Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'ne bağlı Somkaya Köyü'nde oturan ilköğretim okulu 5. sınıf öğrencisi Meryem Sökmen, arkadaşına "seni seviyorum" yazılı bir not vermek isterken öğretmenine yakalandıktan bir gün sonra koruculuk yapan babasının silahından çıkan kurşunlarla yaşamını yitirdi.
Öğretmeni, "Notu aileye vermemiştim"; babası "Olay sırasında evde değildim" dedi.
Meryem'in intihar mı ettiği yoksa öldürüldüğü mü tartışılırken bianet'e görüş veren kadınlar, her iki halde de olayın sorumlularının değişmeyeceğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Aysel Çelikel, (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ÇYDD Genel Başkanı): Biz kız çocuklarına eğitim olanakları sunarak, onların, hayatlarına ilişkin kararları kendi başlarına verebilecekleri seviyeye gelmesine çalışıyoruz. Ama bu olay da gösteriyor ki, kızlarımız o seviyeye gelemeden aile ve toplum baskısı altında eziliyor.
Belki çocuklarla birlikte aileleri, öğretmenleri ve toplum da eğitilmeliydi. Bu da sivil toplumun değil devletin görevidir. Bu olay öğretmenlerin ahlaki düzeyinin ve kadına bakış açısının gelişmeye ne kadar muhtaç olduğunu gösteriyor. Öğretmenin çocuğa sahip çıkması, kendisinden yola çıkarak toplumu ve öğrencisini dönüştürücü bir işlev üstlenmesi beklenirdi. Her şeyi ayıp gören, hiçbir şeyi kadınlara layık görmeyen bir anlayış sonunda bunlar yaşandı.
Nebahat Akkoç, (Kadın Merkezi KA-MER Başkanı): Toplumsal cinsiyet konusunda Milli Eğitim çalışanlarının ve öğretmenlerin bilgilendirilmesinin önemi, bir kez daha ortaya çıktı. Bu olayın benzerleriyle çok sık karşılaşıyoruz.
Meryem'in ölümü dikkatle incelenmeli, intihar mı cinayet mi olduğu aydınlatılmalı, tüm sorumlular ortaya çıkartılmalı. Meryem'in öğretmeninin notu babaya verip vermediğinin öğrenilmesi çok önemli. Ancak öğretmenin notu babaya vermemiş olması sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ayrıca, Meryem'in ablasının ölümü bir kez daha incelenmeli. Koruculuk sistemi ve koruculara rastgele dağıtılan silahlar meselesi bir kez daha gündeme getirilmeli.
Ceyda Yılmazçetin Eke, (Uzman psikolog): Çocuklar vakitlerinin çok önemli bir bölümünü öğretmenleriyle birlikte geçirdiklerinden, bir şeyler yolunda gitmediğinde bunu ilk keşfedecek kişi, öğretmenleridir. Görevi çocuğu yargılamak değil korumaktır. Öğretmeni "seni seviyorum" yazılı notu bulduğunda Meryem'le konuşmalı, cevap alamazsa çocuğu gözlemeliydi. Çocuğa zarar verebilecek, istismar veya benzeri bir olaydan şüphelenirse durumu sözü geçen, şiddete prim vermeyen bir aile büyüğüyle paylaşabilir ve çocuk adına yardım isteyebilirdi. 12 yaşındaki bir çocuğun "sevgi" ve "aşk" algısı, çocukluk dönemine ait, masumane bir şeydir. Arkasında çok derin anlamlar aramamak gerekir. Ancak aynı yaşlardaki kız çocuklarının aile zoruyla evlendirildiği bir ülkede, elbette bakış açısı farklı oluyor.(BB)