Memur-Sen, Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş ve KESK, sekizinci dönem toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin verdiği zam teklifini protesto etmek için bugün iş bıraktı.
Birleşik Kamu-İş Anıtpark'tan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na, KESK de Milli Kütüphane önünden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yürüdü. Kamu-Sen de Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüdü. Memur-Sen de haberin yayına hazırlandığı saatlerde Genel Merkez önünden Anadolu Meydanı’na yürüyordu.
PTT’den TCDD’ye, tapu müdürlüklerinden vergi dairelerine kadar birçok kamu kuruluşu bugün çalışmadı. Memurların eylemine birçok muhalefet partiler ve birçok sendika destek verdi.
"Zam günlük simit parasına denk gelmiyor"
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde yaptığı açıklamada sadece kamu emekçilerinin haklarına sahip çıkmak için değil, tüm yurttaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkını savunmak için iş bıraktıklarını söyledi. Sonrasında da AKP iktidarını eleştirdi:
“23 yıldır ülkeyi yönetenler adım adım uyguladıkları politikalarla üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular.
Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu modelde kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar kısıldıkça kısıldı.
Kamusal hizmetlerde, sosyal devlette koskoca gedikler açıldı. Eğitimden, sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi.
Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla, yeni doğan ve diploma çeteleriyle, her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle hepimiz ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz.
Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlarla, güvencesiz, angarya çalışma, çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü.
Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçiyor.
Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etti.
Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan müzakere değil, mücadeledir.”
Koçak, hükümetle masaya oturma yetkisi olan tek konfederasyon Memur-Sen’i de “Hiçbir kamu emekçisinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır” diyerek uyardı.
"Hükümetin teklifini reddediyoruz"

Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde bir araya gelen Kamu-Sen adına da Genel Başkanı Önder Kahveci bir konuşma yaptı.
"Bugün burada yalnızca kendi geleceğimiz için değil, 4 milyon kamu çalışanı, 2,5 milyon emekli ve aileleriyle birlikte 25 milyon insanımızın onurlu bir yaşam mücadelesi için toplandık" diyen Kahveci, hükümetin teklifi ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Soruyorum sizlere, bu oranlar mutfakta kaynayan tencerenin derdine derman olur mu? Çarşıda, pazarda, markette hızla artan fiyatlara karşı bir anlam ifade eder mi? Kiraların maaşları aştığı bir ülkede memura, emekliye nefes aldırır mı? Ebetteki hayır. Bu nedenle biz de bu teklife hayır diyoruz. Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur ne de yarasına merhem. Bu teklif, milyonların alın terini yok sayan bir tekliftir. O yüzden biz bu teklifi reddettik, bugün de meydanlarda yüksek sesle reddediyoruz."
Açıklamasında, akaryakıttan vergilere, zorunlu tüketim mamüllerinden kiralara kadar her şeye açıklanan enflasyonun çok üstünde zam geldiğini dile getiren Kahveci, "Biz, Türkiye Yüzyılı misyonuna yakışan bir kamu düzeni istiyoruz. Bu yüzden 2026 yılı için yüzde 88,6, 2027 yılı için yüzde 45,2 oranında zam talebimizi masaya koyduk ama bize gelen, hayattan kopuk, enflasyon hedefine sıkışmış, masa başında hesaplanmış bir teklif oldu. Aile Yılı'ndayız. Peki aileyi destekleyecek tek bir düzenleme var mı? Reel artış istedik. Refah payı var mı?" diye sordu.
Maaşların, "hayâli tahminlere göre değil, markette, pazarda, kirada yaşanan gerçeğe göre belirlenmesi" gerektiğini vurgulayan Kamu-Sen Genel Başkanı, her ne kadar "toplu sözleşme görüşmeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yapılıyor olsa da mali hükümlerde söz sahibi olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e" çağrıda bulundu. Kahveci çağrısında, "Bizim taleplerimiz öyle afaki talepler değil. Karşılanamayacak talepler değil. Dolayısıyla biz hakkımız olanı istiyoruz. Kamuda ücret adaletinin sağlanmasını talep ediyoruz... Birilerine kepçeyle verirken memura da kaşıkla vermesinler" dedi.
"Hükümet 'ekonomik kriz var' diyor, 'krizi biz' yarattık demiyor"

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde seslendi. İktidarı eleştirdi:
"Elimizde ekmekle geldik çünkü biz bu kavgayı ekmeğimiz için veriyoruz, başka hiçbir talebimiz yok. Evimizde her gün tenceremiz kaynasın, çoluğumuz, çocuğumuz aç kalmasın, ülkemizin ürettiği geliri adil ve hakça paylaşım için bu mücadeleyi yapıyoruz. 23 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarını da uyarıyoruz dedik, ‘bu ülkenin zenginliği varsa bu zenginlik sadece 3-5 milyon azınlığın değil, 85 milyonun hakkıdır’ dedik.
Ülkemizde ekonomik kriz var diyor hükümet. Ekonomik krizi biz yaptık demiyor, 'alın terinizden bu krizin zararını alacağız ve faiz lobisine ödeyeceğiz' diyor. Biz faiz lobisine alın terimizden tek bir damla bile yedirmeyeceğiz. Diyorlar ki: TÜİK enflasyonu her ay düşürüyor. 'Peki, neye göre düşürüyor?' diyoruz. İşte açıklamadığı sepet ürünlerinin fiyatlarına göre kendileri kapalı kapılar arkasında ölçüp biçip diyorlar ki enflasyon düşüyor. E o zaman neden kiralar düşmüyor? Neden marketteki fiyatlar düşmüyor? Neden pazardaki sebze meyvenin fiyatı düşmüyor? Neden ulaşım sektöründeki fiyatlar düşmüyor? Sürekli yükseliyor ve bizleri açlığa mahkum ediyor. Biz TÜİK'in sahte enflasyon rakamlarıyla karşımıza gelen Çalışma Bakanı'nın önerdiği zammı da arkasında duran Maliye Bakanı'nın önerdiği zammı da kabul etmiyoruz. TÜİK'in sahte rakamlarıyla bir iki yıl daha asla kendimizi açlığa ve sefalete mahkum ettirmeyeceğiz.
Biz iktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Sizlere sandıkta bu yetkiyi, memurları, emeklileri açlığa mahkum edin diye seçmedik. Sizleri o göreve bizleri daha iyi yaşatacak ekonomik politikalar izleyin diye seçtik. Biz sizin köleniz değiliz.”
19 Ağustos’ta toplanacaklar
Toplu sözleşme sürecinin devam ettiği bugünlerde gözler 19 Ağustos’ta yapılacak toplantıya çevrilmiş durumda. Eğer taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa, süreç Hakem Kurulu’na taşınacak.
(HA)


