*Fotoğraflar: Murat Bayram
Sunumuna, iklim değişikliğini anlatarak başlayan Menekşe Kızıldere, "Değişim döndürülemez noktaya gelerek krize dönüştü. İklim değişikliği geri döndürülemez değişimlerdir" dedi.
2017’de NASA’YA bağlı kuruluşun yaptığı bir çalışmada, gökyüzünde karbondioksitin 400 pp'yi geçtiğinin açıklandığını söyleyen Kızıldere, "1980’lerde iklim değişikliği ile ilgili bir krizin olacağı öngörülmüştü. Bu söylemler 1970’lerden itibaren var ama bu iklim felakati yavaş yavaş gerçekleşmeye başladı" dedi ve şöyle devam etti:
"Dünya devletleri ise 1990’da zarar etmeye başlayınca çeşitli önlemler almaya karar verdi. 92’de Rio'da Birleşmiş Milletler altında bir konferans yapılıyor. Her sene bir araya gelerek teknolojiden, bilime sürdürebililirliği konuşmak adına toplanma kararı alıyorlar. 195 üye ülke bu toplantılara katılıyor.
COP21 ve Paris Anlaşması
"2009 Kopenhang Toplantısı başarısız oluyor. COP21 bu toplantıların en önemlisi oluyor. Paris Anlaşması’na taraf oluyor. Paris Anlaşmasını kendi parlementosunu sunacak ve Türkiye’nin çevre yasasının bir parçası olacak. Paris Anlaşması’da geçerse uluslararası hukuk anlamında bağlayıcı değil ama kendi yasalarını uyumlaştırırsa, bir ÇED davasında iklim krizine aykırı bir durum olursa, bu davalarda kullanılabilir."
Türkiye’deki kömür lobisinin bu anlaşmaya karşı tutum içinde olduğunu söyleyen Kızıldere, "Bu anlaşma daha az karbonun üretilmesini engelleyecek, çok ciddi sektör değişimine de yol açacaktır" dedi ve şöyle devam etti:
"Paris Anlaşması uyarınca tüm ülkeler kendi ulusal katkı niyet hedeflerini revize edeceğini bildirecektir. Bu katkı niyetleri uyarınca 2030 ve 2050 yılları arası baz alınarak hem karbon hem karbondioksit üretiminde azaltıma gidilecektir.
İklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet
"İklim Değişikliği ve Toplumsal Cinsiyet" başlıklı bölümde cinsiyet, toplumsal cinsiyet tanımlamaları yapıldıktan sonra çevre haberciliği yapılırken bir cinsiyet ataması yapıldığını anlatan Kızıldere, bundan kaynaklı doğadan sürekli bir üretim beklendiğini ifade ederek şöyle devam etti:
"Doğa fedakar ya da ana değil. Doğurganlığın kadına yüklenmesi yanlış. Kadın ne kadar sorumluysa erkek de o kadar sorumludur.
"İklim mücadelesi yürütülürken kadınların karar alma mekanizmasında olmadığı farkediliyor. Kadın hareketi bunu tartışmaya açıyor. Gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde kuraklık, susuzluk gibi faktörler sebebi ile çiftçileri de kapsayan bir işsizlik krizi baş gösteriyordu.
"İklim krizinin yaşandığı yörelerde, iklim krizi etkisinin yayılması hiyerarşiye göre gerçekleşmektedir. Eşit ve özgür olmayan, haklarına ulaşamayan kadınlar, bu göç hiyerarşisinin tabanında yer aldığı için iklim değişikliğinin etkilerinden, erkeklere oranlara daha fazla etkilenmektedir.
İklim adaletsizliği
"Aynı zamanda iklim adaletsizliği de yaşanmaktadır. Sınıfsal olarak her bireyin bu durumdan etkilenmesi farklı olacaktır."
Paris Anlaşması kararları ardından, COP23 kararı olarak 'Toplumsal Cinsiyet Aksiyon Planı' (gender action plan) altında toplandığını anlatan Kızıldere, “Gender Action Plan (GAP) diye bahsedilen eylem planı, iklim değişikliği eylem planlarına, teknoloji ve finansman kararlarına ve projelerine toplumsal cinsiyet perspektifini katmayı zorunlu tutmayı amaçlıyor" dedi ve ekledi:
"Cinsiyete dayalı iklim politikası ise şöyle tanımlanmaktadır; azaltım ve uyum planları özellikle teknoloji geliştirme ve transfer, finans, kapasite geliştirme alanlarında yapılırken politika haline dönüştürülen kararlardır, cinsiyete duyarlılı, eşit, anlamlı ve tam katılımı gözeten kararlar olmalıdır."
(SO)
Atölye BİA hakkında |
IPS İletişim Vakfı/bianet'in Atölye BİA adıyla düzenlediği habercilik seminerleri medyanın farklı birimlerinden gazetecilere, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakültesi öğrencilerine ve gazetecilik yapmak isteyen herkese açık. Atölye BİA programları hak, toplumsal cinsiyet ve çocuk odaklı habercilikle barış gazeteciliği perspektifi ve tercihiyle temel gazetecilik, haber fotoğrafçılığı, yargı haberciliği, araştırmacı gazetecilik, yeni medya, görselleştirme araçları, dijital güvenlik gibi alan ve temalar üzerinden kuruluyor. Atölye BİA ile birlikte IPS İletişim Vakfı’nın 2002-2007 aralığında düzenlediği temel gazetecilik, kadın, çocuk, insan hakları odaklı habercilik eğitimleri ve 2008-2017 aralığında gerçekleştirilen Okuldan Haber Odası programları yıl içine yayıldı ve gazetecilere ve ilgilenen herkese açık hale geldi. Haziran 2018'de başlayan Atölye BİA programında, Aralık sonu itibariyle 8 atölye (7-13 Haziran Gazeteciler İçin Yeni Medya, 16-25 Temmuz Gazeteciler İçin Haber, 2 Eylül Kürtçe Habercilik ve Çeviri, 7-9 Eylül Haber Fotoğrafçılığı ve Fotoröportaj, 17-26 Eylül Çevre ve Kent Haberciliği, 1-8 Ekim Yargı Haberciliği, 15-23 ve 8-16 Kasım Gazeteciler için Haber Atölyeleri) 101 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. 2019 yılında ise farklı tarihlerde (11-18 Şubat, 20-27 Şubat, 14-21 Haziran, 22-29 Temmuz, 2-10 Eylül) beş Temel Gazetecilik Atölyesi, yine farklı tarihlerde (27-28 Nisan Kürtçe Habercilik ve Çeviri, 4-5 Mayıs Dijital Güvenlik, 10-12 Mayıs Haber Fotoğrafçılığı, 13-20 Mayıs Gazeteciler Yeni Medya) dört tematik atölye düzenlendi. Yıl boyunca temel ve tematik habercilik atölyeleri devam edecek. İklim Haberciliği Atölyesi Oslo Metropolitan Üniversitesi Gazetecilik & Medya Uluslararası Merkezi (OsloMet-JMIC) ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) desteğiyle gerçekleştiriliyor. |
* Atölye BİA haberleri için tıklayın.
Menekşe Kızıldere hakkında
Çevre Politikaları Projeleri Koordinatörü, Atatürk Üniversitesi ve National Chun Hsing Üniversitesinde Çevre Mühendisliği eğitimi aldı. Dört yıl boyunca sivil toplum içinde, doğal kaynakların korunması, çeşitli çevresel kirlilik problemleri, biyoçeşitlilik krizi, ekolojik yıkım, iklim değişikliği, enerji politikaları, kent ve kırsaldaki çevre sorunları, uluslar arası ve yerel çevre mevzuatı/hukuku/politikaları alanlarında çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar içinde, çeşitli çevre problemleri ile ilgili teknik raporlar hazırlama, çevre mevzuatı değişikliği için görüş hazırlama, çevre sorunlarına ilişkin taleplerin değerlendirilip karşılanması, çevre politikası üretim süreçleri ve çevre hukuku gündemlerini takip etmek ve yorumlamak gibi görevler üslendi. Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsünde devam etmekte olan tez konusu kırsal alanların karbon tutma kapasitesi ve iklim değişikliğine katkısı ile ilgilidir. Şu anda iklim değişikliği ve enerji politikaları üzerinde çalışmalarına devam etmektedir.