Açlık sınırının 870 TL olduğu bir ülkede ayda 150 liraya sigortasız ve izin verilmeden çalıştırılan konut işçilerinden Hamide Gedik'in (55) durumu, dikkatleri kadın emeğinin en acımasız sömürü biçimlerinden olan konut işçiliğine çekti. Gedik'in başlattığı hukuk mücadelesi aynı şartlarda çalışan diğer kadın konut işçileri için örnek oluşturdu. Giriştiği hukuk mücadelesinden vazgeçmesi için işverenin baskısı ve taciziyle ile karşılaşan Gedik bu mücadeleyi sürdürmekte kararlı.
14 senedir 19 daire ve 1 dükkandan oluşan apartmanda temizlik, servis, ısıtma hizmetlerini gören aylık 150 TL'ye sigortasız, yani kayıt dışı çalıştırılan Esma Gözaçık (48) da Gedik ile benzer bir hukuk mücadelesine başlamış durumda. Gözaçık'ın hukuk mücadelesini öğrenen işveren ise ona "senin kocanın sigortası var, kadının sigortası mı olurmuş?" diye sormuş. Konut işçiliğini belgelemek istediğinde de "kadından kapıcı mı olurmuş, kimse inanmaz buna" sözleriyle karşılaşmış.
DİSK Genel-İş'e bağlı İstanbul Konut İşçiler Şubesi Başkanı Nebile Irmak Çetin site yerleşimlerinden önce konut işçilerinin %30'unun kadın olduğunu söylüyor. Bu konuda kesin rakamlar yok çünkü kadın konut işçileri sigortasız ve kayıt dışı olarak çalıştırılmış. Site yerleşimlerinin yaygınlaşması ile konut işçilerinin sorumlu olduğu daire sayısı ve hizmet yükü artıyor. Bu yüzden site yerleşimlerindeki konut işçileri asgari ücretle ve sigortalı olarak çalışıyor; çalışanların büyük bir kısmı erkek ancak kadınlar "eş statüsüyle" çalışıyorlar. Konut işçisi olarak işe alınan erkeğin eşi ve çocuklarının "yardımcı" olarak ücretsiz, sigortasız işe alınmaları birçok işveren gözünde "doğallaşmış" durumda. "Karın da sana yardım eder" diye başlayan cümleler, konut işçiliğinde kadın emeğinin erkeğin emeğinin ayrılmaz bir parçası olarak görüldüğü ve kadının emeğine ücret vermek istenmediğini ortaya koyuyor.
Çetin, konut işçiliğinin özel zorluklarına dikkat çekiyor. "Bir fabrikada 100 işçi 1 işveren vardır ama bir apartmanda 1 konut işçisi ve belki 50 işveren vardır. Apartmandaki her ailenin üyeleri konut işçisinin kendilerine hizmet etmesini bekler ve ona hesap sorabileceğini düşünür" diyen Çetin, konut işçiliğinin yıpratıcı çalışma koşullarına bir de "işveren baskısını" ekliyor. Sigortalı çalışan konut işçilerinin önemli bir kısmının erkek olduğunu söyleyen Çetin, kayıtdışı çalıştırılan bu işçilerin % 40 gibi bir oranda kadın olduğunu tahmin ettiklerini söylüyor.
Hamide Gedik ve Esma Gözaçık senelerdir açlık sınırının altında çalıştırıldıkları bu konutlarda, öncelikle "işçilik" yaptıklarını kanıtlamak zorundalar çünkü onların emeği kayıt altında değil. Fakat onların emeğinin görmezlikten gelinmesinin başka bir düzeyi de var: Esma Gözaçık, işverenlerinin kendisine "sen ne iş yaptın ki" dediklerini söylüyor. Konut işçilerinin görülmek istenmeyen emekleri başlayan bu hukuk mücadeleleriyle "kayda alınmak" zorunda kalacak. (GY)