Halkların Demokratik Partisi (HDP) vekilleri tutuklu vekillere dair başvurularına yanıt vermeyen Anayasa Mahkemesi önünde dört gün Adalet ve Vicdan nöbeti tuttu.
Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ve milletvekilleri Garo Paylan ile Meral Danış Beştaş ile başlayan nöbette, tüm milletvekillerinin tutukluluğu hususunda hukukun tecelli etmesi ve Anayasa Mahkemesinin ulusal ve uluslararası içtihatlara uygun bir karar almasını talep ettiler.
5 Eylül Salı günü AYM binasında başlayıp, sonraki günler AYM yakınındaki parkta süren nöbet bugünkü basın açıklamasıyla sonlandı. HDP’liler AYM karar verene dek her Perşembe AYM binası önünde olmaya devam edecekler.
Nöbetteki HDP milletvekillerinden Meral Danış Beştaş ile AYM nöbetinin başlayışını, nöbet sürecini, AYM’nin tutuklu vekillerle ilgili önceki kararlarını konuştuk.
AYM’nin Balbay kararının ardından tutuklu beş BDP’li vekil için yaptıkları başvuruların kısa süre içinde yanıt bulduğunu hatırlatan Danış-Beştaş, bugün kararın çıkmaması önünde “hukuki değil siyasi engel olduğunu” söyledi.
“Bir bütün olarak demokratik muhalefet kıskaç altında” diyerek bu gidişatın Türkiye’nin lehine olmadığına dikkat çekti. Adalet taleplerinin mitingler, şölenler gibi etkinliklerle devam edeceğini anlattı.
Tutuklu vekiller HDP * Selahattin Demirtaş - HDP Eş Genel Başkanı CHP * Enis Berberoğlu - İstanbul Vekili |
“İçtihat kararını hatırlattık”
5 Eylül’de AYM Başkanı ile görüşmek üzere binasına gittiniz. O gün neler yaşandı? Nöbet kararını nasıl aldınız?
İlk gün Saat 13.00’ten akşam 20.30’a dek AYM binası içindeydik. AYM Başkanı ile görüşme talebimizi ilettik. Gitmeden de telefonla iletişime geçmiştik. Yoğun program olduğu şeklinde resmi beyanda bulunuldu. Görüşmeyi yapmak istediğimizi ifade ettik. AYM başkan vekili Engin Yıldırım'la yaklaşık bir saat görüştük. Daha sonra da AYM başkanı ile bir saat 45 dakika kadar uzun bir görüşmemiz oldu.
O görüşmelerde AYM’nin Türkiye’de en üst Anayasa uygunluk denetimi olan yargı organı, demokrasi hak ve özgürlüklerin garantörü olduğunu, hukuka aykırılıkların denetim organı olarak bu konuda görevlerini yapmaları gerektiğini ifade etik.
Mahkeme kararının içeriğini mahkeme başkanı ile tartışma talebimiz yoktu. İçtihat kararları olduğunu (bugün itibariyle) 310 gündür Demirtaş Yüksekdağ ve vekillerin cezaevinde tutulduğunu, yerel mahkemelerden ziyade yargı erki olarak anayasa aykırı şekilde cezaevinde tutulmaları kararının AYM tarafından verilmesi gerektiğini ifade ettik.
Kendileri de kamuoyuna da açıkladı; raportörün raporunu hazırlamadığı, iş yoğunluğu olduğuna dair yanıt verdiler.
“2013’te 15 günde tahliye kararı vermişti”
Bu yanıt bizim için ikna edici olmadı. 2013 yılında Balbay kararı çıktı. O zaman tutuklu BDP’li vekiller vardı. Selma Irmak, İbrahim Ayhan, Gülser Yıldırım, Faysal Sarıyıldız, ve bağımsız vekil Kemal Aktaş seçilmiş vekiller oldukları halde cezaevindelerdi.
AYM’nin Balbay kararını emsal göstererek yerel mahkemelere başvuru yaptık. Yerel mahkeme başvurumuzu reddetti. Avukatlar AYM içtihadına dayanarak AYM’ye başvurdu. AYM, takriben 15 gün içinde hızla karar vererek beş vekili tahliye etti.
Bu nedenle şu anda da AYM’nin karar vermesi önünde siyasi neden dışında engel olmadığını biliyoruz. Bu yönüyle de ikna olmamız söz konusu değil. Partimize yönelik operasyonların tümüyle siyasi olarak planlandığını ve tartışıldığını biliyoruz, ki bu her gün AKP hükümeti ve genel başkanı tarafından tekrar tekrar ilan ediliyor.
Bugün yaşadıklarımızın oylama yöntemi olduğunu biliyorduk. Oradayken nöbete devam kararı aldık.
“Eleştiri ve görüşlerimizi ifade etmek için nöbet tuttuk”
AYM binası dışındaki nöbet nasıl sürdü? Adalet ve Vicdan nöbetlerindeki gibi polis barikatları var mıydı?
Dört gündür oradaydık. İlk gün AYM binasında, üç gün de AYM karşısındaki Ahlatlı parkındaydık. Saat 10.30’tan 16.30’a dek nöbetimiz sürdü.
Vatandaşa da açık bir park, geniş bir alandı. Polisler etrafta bulundular. Orada olduğumuz sürece yakın takipte bulundular. Çok ciddi bir engelleme olmadı. Engelleme olacak ortam ve yasal gerekçe yoktu zaten.
Nöbetimiz, adalet ve vicdan nöbetlerinin tekrarı değildi. Yargının bu konuda tarafsızlığının, bağımsızlığının kalmadığı kanaati tüm Türkiye’de ve dünyada mevcut. Bunu kamuoyuyla paylaşmak, eleştirilerimizi, görüşlerimizi ifade etmek için nöbet tuttuk.
Ziyaretçilerimiz de doldu. Dün polisler tarafında “ziyaretçiler çok kalmasın” konuşmaları olduysa da bunun kabul edilemez olduğunu onlara da söyledik. Tecriti kabul etmeyeceğimizi, milletvekilleri olarak nöbet tuttuğumuzu anlattık.
“Kesintisiz mücadelemiz devam edecek”
Bundan sonra nöbetler nasıl devam edecek?
AYM karar verinceye dek her Perşembe AYM binası önünde olacağız. Bu kitlesel planlanan bir eylem değil. Amacımız bu konuda adalet ve vicdana sahip çıktığımızı ifade etmek, bunun tepkisini ortaya koymak.
Vicdan ve adalet talebimiz ve mücadelemiz devam edecek. Miting, halk toplantıları, şölenler, farklı etkinlik ve eylemlerimizle bu süreç kesintisiz devam edecek. 10 Eylül’de İstanbul’da, 24 Eylül’de Adana’da, 17 Ekim’de Diyarbakır’da mitinglerimiz var.
Türkiye’nin gidişatına dur diyen, adalete, vicdana, demokrasiye sahip çıkan taleplerimiz öncelikli. Partimizin eş genel başkanlarının, vekillerinin cezaevinde olduğu ortamda siyaset özgür değildir, kimse özgür değildir. Halkın iradesinin rehin tutulduğu ülkede halkın kendisini özgür hissetmesi olanaklı değil.
“Halk iradesi derken parti ayrımı yapmıyoruz”
Bugün yapılan nöbetin sonundaki basın açıklamasında tutuklu HDP’li vekillerle birlikte tutuklu CHP vekili Enis Berberoğlu’nun fotoğrafını da taşıdınız.
Halk iradesi deyince HDP ya da başka parti ayrımı yapmıyoruz. Çifte standarda hiçbir zaman sahip olmadık. Herkes için adalet ve vicdan diyoruz. Enis Berberoğlu da halk iradesiyle seçilen milletvekili, bu nedenle onu ayırmayı, fotoğrafını taşımamayı bir an bile düşünmedik. Biz sonuçta herkes için hak ve özgürlük mücadelesi yürüten eşit ve özgür yurttaşlığı savunan bir partiyiz. İlkelerle yürüyen, siyaset yapan ve evrensel değerleri esas alan bir partiyiz.
“Hiçbir vekil cezaevinde kalmamalı"
Bugün Ayhan Bilgen’in tahliye haberi geldi. Bu konuda ne demek istersiniz?
Bugün Hakkari milletvekili Selma Irmak’ın, Aysel Tuğluk’un, Van belediye başkanı Bekir Kaya’nın da duruşmaları vardı. Ayhan Bilgen’in duruşması yoktu ama aylık tutukluluk gözden geçirmesi günüydü. Oradan karar verildi. Ayhan Bilgen’in tahliyesine çok sevindik, iyi bir haber, olması gereken bu.
Hiçbir milletvekilinin cezaevinde kalmaması gerekiyor. Ama diğer yandan da Demirtaş ve Yüksekdağ’ın aralarında olduğu dokuz arkadaşımız cezaevinde. Hepsinin derhal serbest kalması gerekiyor.
Bu süreç hukuken değil siyasi planlamalara göre işleyen bir süreç. Duruşmaları devam eden vekiller, Demirtaş gibi hiç duruşmaya çıkarılmayanlar da var.
"Uçurumdan aşağıya yuvarlanıyoruz"
Bu sürecin uzatılmasının Türkiye’nin asla yararına olmadığı, Türkiye yurttaşlarının lehine olmadığı, Türkiye’nin uluslararası alanda da iç kamuoyunda da ciddi şekilde sıkıntı yaşadığı bir ortamdayız.
Siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, insan hakları savunucuları, gazeteciler, emekçiler, sendikalar, meslek odaları... bir bütün olarak kimse hukuk güvenliğine sahip değil.
Bu durum hiçbirimize kazandırmıyor. Gerçekten ciddi şekilde uçurumdan aşağıya yuvarlanıyoruz. Uçurumun dibine gelmedik ama yoldayız. Bunu durdurmamız gerekiyor. Tüm çabamız da bu gidişatı tersine çevirmek için. Bunun başında da halk iradesinin özgür olması ve özgürce siyaset yapması, konuşabilmesi geliyor.
Diğer hak ihlallerini de görmezden gelmiyoruz, gazeteciler, hak savunucuları, partimiz üyeleri de cezaevinde. Bir bütün olarak demokratik muhalefet kıskaç altında. Bu yol yol değil. (BK)