İstanbul'da Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) düzenlediği "Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi" devam ederken, Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi üniversite öğrencileri üzerinde "Çocukların kanı elinizde" yazılı bir pankart ile Mesleki Eğitim Merkezleri'ndeki (MESEM) çocuk iş cinayetlerini protesto etti. Özel güvenliğin müdahalesinden sonra gözaltına alınan 17 öğrenciden 16'sı tutuklandı.
Aynı zirveyi protesto eden Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyeleri de "Bu düzen çocuklarımızı öldürüyor" diyerek MESEM'in kapatılmasını istedi; Sendika Genel Başkanı Eren Edabali'nin de aralarında bulunduğu öğretmenler ters kelepçeyle gözaltına alındı ve daha sonra serbest bırakıldı.
Öğrenciler ve öğretmenlere yönelik bu baskılar hükümetin vitrin projesi olarak sunduğu MESEM'in çocuklar için ne anlama geldiği ve bu uygulamanın eğitim sistemine neden dahil edildiği sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ
16 yaşındaki MESEM öğrencisi anlatıyor: Isınmak için sobaya yağ döküp, çöp yakıyoruz
MESEM nedir?
Eski adıyla çıraklık sistemi MESEM, 09.12.2016 tarihinde 4+4+4 sistemiyle birlikte örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı. En az ortaokul mezunu, 14 yaşını doldurmuş çocuklar MESEM'e kayıt olabiliyor; haftanın dört günü iş yerlerinde, bir günü okulda derslere katılıyor.
Bu sistem Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet yürütüyor. En az ortaokul mezunu olan öğrenciler bu sisteme kayıt olabiliyor. Bu süreci 4 yılda tamamlayanlar hem Lise Diploması hem de Ustalık Belgesi alıyor.
MESEM’ler 34 alan ve 184 meslek dalında faaliyet gösteriyor.
Çocuk hakları savunucuları, MESEM uygulamasının çocuk işçiliğinin önünü açan, çocukların denetimsiz alanlarda eğitimden koparak hayatlarını tehlikeye atan bir düzenleme olduğunu bu nedenle kaldırılması gerektiğini savunuyor.
"Yoksul çocuklar erken yaşta işgücüne katılıyor"
Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) 2025 Eğitim İzleme Raporu'na göre, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında 15-18 yaş grubunda MESEM'e devam eden öğrenci sayısı 392 bin 887 oldu. Öğrenciler asgari ücretin belli bir oranı kadar ücret alıyor ancak emeklilik primleri yatmıyor; işyerlerindeki çalışma koşulları büyük ölçüde patronların insafına bırakılıyor.
ERG, çocukların okulla bağının koptuğunu; bu modelin özellikle yoksul çocukları erken yaşta işgücüne ittiğini vurguluyor.


EĞİTİM İZLEME RAPORU 2025
"15-17 yaş grubundaki her 4 çocuktan 1'i çalıştırılıyor"
"Eğitim değil, kitlesel çocuk işçiliği"
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'ne göre 2024'te 71 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti. Bu yıl Kasım ayı sonunda ise ölen çocuk işçi sayısı 85'i buldu. 2023-2024 ve 2024-2025 eğitim öğretim yıllarında MESEM'li en az 15 çocuğun sanayide veya inşaatlarda çalışırken öldüğü kayıt altına alındı.
İSİG'in raporları, çocuk iş cinayetlerinin tarımdan kente kaydığını; sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde ölümlerin arttığını gösteriyor. MESEM, özellikle organize sanayi bölgeleri ve sanayi sitelerinde çocuk işçiliğinin "normalleşmesinin" başlıca mekanizmalarından biri haline gelmiş durumda.
İSİG, MESEM'i "devlet politikalarıyla çocuk işçiliğinin kitleselleştirilmesinin aracı" olarak tanımlıyor ve "bir gün okulda, dört gün işyerinde eğitim" formülüyle çocuk işçiliğinin meşrulaştırıldığını belirtiyor.
TÜİK verileri 15-17 yaş grubunda yaklaşık 1 milyon çocuğun işgücünde olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, MESEM öğrencileri, kayıt dışı çalışanlar ve 15 yaş altı çocuklar da eklendiğinde gerçek sayının 3-4 milyona yaklaştığını ifade ediyor.
MESEM'li çocuklar ne diyor?
bianet’in 20 Kasım Dünya Çocukları Günü nedeniyle yayınladığı “Anadlinde çocuk sesleri” haber dosyasında yayınladığı MESEM’li bir çocuk işçinin yazdıkları ise çocuklar açısından bu sistemin ne anlama geldiğini açıklıyor.
"Belki bir gün, birileri bu yazıyı okur ve der ki: “Bu çocukların hayatı değişmeli.” İşte o gün, ben yeniden doğmuş gibi olacağım. Her sabah aynı yola düşüyorum, aynı yorgunlukla. Artık sadece bedenim değil, içim de ağrıyor. Ama bir yanım hâlâ umut ediyor. Belki bir gün biri gerçekten dinler bizi. Belki bir gün “çırak” değil, “insan” oluruz.
Siz bu yazıyı 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde okurken ben yine mesaide bir günümü 200 TL'ye satmış olacağım."

ANADİLİNDE ÇOCUK SESLERİ
"Siz bu yazıyı Çocuk Hakları Günü’nde okurken, ben bir günümü 200 TL’ye satmış olacağım"
Eğitimciler ne diyor, bakanlık ne savunuyor?
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, MESEM'i "patronlara ucuz işgücü sağlayan ve çocukların hayatına mal olan bir model" olarak tanımlıyor; son gözaltıların da bu eleştirilerin bastırılmasına dönük olduğunu söylüyor.
Veli-Der, Eğitim-İş ve Eğitim Sen de MESEM'in "çocukların eğitim hakkını fiilen ortadan kaldırıp yoksul öğrencileri güvencesiz işgücüne dönüştürdüğünü" belirterek programın kaldırılmasını talep ediyor. İSİG Meclisi de MESEM'in "revize edilemeyecek kadar sorunlu" olduğunu vurgularken FİSA Çocuk Hakları Merkezi, programın zorunlu eğitim kapsamına alınmasının çocukları hem eğitimden hem de çocukluktan mahrum bıraktığını ifade ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı ise MESEM'i "gençlere meslek kazandıran, okurken gelir elde etmelerini sağlayan bir fırsat" olarak savunuyor. Resmî görüşte öğrencilerin asgari ücretin belirli bir oranını aldığı, "usta öğreticiler" eşliğinde beceri kazandığı savunuluyor. Ancak sahadan gelen haberler, bu söylem ile çocukların yaşadığı gerçeklik arasındaki çelişkileri ortaya koyuyor.
MESEM'lere karşı hakkınızı nasıl arayabilirsiniz?
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin bu konuda iki ayrı rehberi bulunuyor.
“Aileler ve Uygulayıcılar için MESEM Öğrencilerinin Hak Arama Rehberi” için tıklayınız.
“MESEM Öğrencileri İçin Hak Rehberi?” çocuk dostu broşür için tıklayınız.
(NÖ)





