Telif Hakları Nedir? Dünyada ve Türkiye'deki geçmişi hakkında kısaca neler söyleyebilirsiniz?
Süavi Saygan: Telif Hakları, en geniş anlamıyla, 'Fikri Haklar' kavramının dar kapsamlısıdır. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakları kapsar. Bir fikir ve sanat insanının yoktan var ettiği, biçimlendirdiği ve estetize ederek vücut buldurduğu yaratısının, aynı zamanda özel mülkiyet mantığı ile tek sahibi olduğu eserinin; özel ve tüzel kişilerce ticari amaçlı kullanımından doğan 'Manevi ve Maddi' haklarının tamamıdır telif... Telif, ortaçağlardan günümüze değişerek varolmuştur. Bu alanda bilinen ilk adım, 1486'da yazar Sabellicus'a 'Venedik Taciri' eseri ile ilgili olarak atılmıştır.
Eser sahipliğini koruyan ilk yasa, 1709 yılında İngiltere'de çıkmıştır. Avrupa Birliği Hukuk Sistemindeki -malların topluluk içinde serbest dolaşım genel kuralına Fikri Haklar yönünden istisna getirilmiştir. Fikri Haklar, 'mutlak tekelci' haklar arasında kabul edilir, ancak eser sahibinin izni ile serbest ya da sınırlı dolaşımı olanaklıdır. Ayrıca insan Haklan Evrensel Beyannamesi 27. maddesi "Herkes, sahibi olduğu her türlü ilim-edebiyat-sanat eserlerinden doğan manevi ve maddi menfaatlerinin korunması hakkına sahiptir" der.
Osmanlı'da konu özelinde ilk hukuk metni, 1850 tarihli, eserin incelenerek telif hakkı ödenmesini öngören 'Encümen-i Daniş Nizamnamesi'dir. 1952'de 5846 sayılı FSEK'e kadar 1910 tarihli 'Hakkı Telif geçerli olmuştur. Ülkemiz, 5777 sayılı yasa ile 1938 Brüksel Belge-si'ne katılmıştır. 1983 yılında FSEK'e eklenen iki önemli maddeden biri olan 42.madde kapsamında müzik, ilim edebiyat, güzel sanatlar ve sinema alanındaki ilk meslek birlikleri olan MESAM, ILESAM, GESAM ve SESAM aynı zamanda, 1987'de kurulmuştur. 43. madde kapsamında da Türkiye Radyo-Radyo Televizyon Yayınlarında Faydalanılan Fikir ve Sanat Eserleri Hakkında Uygulanacak Esaslar' başlıklı kararnamenin hemen tüm hükümleri yasalaştırılmıştır.
Türkiye'de Müzik Alanında Mücadele Veren Telif Birlikleri ve MESAM hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Ümmüşen Ünlü Gürsoy: 1987'de kurulan dört meslek birliğine zaman içinde yeni meslek birlikleri ilave olmuştur. MESAM'ın belli konularda ortak tavır için zaman zaman iletişimde bulunduğu 16 meslek birliği bulunmakta. Müzik alanında; MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği), MSG (Müzik Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği), MÜ-YAP (Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği) ve MÜYOR-BİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği). MESAM ve MSG; müzik eserlerinin telif haklarını MÜ-YAP ve MÜYOR-BİR ise bu eserlerin icrası ve fonogramlara kaydedilmesi ile komşu/bağlantılı hak sahibi olarak üyelerinin haklarını korumak üzere kurulmuş ve faaliyet göstermektedirler. Aynı alanda iki meslek birliğinin olması, telif haklarının takip ve tahsilinde varolan sorunlara ek sorun yaratmaktadır. MESAM; MESAM ve MSG üyesi eser sahiplerinin tek çatı altında örgütlenerek korumayı güçlendirmek için ilgili mevzuat da dahil olmak üzere değişik platformlarda mücadele vermektedir.
MESAM, 17 Ocak 1987'de Bakanlar Kurulu kararı ile kurulduğundan bu yana müzik eseri sahiplerinin eserlerinin ticari amaçla kullanılmasından doğan telif haklarının 'takip-tahsil ve dağıtım' ana amacı doğrultusunda faaliyetlerine başlamıştır. Ülkemizde bilinci -mevzuatı vb. telif alanındaki gelişmelerde varlığı, deneyimleri, tartışılmayacak kadar net önemdedir.
1988 yılından bu yana CI-SAC (Uluslararası Eser Sahipleri Konfederasyonu), 2000 itibari ile de BIEM (Uluslararası Mekanik Çoğaltım Birlikleri Federasyonu) üyesidir. Eylül 1987'de ilk üyesini kaydeden MESAM bugün itibari ile 3 bin 953 yerli eser sahibi (besteci - söz yazarı - aranjör ve editör) üyeye sahiptir, giderek üye sayısı artmaktadır. Yerli üyeler yanı sıra yabancı meslek birlikleri ile karşılıklı sözleşmeler doğrultusunda 179 ülkenin müzik eseri repertuarı da Türkiye'de koruması altındır. Doğal olarak bu ülkelerde de MESAM yerli repertuarı korumaktadır.
Türkiye'de yaklaşık da olsa eser sahibi sayısı nedir?
SS: Bu konuda bir istatistik mevcut olmadığı için, bir rakam söylemenin yanıltıcı olacağını varsayıyoruz. Ancak azımsanmayacak düzeyde olduğunu, MESAM'a üyelik başvurularının devamlılığından anlayabiliyoruz.
ÜÜ: İstanbul nüfusu civarında olan komşumuz Yunanistan meslek birliği, 7 bin civarında üyeye sahiptir. Bu bile, 70 milyonluk Türkiye'de, meslek birliklerinin çatısı altında örgütlenen eser sahiplerinin toplam içinde küçük bir oran olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Sizce eser sahipleri, emeklerinin karşılığını ne düzeyde alabiliyorlar?
SS: Tüm eser sahiplerinin manevi ve maddi haklarını yüzde 100 almaları konusu günümüz koşullarında ütopik kalır. Dünyada bu alanda gelişmiş ülkelerde bile bu oran yüzde 70-80 civarı. Her alanda olduğu gibi telif alanında da bilinçli ve sistemli bir mücadele gerekiyor. Fikir ve sanat eserlerini ticari amaçla kullananların, telifi, kendi inisiyatifine ve vicdanına kalmış bir ulufe veya bahşiş değil, emek hakkı olarak kavraması, bu bilincin yerleşmesi gerekir. Bu da çok uzun soluklu bir demokrasi mücadelesidir ki kat edilecek çok uzun bir yol var diyebiliriz.
ÜÜ: Bir çok alanda kullanıcıların telif bedelini sadece ödemesi de eser sahiplerinin emeklerinin karşılığını hakça almasını sağlayamaz. Bu alanlardaki kullanıcıların telif bedeli ödeyerek yanı sıra eser kullanım listesini de sağlıklı olarak oluşturması, bedelin sahibine hakça dağıtımının ön koşulu.
SS: Ticari amaçla müzik eseri kullananların izin almadan bedelsiz müzik kullanmalarının önlenmesi, sağlıklı listelerin sağlanması bu yolla da hakların alınmasının etkinleştirilmesinde hem devlete hem de kamuoyuna büyük görevler düşmektedir.
Eser Sahiplerinin haklarını alması konusunda MESAM'ın üstüne düşen görevi { yaptığını düşünüyor musunuz, bu alanda kat ettiğiniz mesafeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
SS: Bir kurumun, üstelik ulusal olarak net kavranmamış bir alanda tek başına o konuya ilişkin görevini tam yaptığını söylemesi olanaksızdır, söylense de inandırıcı olamaz. MESAM misyonu ve vizyonu doğrultusunda çok önemli mesafeler kat etmiştir. Ama burada, MESAM'ın aldığı yoldan çok, alınması gereken yolu nasıl ve ne zaman önerdiğidir esas olan. Yani biz, bu bütünün lokomotifi olabilecek parçasıyız.
Bizim yalnız başımıza aldığımız veya alacağımız yol, toplumca alınması gereken bu yolculukta tek başına bir seyir defteri oluşturamaz. Diğer kurumlarıyla hep birlikte samimi ve istekli bir yol haritasında J ortak yürüyüşe bağlı olarak varılabilecek bir ı hedefin tetikleyicisi ve eylemcisidir MESAM.
Bugün ülkemizde telif kavramı tartışılıyor, kimi çevrelerce kabul görüyor, ağır aksak da olsa işleme yolunda ilerliyorsa, tüm bunların arkasında MESAM'ın ilkeli yürüyüşü ve mücadelesi yatmaktadır. Bu açıdan MESAM Türkiye'nin çağdaş dünyaya bakan yüzüdür.
Eser sahiplerine belli manevi maddi haklar kazandırmış bu kararlılık da sürecektir. Bu zorlu yürüyüşte önemli engellerden biri de eser sahipliği alanında birden fazla meslek birliğinin varlığıdır. Buna olanak veren mevzuatın çıkışı da uygulaması da, eser sahiplerinin kendi hakları ve çıkarları konusunda henüz yeterince ulaşmadığının göstergesidir.
Aynı alanda iki meslek birliğinin rekabeti, MESAM'ın daha verimli olmasını tetiklemesi gerekmez mi?
ÜÜ: MESAM kâr amaçlı bir şirket değildir. Kâr amacıyla üretilen veya satılan mal ve hizmetin niteliği, niceliği üzerine rekabetin olumlu etkileri, telif alanındaki rekabetle hiçbir şekilde ilişkilendirilemez. Çevremize baktığımızda ticari faaliyetlerinde doğrudan ya da dolaylı müzik kullanmayan yer yok gibi. Dolayısı ile müzik eserinin üretimi ve satışı konusunda emtia piyasasındaki klasik sıkıntılar bu alanda bu görünümde bulunmamakta. Sıkıntı kaynağı, neden ne olursa olsun, üzerinden ticari faaliyet yürütülen eserleri kullananların bu kullanımları için eser sahibinin veya meslek birliğinin iznine gerek duymaması, bir bedel ödememesi.
'Bilim ve sanat bir toplumun gelişmesinde motordur' gerçeğindeki sanat eserleri, ekonomik kaygılarla - müşteri gözetilerek seri ya da sipariş üretim tarzıyla üretilen mal- hizmet olarak değerlendirilemez. Yaratımın sanatsal değeri de yaratımın devamlılığı da sanatçının her açıdan kendini özgür hissetmesiyle yakından ilişkilidir. MESAM'ın mücadelesinin altında, eser sahibinin layık olduğu manevi itibarı görmesi, maddi yönden de özgürleşmesi-eserlerinde kendini özgürce ifade edebilmesi sonucu değerli eserlerin yaratılması ve bu alandan sağlayacağı akar ile üretimi aksatacak 'geçim derdi'ne düşmemesi uğraşı yatmaktadır.
Bu anlamıyla MESAM ve MSG, farklı üyelere dolayısı ile farklı repertuara sahip iki birliktir, rakip olamazlar. Aynı alandaki iki meslek birliğinin varlığı, korumanın bütünlüğünü bozan ve telif borçluları tarafından izinsiz ve bedelsiz eser kullanımının gerekçesi olarak gösterilen bir ortam yaratmaktadır.
MESAM'ın kendi misyonu içindeki hizmet kalitesini yükselten ve yükseltecek etmen rekabet yerine misyonunu hayata geçirmede günün ve geleceğin ihtiyaçlarıdır. Birikimimiz ve bunu kullanımımızla, kurumsallaşma yolunda en büyük mesafeyi alan birlik olmak da MESAM'a yetmez.. Bugünün koşullarında en iyi olmak, yarının koşullarına da hazırlanmayı, sürekli gelişmeyi de zorunlu kılmakta.
Telif Hakları alanındaki yandaş duran meslek birlikleri arasında bir dayanışmadan söz edebilir miyiz?
SS: Örgütlü bir dayanışmanın var olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu durumu doğuran bir çok faktör vardır, örgütlenme ve ortak çıkarlar için ortak mücadele edebilme bilinci yetersizliği, kurumsallaşma ve entegrasyon sorunları, konunun henüz ve yeterince bütünlüklü kavranmamış olması, telif borçlusu tarafların ise telif ödememek konusundaki dayanışma içinde olmaları vb..
ÜÜ: Faaliyetlerde dayanışma yok denecek kadar yetersiz olmasına rağmen, bazı konularda yardımlaşma olması sevindirici. Türkiye'nin en uzun geçmişi yerel yanı sıra uluslararası ilişkiler kaynaklı deneyime sahip olan MESAM, yeni meslek birliklerine, örgütleme- raporlama-veri tabanı- mali konular vb., her alandaki bilgi birikimini gönüllü olarak aktarmakta, o alana özel konuları yurtdışı kaynaklarından araştırarak aktarmaktadır.
Bu gönüllü hizmet yurt içi meslek birlikleri ile de sınırlı değildir. Bir çok ülkede yeni kurulan meslek birliklerine de destek olunmakta, CISAC - BIEM üyesi, tarihi uzun kurumsallaşmada belli mesafeler almış meslek birliklerinin deneyimlerinden de kendi alanında, kendi ülkesi koşullarını da dikkate alarak yararlanmaktadır.
Basında ve kamuoyunda 'korsanı durduracak' diye değerlendirilen son Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki değişiklikler MESAM'ı tatmin etti mi?
ÜÜ: Bu konuda 'korsan' kavramına açıklık getirilmesinde yarar var. Ülkemizde, bu alandaki 'korsan' tabiri kaset, cd, kitap, vb. ürünlerin işportada satışı gibi çok kısmi bir anlam yükleniyor. Aynı 'kara para' gibi. Kara para uyuşturucu, fuhuş vb., yollardan kazanılan paradan çok daha geniş, kayıt dışı ekonomi ürünü vergilendirilmemiş para olarak geniş bir anlama sahipse, korsanın geniş kapsamı da fikir ve sanat eserlerinin ticari amaçla izinsiz ve bedelsiz kullanılması şeklindedir. Öte yandan eser sahibini ve meslek birliğini tatmin edecek temel faktör, yasanın çıkarılması değil uygulama süreci ve sonuçlarıdır.
SS: MESAM, son kanun değişikliği için çok çaba harcayan, katkı koyan tek meslek birliğidir. Taslak üzerinde eser sahibi aleyhine olabilecek hükümler çıkarılmaya ve düzeltilmeye çalışılmış, yasanın kabulünden önce Meclis Alt Komisyonu yazılı olarak bilgilendirilmiş, son aşamada Yönetim Kurulu hukukçuları ile birlikte bizzat komisyon üyeleri ile Ankara'da görüşmüştür.
Bu görüşmeler ve TBMM'de oylama aşamasında, altı madde tamamen, üç madde de kısmen değiştirilmiştir. Son haliyle 12 Mart 2004'te yürürlüğe giren yasal değişikliklerin eser sahiplerinin ihtiyacını 4/4'lük karşıladığını söylemek zor. MESAM'ın bu mücadelede tek olması, sonuçlarının da yetersizliğini getirmiştir doğal olarak... MESAM olarak bu yasal değişikliklerdeki eksiklik ve olumsuzluklara 'göç yolunda düzelir' iyimserliği ile bakmaktadır. Bu iyimser beklentisi nedeniyle elbette beklemeyecek, bu uğurda üstüne düşen uğraşı da verecektir. (BA)
* Bu söyleşi İstanbul ODTÜ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) Mezunları Derneği yayın organı Baraka Dergisi'nin Eylül 2004 sayısından alındı.