Kaynak ve Fotoğraf: euro|topics
İtalya'daki parlamento seçimlerinden, postfaşist Fratelli d'Italia (FdI) partisi etrafında kurulan ittifak galip çıktı.
Resmi olmayan sonuçlara göre, FdI tüm oyların dörtte birinden fazlasını aldı. Yeni başbakan muhtemelen, sağcı partiler Lega ve Forza Italia ile ittifak halinde mutlak çoğunluğu elde etmeyi uman Giorgia Meloni olacak. Avrupa basını bu zaferin sonuçlarını tartışıyor.
Meloni’nin zaferi Avrupa için ne anlama geliyor? euro|topics'in derlemesini yayınlıyoruz.
“Güç dengesi…”
Corriere della Sera, Draghi’den Meloni’ye geçişin ülkenin yurtdışındaki itibarına zarar vermesinden endişeleniyor:
“Bu yeni aşamanın, sınırlarımızın ötesinde bir risk ve hatta kimi hükümetler tarafından bir travma olarak görülme ihtimali göz ardı edilemez. İsveç’teki seçimlerin ardından İtalya’da da egemenlikçilerin yeniden canlanması ve Lega ile Forza Italia’nın koalisyonda bulunmasıyla birlikte Rusya’ya yönelik lütfun artmasının, kıtadaki ittifaklar üzerinde bir domino etkisi yaratmasından korkuluyor. Pek çok şey içerideki güç dengesine bağlı olacak.
Kimse daha fazla gerilimi kaldıramaz
Roma'nın sağa kayması Novi list'i endişelendiriyor:
“İtalya'daki seçim sonucu AB için pek hayra alamet değil. AB, Ukrayna'daki savaşın gölgesinde ekonomik krize dönüşen ve yurttaşların hoşnutsuzluğunu körükleyen enerji krizi nedeniyle tarihin en zor dönemlerinden biriyle karşı karşıya. Meloni başbakan olursa, AB kurumları ile İtalya arasında gerilimler neredeyse kaçınılmaz olacak. Gerçekçiliğin galip geleceğini ve bir ölçüde birlikte çalışılabileceğini ummak gerekiyor; zira Roma ile Brüksel arasında fazla büyük gerilimler yaşanması, her iki tarafın da müsaade etmemesi gereken ve pahalıya mal olacak durum”
AB'yi kaybetmemek için iyi nedenler var
Cyprus Mail bilhassa Rusya’ya karşı alınacak müşterek tutumla ilgili ihtilaflar çıkacağını öngörüyor:
“İtalya’ya önümüzdeki altı yıl içinde 191 milyar avronun vaat edildiği AB Covid destek programına erişimin devam etmesi, Meloni’nin ortodoks ekonomi politikasından fazla uzaklaşmaktan alıkoyabilmeli. AB bu fonları durdurursa, iktidarda kalma ihtimalleri zayıflar.
İçeriden gelecek saldırılara karşı kendimizi korumalıyız
Roma rotadan fazla uzaklaşırsa Brüksel fonları kesmekle tehdit etmeli, diyor El País:
“Avrupa ikinci kez yeni ve bilinmeyen bir döneme girdi: İlki Brexit olmuştu. ... Batı Avrupa'da daha önce hiçbir hükümet, Avrupa karşıtı şüpheciliğini ve kavgacı milliyetçi popülizmini açıkça sergileyen neofaşist bir sağcı tarafından yönetilmemişti. ... Ancak Avrupa'nın yeni bir döneme girmesi, hiçbir kontrol mekanizmasının da olmadığı anlamına gelmiyor: Pek çok yerde Avrupa fonlarının ödemesi hâlâ beklemede. ...
Brüksel otoriterliğe kalkışmasın lütfen
Hükümet yanlısı Magyar Hírlap’tan gazeteci Dániel Galsai, Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen’in seçimden hemen önce yaptığı açıklamalarla seçime hukuk dışı bir şekilde müdahale ettiğini öne sürüyor:
“‘İşler müşkül bir hal alırsa -Macaristan ve Polonya’dan bahsetmiştim- buna yönelik devreye alacağımız enstrümanlarımız var’ - Ursula von der Leyen’in İtalyan seçmenlere canıgönülden verdiği mesajı buydu. ... Her şey bir yana, bizler Doğu ve Orta Avrupa’da ‘enstrümanlarımız var’ gibi söylemlere karşı bir hayli duyarlıyızdır!
Yeni boş vaatler yolda
Patırtı yakında biter, diyor Onet:
“ İtalya’da işler genelde şöyle yürür: Görevdeki hükümeti en sert eleştiren kişi hızla muazzam bir destek kazanır, (çoğunlukla erken) seçimleri kazanır ve ardından aynı hızla bu desteği kaybeder; çünkü hakikat, verdiği yerine getirilemeyecek seçim vaatlerini hayata geçirmesine izin vermez. Hükümet düşer ve ağzından bal damlayan başka bir lider kitleleri büyüleyerek dümenin başına geçer.
(EMK)