Keleş, Telekom'un stratejik bir kurum olduğunu, özelleştirmenin getirileriyle ilgili savunulanların gerçekleşmediğini, kurumun son 10 yıldaki katma değerinin 13 milyar dolar olduğunu, Telekom'a ihaleyle verilen değerin gerçek değerinin çok altında, çalışanların özelleştirme sonrası akıbetininse satın alan şirketin iki dudağının arasında olduğunu söylüyor.
Özelleştirme kaliteyi artırmaz
Kemal Keleş, özelleştirmeleri savunanların üç temel iddiasının olduğunu söylüyor:
"İstihdam artacak; kalite artacak; yabancı sermaye artacak. Ama Türkiye'deki bütün özelleştirmelere bir bakın; Et Balık Kurumu, Petlas gibi örnekleri anımsayın. Tam tersine istihdam azalıyor. Kalitenin de arttığı yok.
Sorunun esas kaynaklarından biri, tüketici örgütlenmesinin zayıf olması. Denetleyici kurumların eksikliği. Mevcut denetleyici kurumlara karşın, usulsüzlükler devam ediyor. Birçok bakanın içi, BDDK varken boşaltıldı.
Liberallerin kendilerine soracakları soru şu olmalı: Özel kurumlar, düzenleyici kurumların ölçütlerine uygun mu davranıyor? Örneğin Türk Telekom'un roaming nedeniyle Turkcell'den, Telsim'den alacakları hâlâ duruyor."
Telekom tekel; çözüm özelleştirme mi?
Keleş, özelleştirmenin Telelkom'un tekel olmasına bir çözüm olarak sunulmasının gerçekleri yansıtmadığını söylüyor.
"Bir başka iddia da, Türk Telekom'un tekel olması nedeniyle hizmette sorunların yaşandığı. Oysa özelleştirme sonrasında, kamu tekeli yerine özel tekel geliyor. Doğan Grubu Petrol Ofisi'ni alınca rekabet mi doğdu? Ya da Uzanlar 17 çimento işletmesini aldığında, sermaye tabana mı yayıldı?
Ayrıca, 2001 yılındaki 4663 sayılı yasayla, Türk Telekom'un tekel olma niteliği kaldırılmıştır. Yani, özel şirketlerimiz isterlerse, santral kurabilirler, telefon hizmeti satabilirler.
Ama bunun yerine, Türk Telekom'un altyapısına konmak isteniyor. Oysa Türk Telekom, halkın yarattığı ortak değerdir."
Telekom neden özelleştirilmemeli?
Keleş, Türk Telekom'un sunduğu hizmetlerin bir kamu hizmeti olduğunu, stratejik öneme sahip bir sektörde, kamunun bu alandan elini eteğini çekmemesi gerektiğini söylüyor.
"Türkiye'de kamu işletmeleri 80 öncesinde, büyük sermayedarlara ucuz hammadde girdisi için kullanılıyordu. Bu bile yetmedi. Artık tamamına sahip olmak istiyorlar.
Bütün bu özelleştirmeler, Türkiye'nin dış borcuna karşılık uluslararası finans kuruluşlarının ve IMF'nin dayatması. Size dönemin ABD Başkan Yardımcısı Al Gore'un bir sözünü anımsatayım:
Gore, 'Geçmişte işgal edeceğimiz ülkelerin önce limanlarına sahip olurduk. Artık limanlar yetmiyor; önemli olan iletişim teknolojisine sahip olmak. Bu sayede o ülkedeki insanların her şeyine hükmetme şansımız var' demişti.
Türk Telekom'un değeri
Keleş, Türk Telekom'un değerine ilişkin şu bilgileri veriyor:
"* Son 10 yılda devlete katma değeri 13 milyar dolar.
* Son 3 yıl kârı 5 milyar dolar.
* 2004 kârı 1.2 milyar dolar.
* Sahip olduğu 2,500 binanın belediye kayıtlarına göre reel değeri, 10.5 milyar dolar.
* 19 milyon aktif abonesi var. 21 milyon aktif aboneye hazır şebeke yatırımı var. Bu yatırımın değerinin 28-38 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.
* Türk Telekom'un Avea, TTNet gibi yatırımlarının değerleri de ayrıca hesap edilmeli."
Keleş, Türk Telekom'a resmen biçilen değerin hâlâ açıklanmamış olmasına da dikkat çekiyor.
"İhalede Telekom'un yüzde 55'i için verilen 6.5 milyar doları yüzde yüze tamamlarsanız, ortaya çıkan değer sadece bizim arsalarımızın değerine denk gelir."
Çalışanların durumu
Keleş, özelleştirme sonrası kurumda kalan işçilerin akıbeti üzerinde, hükümetin hiçbir tasarrufunun olamayacağını vurguluyor.
"Başbakan Erdoğan, özelleştirmeden sonra bizim için, 'Artık yatmayacaklar' dedi. Türk Telekom, dünyanın 13. büyük telekomünikasyon kurumudur. Bunu sağlayan, emekçilerdir. Biz zaten yatmıyorduk, yatmayacağız da. Ama Erdoğan da yatamayacak."
"Hükümet çalışanların akıbetini planlayamaz. Özelleştirmelerde, hep 'İşçiye bir şey olmayacak' dendi; ama satıldıktan sonra, hükümet, 'Ne yapalım, patron değişti' diyor.
Özelleştirme metninde, işçilere ne olacağına dair bir şey yok. Kurumda kalanlara ne olacağı, satın alacak şirketin iki dudağı arasındadır.
Birçok özelleştirmede, arkadaşlarımız önce işten çıkarılıyorlar, ardından 'siz kalifiye işçisiniz, gelin' denerek, daha düşük ücretle yeniden işe alınıyorlar." (TK)