Bush Merkel'i çok sevmiş. Çünkü kadın direkt konuşuyormuş. Hem de Demir Perde'nin "yanlış" tarafında (Doğu Almanya'da) yetişmiş olmasına rağmen, ABD'nin çok sevdiği değerleri, özgürlük ve serbest piyasayı benimsiyormuş.
Yani bu, Schröder'in çok kıvırdığı ve özgürlük ve serbest piyasayı benimsemediği anlamına mı geliyor? Elbette ki burada bir kimya farkı var: İki ataerkilin güç savaşı, ülke politikalarını bile etkileyebilir, bunun yerine bir ataerkil bir anaerkilin bir araya gelmesi, kimyanın tutmasında önemli bir unsur olsa gerek.
Bu kimyaların uyuşmasının çok yerel ve bilge bir yorumunu sevgili aile büyüklerimden kaynak alırsam, büyükbabam, "Bunların ikisinin de sütü bozuk" derdi, büyükannemin diyeceği ise "İkisinin de mayası bozuk." Velhasıl, bu kimya meselesinin diğer boyutları esas teşkil ediyor.
Merkel'in, ABD'ye karşı eleştiri yapmıyor olduğu Almanya'da basının en sik vurguladığı noktalardan birisi. Bundan dolayı Bush'la görüşmesinde kadın üzerindeki baskıyı birden atıverme ihtiyacı duymuş.
"Ya kardeşim kapatın şu Guantanamo'yu, ne biçim davranıyorsunuz siz insanlara öyle bakiyim! Bak Merkel'ciğim biz de ama kendi anavatanımızı koruyoruz, Amerika toplumuna ve sistemine yapılan saldırılar ortadan kalkmadan nasıl kapatırız Guantanamo'yu! Gel biz birlikte şu teröre karşı savaş açalım, sonra senin dediğin gibi yaparız. Önce su mollaları bir sıkıştıralım. Tamam anlaştık."
Merkel Bush görüşmesine paralel olarak Avrupa Birliği Parlamentosu'nda İran'ın nükleer anlaşmaları ihlal ettiği iddiaları tartışılıyordu. Tartışmayı yürüten Almanya, İngiltere ve Fransa idi. Bu üç ülke diğer üyeleri de ikna ederek dosyayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşımaya çalışıyorlar. ABD belki de Irak müdahalesi öncesindeki durumdan daha rahat taraftar bulabilir. Ama bu bir savaş anlamına gelmiyor şimdilik. Merkel, Blair gibi Bush'un arkasından bodoslama gitmiyor. Bu İran meselesini diplomatik yollardan çözelim diyor. Tipik barışçı Avrupa demokrasisi kağıdını oynuyor.
Bush aslında Merkel'e biraz İkinci Dünya Savaşı'nı hatırlatıyor, "hani siz Almanları biz kurtarmıştık ya...". Merkel ise bu sonu gelmez diyet ödeme işine biraz şüpheli yaklaşıyor. "Terörle mücadele Soğuk Savaş'tan çok daha zor" diyor.
Aslında Merkel sorunun ne kadar çok boyutunun olduğunun farkında. Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı bir doğu sınırı teşkil eden ülke Almanya idi. Batı'yı/kapitalizmi korumak adına Almanya stratejik bir konuma sahipti. Bugün ise bu sınır daha da doğuya kaymış bulunuyor. Teröre karşı (kastedilen aslında İslami terör) verilen mücadelede çizilen bu güvenlik sınırı Türkiye'ye denk düşüyor.
Merkel'in Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine bakısında hep Avrupa'nın güvenlik sorununu masaya yatırması da bundan kaynaklanıyor. Bu noktada ABD'nin Türkiye'nin üyeliğini destekliyor olması gerilim yaratıyor. İste bundan sonraki gelişmeler düğümün çözülmesinde büyük önem teşkil ediyor.
ABD'nin Avrupa'daki varlığı öncelikle Britanya üzerinden gidiyor, Türkiye'nin de sıkı bir müttefik olduğu ortada. Esas Merkel ile birlikte Almanya da bu şebekenin içindeki yerini alırsa, demokrasi söylemli muhafazakar bloğun hegemonyası kurulmuş oluyor.
Bu günlerde Almanya'yı karıştıran başka bir olay da Alman İstihbarat Teşkilatı'nın Irak Savaşı sırasında ABD'ye askeri hedefler konusunda bilgi aktardığı ve destek verdiği iddialarının ortaya atılması.
Sosyal Demokrat Dışişleri Bakanı, "hastaneleri ve okulları bombalanmaktan kurtarmışız, kötü mu etmişiz" diye nahif bir açıklama yapsa da, Schröder döneminde savaş karşıtı politikaların koca bir yalan olduğu artık ortada. Diğer yandan özgürlükçü Alman Demokrasisi kendi çapında Irak'taki yeniden yapılanmaya yardım ediyor. Irak Polisini Eğitim Programı'nı Almanya yürütüyor. Bush bu konuda fazlasını da istemiş olabilir ama Merkel o sayfayı yeniden açma taraftarı değil gibi görünüyor.
Kimyaları örtüşen iki siki Hıristiyan Merkel ve Bush, Çin'i, Rusya'yı da konuşmuşlar. Ama bu konuda bilgi sızmıyor. Sadece Bush Merkel'e öbür ataerkil Putin'i pek sevmediğini çıtlatmış. Merkel Bush'tan sonra Putin'i ziyaret ediyor. Biz Merkel adına cevabı verelim: "Merak etme Bush'çuğum senin kimyan uyuşmamışsa benim ki de uyuşmaz zaten." (EÇ/TK)