz edebilmek için cezaevinde tutuklu gazetecileri serbest bırakın, haberin serbest dolaşımını engellemeyin” çağrısı yaptı. Açıklamada şu görüşler yer aldı.
“Gazeteciler 2024 yılında da Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü yine işsizlik, sansür, otosansür, tehdit, fiziksel saldırı, dava, haksız gözaltı ve tutuklulukların baskısı altında karşılıyor."
"BM Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı karar ile 3 Mayıs tüm dünyada Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Düşünce Kuruluşu Freedom House‘un yayınladığı 2024 Dünyada Özgürlük Raporu’nda, Türkiye özgürlük puanında son 10 yılda en fazla düşüş yaşayan ülkeler arasında yer almayı sürdürüyor."
"Bir gazetecinin yazdığı haber nedeniyle tehdit edilmesi, fiziksel saldırıya uğraması, saldırganların cezasız kalması suç olmasına rağmen cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Gazetecilerin yaptıkları araştırma dosyalarının, nitelikli haberlerin, birçok işveren tarafından kâr ve siyasi avantaj uğruna feda edildiğini görüyoruz. Gazeteciler bu dönemi ‘Asıl yapamadığımız, ya da yaptığımız ama yayınlanmasına izin verilmeyen çalışmalarımızın haber olduğu dönem’ diye tanımlıyor.
"Gazetecilerin sigortasız, düşük ücretlerle, sendikasız, editoryal bağımsızlık olmadan çalıştırılması, haksız yayın yasakları ve erişim engeli kararları haberin özgürce yurttaşlara ulaşmasını engelliyor. Basın İlan Kurumu’nun haksız ilan ve reklam kesme, ilan hakkını iptal etme kararları, RTÜK’ün yayın durdurma ve verdiği yüksek para cezaları bağımsız gazeteciliği tehdit ediyor."
"Gazeteciler dönemlerin tanığıdır, tarihe not düşerler. Bu nedenle ısrarla diyoruz ki ‘gazetecilik suç değildir’. Gazetecilik halkın haber alma, bilgilenme hakkına hizmet eden saygın, onurlu bir meslektir. Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tekrar hatırlatıyoruz. Gazeteciler bedeller ödeseler de kamuoyunu aydınlatmaktan geri durmayacaklar."
"Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünden söz edebilmek için haberin özgürce dolaşabildiği, cezaevindeki meslektaşlarımızın serbest kaldığı bir toplum olmalıyız. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesleğini özenle ve özveriyle yapan bütün gazetecilere kutlu olsun. Umuyoruz ki gelecekte, demokrasinin yeşerdiği, cezaevlerinde gazetecisi bulunmayan aydınlık ve barışçıl bir ülkede 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü gururla kutlayacağız.”
"Demokratik topluma aykırı"
DİSK Basın İş şu açıklamayı yaptı:
"Türkiye’de gazeteciler üzerinde artan baskı ve soruşturmalar, medyanın bağımsızlığını tehdit eden ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Gazetecilik mesleğinin bu şekilde zorluklarla karşılaşması, toplumun haber alma özgürlüğüne de zarar veriyor. Gazetecilerin soruşturma altına alınması veya cezaevine gönderilmesi, bazı durumlarda ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve medyayı sindirmek amacı taşıyor. Bu tür uygulamalar, demokratik toplum düzeninin temel taşlarından olan şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine zarar veriyor."
"Ayrıca gazeteciler ülkemizde en örgütsüz meslek gruplarının başında gelmekte. İş kolumuzdaki sendikalaşma oranı yüzde 7 oranında. Gazeteciler arasında hayli yaygın olan güvencesiz ve sigortasız çalışanlar da dâhil edildiğinde gerçek işsizlik oranının yüzde 40 civarında olduğunu biliyoruz. İş güvencesinin bulunmadığı ve iş güvenliği yalnızca patronun inisiyatifine kalmış bir ortamda çalışan gazetecinin ne özgürlüğünden ne de çalışma koşullarının niteliğinden söz edilebilir."
"Bizim için 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü bir mücadele günüdür. Türkiye’de halkın haber olma ve haber alma hakkını savunmakta ısrarcıyız. Bu vesileyle, tekrar hatırlatmakta yarar görüyoruz: Haber alma hakkı, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün önündeki engeller derhal kaldırılmalı ve yurttaşların temel hak ve hürriyetleri çerçevesinde yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır."
"Gazeteciliğin onurunu savunurken hakikat mücadelesinde kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı saygı ve özlemle anıyor, tüm meslektaşlarımızı da saldırılar karşısında örgütlenmeye ve DİSK Basın-İş çatısı altında toplanmaya, mücadelemize omuz vermeye davet ediyoruz."
(EMK)