Yükseköğrenim Kurulu'nun (YÖK) Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) verdiği yasa tasarısı önerisinde yer alan 66. maddenin 8. bendi "Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim organlarında görev üstlenen öğretim üyeleri kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar" ifadesini içeriyor. Söz konusu engelleme 2547 sayılı mevcut Yükseköğretim Kanunu'nda yer almıyor.
bianet'e konuşan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan ve konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim Kurulu, maddenin yasalaşması haline akademi ile meslek örgütlerinin ilişkisinin kopacağını belirterek öneriye itiraz ediyor.
İlhan: Bağın kopması topluma zarar verir
TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan pek çok öğretim görevlisinin gönüllü olarak meslek örgütlerinde yönetim, denetleme ve onur kurulu gibi birimlerde çalıştığını belirterek yasanın geçmesi halinde üniversite ve meslek kuruluşları arasındaki bağın kopacağını söyledi.
"TTB Merkez Konseyi'nde ve TTB'ye bağlı odalarda görev yapan çok sayıda akademisyen var. Öğretim görevlilerin meslek kuruluşlarına katkısı son derece fazla. Meslek kurumlarına ciddi bir darbe vuracak böylesi bir yaklaşım aynı zamanda tüm topluma da zararlı olacak. Tüm dünyada meslek örgütleri ve üniversiteler arasında ilişki vardır, böyle de olması gerekir. Bu bağın kaldırılmasını kabul etmek mümkün değil."
İlhan, öğretim görevlilerinin aylıksız izinli sayılması halinde maaşlarının görev yaptıkları meslek kuruluşlarının ödemesinin mümkün olmadığını belirtti.
"Meslek odalarının yöneticilik yapanlara maaş ödeyecek ekonomik gücü yok. Bizim gibi meslek odalarında yöneticiler gönüllülük esasına göre, hiçbir ücret almadan çalışıyor. Esas gelir kaynağımız olan mesleğimizi devam ettiriyoruz. Ben Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir devlet hastanesinde çalışıyorum. Mesai saatleri dışında artakalan vakitlerimde meslek odasındaki görevimi yapmaya çalışıyorum. Öğretim görevlileri aylıksız izinli sayılırlarsa burada yönetici bulamayız."
YÖK yasa tasarısı önerisinin pek çok kısmına itirazları olduğunu belirten İlhan, "Anti demokratik hükümleri kabul etmemiz mümkün değil" diyerek kendilerini örgütsel olarak yakından ilgilendiren bu maddeyle ilgili de mücadelelerini yürüteceklerini söyledi.
İMO: Karar YÖK'e değil öğretim üyelerine ait
TMMOB'a bağlı İMO Yönetim Kurulu 24 Ocak'ta yaptığı açıklamada YÖK'ün meslek odaları ile üniversitenin bağını koparma niyetinin yeni olmadığını vurguladı. Buna göre YÖK, 17 Kasım 2008'de bir genelge yayımlayarak, öğretim üyelerinin meslek odalarında görev almasına yasak getirdi, TMMOB'nin 2009 Ocak'ta başvurusu üzerine Danıştay 8. Dairesi, 17 Mart 2010 tarihli kararıyla genelgeyi iptal etti. YÖK, bu başvuru üzerine 30 Ocak 2010 tarihinde 2547 sayılı yasada değişiklik yaparak bu yasağı kaldırdı.
YÖK Genel Başkanı Gökhan Çetinsaya'nın önerinin hazırlanma sürecinde yaptığı "katılımcılık" vurgusuna karşın, meslek odaları ile ilgili bir madde yer almasına rağmen TMMOB ve ona bağlı meslek odalarının görüşlerinin alınmadığının vurgulayan İMO, söz konusu maddeyi eleştirdi:
"Bu madde ile öğretim üyeleri ile meslek odalarının bağını kesmek, meslek odalarının üniversiteden kuramsal bazda aldığı desteği zayıflatmak, üniversitenin meslek odaları vasıtasıyla mesleki uygulamalarla ve uygulama alanlarındaki gerçek sorunlarla ilişkisini kopartmak, öğretim üyelerini baskı altında tutmak isteniyor."
Açıklamada meslek odalarının yasayla kurulduğu ve öğretim üyelerinin buralarda gönüllülük temelinde görev aldığı da belirtildi.
"İMO Yönetim, Denetleme ve Onur Kurulu üyeleri ücret almayıp gönüllülük esasıyla çalışıyor. Üniversitedeki mesai saatleri ile görevin getirdiği sorumluluklar dışında kalan zamanın nasıl ve ne şekilde değerlendirileceğine dair karar YÖK'ün değil, bizzat öğretim üyelerinindir."
"Birey özgürlüğü bağlamında ele alınacak bir hakkı dahi tartışıyor noktaya kadar gerilemek, aslında demokrasimizin ve özgür üniversite yaratma hedefinin aynı derecede gerilediğine delalettir."
İMO ayrıca 12 Eylül döneminin simge kurumlarından olan ve dönemin ideolojik-politik tercihlerini yansıtan YÖK'ün, yeni yasa tasarısında da yasakçı ve yasaklayıcı yaklaşımının varlığını sürdürüyor olduğunu vurguladı:
"Yeni yasa yapıcıları, bırakalım üniversiteyi özgürleştirmeyi, öğretim üyelerini yeni yasaklarla cendere altında tutmayı amaçlıyor." (BK/EKN)