Rektör olabilmek için devlet memuru olmak şartını tamamıyla karşılamayan Melih Bulu için İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde isme teslim kadro açıldığı iddia ediliyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Boğaziçi Üniversitesi'ne 2 Ocak'ta rektör olarak atadığı Prof. Dr. Melih Bulu, daha önce vakıf üniversitelerinde çalıştığı için devlet memuru değil. Bulu'nun rektörlüğünün yasal zemine oturtulması için bir "memuriyet görevi aranıyor."
Daha önce İstanbul Ticaret, Şehir, İstinye ve Haliç Üniversiteleri gibi vakıf üniversitelerinde çalışan Bulu'nun, eskiden ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi'nde kadrosu hiç olmadı.
Atandığı günden bu yana tüm yurtta farklı türden protestolarla karşılaşan Melih Bulu'nun memur olması için nasıl bir yol bulunacağı Güney Kampüs'te tartışılıyor.
Bulu'nun İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde 28 Şubat'ta açılan bir kişilik profesörlük kadrosuna yerleşeceği ve hatta bu kadronun doğrudan onun için açıldığı iddiası Boğaziçi'nin gündeminde.
Her ne kadar Yükseköğretim Kurulu (YÖK) "Kadroya gerek yok" dese de Boğaziçi Üniversitesi'nin Senato kararları, Bulu'nun profesör ve ardından rektör olması için belirli kriterler öngörüyor.
Bu kadroya ilişkin ilan, 2010 yılında kurulan ve bir "devlet" üniversitesi olan Medeniyet Üniversitesi'nin Personel Daire Başkanlığı web sitesinde yer alıyor.
Bulu'nun uzmanlık alanıyla neredeyse birebir örtüşen bu başvuruda "aranan profesörün aranan nitelikleri" ise şöyle belirtiliyor: "Yönetim ve organizasyon alanında doçent olup, inovasyon ve rekabet alanında bilimsel çalışmaları olmak. Yükseköğretim Kurumunda Stratejik Yönetim ve Oyun Teorisi derslerini vermiş olmak."
Üniversiteler ve şantiyeler
Medeniyet Üniversitesi, 21 Temmuz 2010'da 27648 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6005 Kanun ile kuruldu. Anadolu yakasındaki üniversitenin; 10 fakültesi, iki yüksekokulu ve bir enstitüsü ve 14 uygulama ve araştırma merkezi var. Ayrıca, üniversitede, beş ofis ve sekiz koordinatörlük bulunuyor.
Erdoğan, 23 Kasım 2018'de Medeniyet Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada "İstanbul Medeniyet Üniversitesi son dört yılda yakaladığı ivmeyi ülkemiz ve geleceğimiz adına kıymetli bir başarı olarak görüyorum. Onun için, Gülfettin Hoca, bak, işin... Emaneti aldığın yerden ona göre kararlı bir şekilde götürmen lazım. Taviz yok" diyor.
Anadolu Ajansı'nın Youtube kanalında da yayımlanan konuşmada, RektörGülfettin Çelik, Erdoğan'ı "Sağ olun" diyerek başıyla onaylıyor. Erdoğan, konuşmasına "İşte burada devasa bir şantiye var. Bu Medeniyet Üniversitesi'nin ne kadar büyüyeceğini gösteriyor" sözleriyle devam ediyor.
YÖK ne demişti?
YÖK Başkanlığı, öğrencilerin Bulu'ya yönelik protestolarının başladığı günlerden biri olan 5 Ocak'ta bir açıklama yayımlayarak Prof. Dr. Melih Bulu'nun, Boğaziçi Üniversitesi için rektörlük başvuru şartlarını sağladığını belirtti. Açıklama şöyleydi:
"Cumhurbaşkanımız tarafından üniversiteye rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu, diğer adaylar gibi rektörlük başvuru şartlarını sağlamaktadır. Bir üniversiteye rektör (adayı) olabilmek için eski veya yeni hiçbir mevzuatımızda ilgili üniversitenin kadrolu profesörlerinden biri olma gibi bir koşul aranmamıştır."
"Nitekim Boğaziçi Üniversitesi, geçmişte iki dönem, uzun yıllar farklı bir üniversite mezunu ve mensubu bir bilim insanı tarafından başarılı bir şekilde yönetilmiş ve bu durum hiçbir zaman eleştiri konusu yapılmamıştır."
Ayrıca akademik çevrelerde gayet iyi bilinmektedir ki Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere pek çok ülkenin başarılı üniversitelerinde de genelde başka üniversitelerden rektör adayı aranmakta ve atanmaktadır."
"Dolayısıyla bir üniversitenin başarılı bir şekilde yönetilmesini atanan rektörün o üniversitenin kadrolu elemanı olma şartına bağlamanın, akademinin küresel yapısında da anlamlı bir karşılığı ve gerçekliği bulunmamaktadır."
"Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanan adayın akademik kariyerinin en önemli aşamasını ve bu sürecin yedi yılını atandığı Boğaziçi Üniversitesinde tamamlamış olduğu, yani rektör olarak atandığı üniversite tarafından akademisyen olarak yetiştirilmiş olduğu da unutulmamalıdır."
İlan, Bulu'nun kariyeriyle örtüşüyor
Anadolu Ajansı, yine 5 Ocak'ta, "Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bulu, akademik kariyeri ve özel sektördeki çalışmalarıyla dikkati çekiyor" başlığıyla yayımladığı haberde de YÖK'ün yaptığı vurgulara benzer biçimde Bulu'nun başarıları anlatılmıştı. Bulu'nun hedefinin, Boğaziçi Üniversitesi'nin dünyada ilk 100 üniversite arasına girmesi olduğu hatırlatılmış ve şöyle denilmişti:
"Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Melih Bulunun, iki üniversitenin rektörlüğünü de kapsayan akademik kariyerinin yanı sıra, savunma sanayisinden hizmet sektörüne kadar birçok alanda girişimcilik, yöneticilik ve danışmanlık deneyimi bulunuyor."
"2009'da yapılan yerel seçimlerde Ataşehir Belediye Başkanlığı için AK Parti'den aday adayı olan Prof. Dr. Bulu, 2015 genel seçimlerinde ise AK Parti'den İstanbul 1. Bölge milletvekili aday adayı oldu."
"2003-2010'da Boğaziçi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde yarı zamanlı olarak 'İş Stratejisi ve Oyun Teorisi' dersleri veren Prof. Dr. Bulu, 2009 yılından itibaren tam zamanlı akademisyen olarak çalışmaya başladı."
"2008 yılında doçent, 2016 yılında profesör unvanını alan Bulu, 2010-2014'te İstanbul Şehir Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanlığını yürüttü."
"Akademik kariyeri boyunca bölüm başkanlığı, dekanlık, MBA koordinatörlüğü, uluslararası iş birliği koordinatörlüğü görevlerinde de bulunan Prof. Dr. Bulu, 2016-2019 yıllarında İstinye Üniversitesi'nin kurucu rektörü, 2020'de Haliç Üniversitesi Rektörü oldu."
"Bulu, İstinye Üniversitesi'nin kurucu rektörü olarak da buranın gelişiminde rol aldı. Prof. Dr. Bulu, bu dört yıllık dönemde üniversitenin Times Higher Education Global Impact endeksine göre dünyanın ilk 400 üniversitesi arasına girmesini sağladı."
"2020 yılı başında Haliç Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Melih Bulu, eğitim dilinin İngilizceye dönüştürülmesi, 'araştırma üniversitesi' hedefinin öncelenmesi konularına ağırlık vererek, uluslararası endeksli yayın sayısının bir sene içerisinde yüzde 100'e yakın oranda artmasında ve Haliç Üniversitesi'nin dünyanın ilk 600 üniversitesi arasına girmesinde liderlik yaptı."
Prof. Dr. Melih Bulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 1 Ocak 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atandı."
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 2014 mezunu. Mesleğe 2013’te başladı. T24'te stajyerlik, Cumhuriyet'te editörlük, Medyascope'ta muhabirlik yaptı. Uluslararası Gazeteciler Programı’nın (IJP) Johannes Rau Burs Programı'nı...
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 2014 mezunu. Mesleğe 2013’te başladı. T24'te stajyerlik, Cumhuriyet'te editörlük, Medyascope'ta muhabirlik yaptı. Uluslararası Gazeteciler Programı’nın (IJP) Johannes Rau Burs Programı'nı 2017'de Berlin'deki taz gazetesinde, State Scholarships Foundation’ın (IKY) Yunan Dili ve Kültürü programını ise 2019'da Yanya Üniversitesi'nde tamamladı.
*Fotoğraf: Mahir Polat'ın sosyal medya hesabından alınmıştır
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik “kent uzlaşısı” soruşturması kapsamında 23 Mart’ta tutuklanan İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri Mahir Polat, Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi.
Tutuklandığından bu yanan üç kez hastaneye kaldırılan ve anjiyo olan Polat’ın avukat Erkam Erdem, müvekkilinin ATK’ye sevk edildiğini açıkladı.
X hesabından açıklama yapan Erdem, şöyle dedi: "Son on gündür yaşadığımız tüm sürecin neticesinde bugün Adli Tıp Kurumu’nun Mahir Polat hakkında bir karar vermesini bekliyoruz. Mahir Bey’in tutuklandığı günden beri hipertansiyonu devam ediyor. Bu nedenle biri ölümcül düzeyde olmak üzere iki kez hastaneye sevk edildi, anjiyo yapıldı. Cezaevine döndükten sonra da tansiyonu sürekli olarak yüksek seyrediyor. En son dünkü ölçüm de 19-11 düzeyindeydi. Biz cezaevi koşullarının Mahir beyin sağlığına verdiği zarar ve hayati riski gündeme getirdiğine ilişkin bu durumun Adli Tıp Kurumu tarafından görüleceğine inanıyor, kendimizi Türk hekimlerine emanet ediyoruz."
Polat, gözaltına alındığı 19 Mart tarihinden iki hafta önce anjiyo olmuş ve kalbine altı stent takılmıştı.
Ayrıca tiroid kanseri geçirmesi nedeniyle rutin kontrolleri devam ediyordu.
Polat, yaşadığı sağlık sorunlarını emniyet ve savcılık ifadesinde anlatmış ve bunun dikkate alınmasını talep etmişti.
İki damarında tıkanıklık olduğunu söyleyen Polat, yeni bir anjiyo planlandığını, tedavisinin devam ettiğini, hipertansiyon ve şeker hastalığı olduğunu belirtmişti.
Sağlık sorunlarına rağmen hakkında tutuklama kararı verilen Polat, 27 Mart’ta tansiyonunun yükselmesi nedeniyle hastaneye kaldırıldı.
Tekrar hapishaneye götürülen Polat, 29 Mart’ta bu kez Mehmet Akif Ersoy Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi.
Yoğun bakıma alınan Polat, 30 Mart günü anjiyoya alındı. Bir gün sonra yeniden cezaevine götürüldü.
*Antalya Arkeoloji Müzesi'nde bulunan Artemis heykeli. (Fotoğraf: Vecih Cuzdan/bianet)
Antalya Kültürel Miras Derneği (ANKA), yıkılmak istenen Antalya Arkeoloji Müzesi’nin kısmen korunarak kullanılması talebiyle Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na (AKVKBK) başvurdu.
ANKA dün (6 Nisan) yayımladığı dilekçesinde, Arkeoloji Müzesi’nin yıkımının durdurulmasını ve Antalya’nın ortak hafıza mekânlarından biri olarak korunması istendi.
ANKA tarafından yapılan yazılı açıklamada, 1964’te Doğan Tekeli ve Sami Sisa tarafından tasarlanan, 1972’de inşa edilen ve 1988’de Avrupa Konseyi Özel Ödülü’ne layık görülen müzenin, yalnızca mimari değil toplumsal bellek açısından da büyük önem taşıdığı ifade edildi.
ANKA, daha önce Dokuma ve Pil Fabrikası binalarında olduğu gibi müzenin de kısmi koruma altına alınarak örnek bir yaklaşımla değerlendirilmesini istedi.
UNESCO’ya çağrı
Dernek, müzeyle ilgili açıklamasını şöyle sonlandırdı:
Yıllardır Antalyalıların ve ziyaretçilerin anılarında yer etmiş bu yapının yıkılması, kentimizin kimliğine vurulacak büyük bir darbedir. Kentler için hafıza mekânları, geçmişle gelecek arasında köprü kuran, toplumsal bağları güçlendiren ve aidiyet duygusunu pekiştiren hayati unsurlardır. Antalya Müzesi de bu anlamda şehrimiz için vazgeçilmez bir hafıza mekânıdır.
Antalya Dokuma Fabrikası ve Pil Fabrikası gibi endüstri mirası yapılarında kısmi koruma kararı alarak toplumsal hafıza mekânlarının önemi konusunda Türkiye’ye örnek olacak yaklaşımlar geliştiren Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun Antalya Arkeoloji Müzesi binasının yarışma projesi ile inşa edilen özgün mimari dokusu için de aynı hassasiyeti göstermesini koruma ilkelerinin bir gereği olarak görmekteyiz. Bu kapsamda, Antalya Arkeoloji Müzesi binası yıkımını durdurmasını ve yukarıda sıralanan özellikleri ve önemi nedeniyle de ilgili yasa, yönetmelik ve ilke kararları çerçevesinde kültür varlığı olarak korunması için gereğini arz ve talep ederiz.
Antalya Kültürel Miras Derneği, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımının durdurulması ve yapının kısmen korunarak yeniden kullanılması için kentteki STK’ler ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, ICOMOS Türkiye ve DOCOMOMO Türkiye’ye destek çağrısında bulundu.
Konuyla ilgili kararın, Kurul’un 7-8 Nisan 2025 tarihlerindeki toplantısında ele alınması bekleniyor. (TY)