1974 Askeri Cuntası'nı yargılayan Yunan halkı, üniversitelere polisin müdahale etme serbestliğini de elinden almış. Polis, üniversiteye giremediği gibi, üniversitenin çevresindeki kaldırımlara dahi çıkamıyor. Ekonomik ve Sosyal Haklar Ağı (DİKTİO) aktivisti Costa'ya göre "bu, devletin verdiği değil, insanların aldığı bir hak" ...
Selanik halkı, güçleriyle aldıklarına sahip çıkma konusunda çok ısrarlı. 1941-48 yılları arasında Almanlara karşı savaşmış bir gerilla olduğunu söyleyen ve nüfus cüzdanındaki doğum tarihini de bize ispat vesikası olarak gösteren Nikodinos "Almanlar bum bum; biz tak tak" diyor ve elinde bilmediği bir dildeki pankartı tutuyor, onun için pankarttan çok, yanındaki Niccola'nın partizan marşını söylemesi önemli...
Ange, kendine yeni bir iş buluyor
Halkidiki'de çatışmadan sonra benzinci Ange, servisi bırakıyor, artık yeni bir işi var; gazdan gözleri yaşaran eylemcilere suyu nasıl kullanacağını gösteriyor, çatışma sırasında dahi Frape içmeye devam eden lokantadakiler ise, anarşistlerin soluklanmak için yanlarına oturmalarına aldırmıyor, orta yaşlılar nasihatte bulunuyor ama, hiçbirisinin yüzünde korku ya da endişeyi görmek mümkün değil.
Evdoka, anarşist olmaktan övünen bir kadın; yaşı 40'ı gösteriyor, eyleme beraber katıldıkları tekerlekli sandalyede oturan oğluna yardım ediyor; kızları anarşist olmadığı için biraz kırgın ama, Ekonomik ve Sosyal Haklar Ağı DİKTİO içerisinde çalışan kızlarının politikayla ilgilenmesinden memnun.
İnsanın beynini "mutlaka korkunun verdiği bir kabulleniş" vardır cümlesi kemiriyor, ama kafelerde sakin sakin oturan hatta polisin gazlı saldırısında deniz keyfinden ödün vermeyen Yunanlılar, polisin yarattığı terörden şikayetçi, siyah giyinmiş çocuklar ise onların çocukları...
Yunanlılarla , başka bir dilden konuşmak ciddi bir sorun; İngilizce'yi de kendi usullerince konuşuyorlar. Böylelikle eylem sırasında Türkçe konuşan birisi yanınıza geldiğinde daha fazla bilgi alabileceğinizin heyecanını yaşıyorsunuz.
Hakkazlar, Mırra ve Dimitrios'un merakı
21 Haziran'daki eylemde karşılaştığımız Dimitrios Andritos, Atina'da bir bankada çalışıyor, emekli olunca annesi ile birlikte Selanik'e gelmiş... Doğu kültürleri konusunda amatörce çalıştığını söylüyor, ama Dimitrios'un bilgileri amatörlüğü biraz aşmış durumda.
Mesela Beyazıt'taki büfede iki Hakkaz gencinin çalıştığını söylüyor. Hakkazlar Sibirya'ya yakın bir bölgede yaşayan bir Türk kavmiymiş.
Dimitrios'a eylemleri nasıl değerlendirdiğini soruyoruz. Dimitrios eylemlere pek de sıcak bakmıyor ama insanların düşüncelerini söylemesinin güzel olduğu fikrinde. Pek sıcak bakmadığı anarşistlerle arasında 30-40 metrelik mesafe var, sürekli bomba sesleri ve polisin gerginliği arttırmak için yerleri sürttürdüğü cop sesleri altında söylüyor sözlerini.
Bigman'in dediği...
Eylem bittikten sonra görüşelim diyor.Çünkü; Mırra'nın ne olduğunu merak ediyormuş...
Eylemden sonra Dimitrios'u bir daha görmedik, belki de yalnız bırakmak istemediğini söylediği annesinin yanına gitmiştir, ama beynimizi kemiren düşünceler hala canlılığını koruyor. Bir taksiye biniyoruz, benzin fiyatlarından, Yunanistan'da taksi ücretlerinin ne kadar ucuz olduğundan konuşuyoruz, İstanbul'dan emsal verince, Selaniklilerin sıkça kullandığı "şapkam uçtu" mealindeki sözcüğü sarf ediyor taksi şöförü Nikos.
Nikos, arabasını ön panelinde bir Meryem resmi, ve camdan sarkıtılan istavrozla dini bütün bir Yunanlı. Türk- Yunan ilişkilerini soruyoruz, biraz sıkıntıdan olacak, 'insanların kardeş, devletlerin düşman olduğuna' dair, bilindik tezleri dillendiriyor, ama bu cevabın bizi tatmin etmediğini de hissediyor.
Selanik'teki eylemlerden örnek vererek, "insanlar sokakta konuşuyor ama bigman'in dediği oluyor" Nikos'a göre, Irak'taki savaşın petrol için yapıldığı, Türkiye'nin destek veriş biçimine akıl sır erdiremeyecek kadar olayları takip eden Nikos, politik aktivitenin sonuç getirmeyeceğine inanan Selanikliler arasında.
Bir yandan forum için oluşturulan korteji takip ediyoruz , diğer yandan konuşmaya teşne Selaniklilerle görüşmelere devam ediyoruz.
Eylem sırasında Türk gruplarını gören iki genç kız, Meclis'te pankart açan liselilerin davasına katıldıklarını söylüyorlar. İrena, Türklerin Forum'a katılmasından çok memnun, arkadaşı Gavrio'nun Türkiye'ye sokulmamasından şikayetçi, Gavrio "karıştırıcılardanmış"...
Forum için oluşturulan kortejde bir misafirperverlik gösterisi yaşanıyor... Masaya getirilen kahvenin önce misafire verilmesi gibi bir durum. Yunanistan dışından gelenler kortejin ön tarafına alınıyor ve böylelikle İtalyanca, İspanyolca, Türkçe sloganlar birbirine karışıyor, Bandera Roja Marşı hem İtalyanca hem de Türkçe söyleniyor, Guido "İsyan" diye Türkçe bağıramadığını hissedince Türkçe öğrenmeye karar veriyor ve Katil Berlusconi", sloganının yanına Katil Erdoğan sloganını da ekleyebilir miyim diye soruyor kibarca.
Kortej, Venizelos Meydanı boyunca yürüyor. Selanikliler'in gözlerinden Taban Komiteleri Konfederasyonu'nun (Confederazione dei comitati di base-COBAS) oy birliğiyle eylemin en sempatik grubu seçildiğini hissedebilirsiniz. Niccola ve Guido yaşlarına başlarına aldırmadan partizan marşı söyleyip ara sıra pogo yapıyorlar.
Kortej yoluna devam ediyor ve Venizelos Meydanı'nın sonundaki konser alanına geliyor. Denizi görmek bir anlamda eylemin bittiğinin de işareti. Herkes halinden memnun. Bira ve sosis kuyruğuna girenler, yorgunluğunu çimenler üzerinde atanlar, pankart ve flama değiştirenler, sıcak kahvenin nasıl bir şey olduğunu anlatamayıp ellerine tutuşturulan frapeyle gezinen yabancılar... Herkes halinden memnun, şimdi eğlenme zamanı... (NK/BB)