Birincisi, böylesine önemli tarihsel, kültürel boyutu olan bir şehirsel mekânın, Jandarmadan zor koparılan izinle dolaşılabiliyor olması.
İkincisi de insanların kültürel dinamikleriyle olanca heyecanlarını yaşayabilecekleri/yaşatabilecekleri bir mekânın, insanları hapsetmek için cezaevi olarak kullanılması ve bunun o mekâna dair insan zihninde yarattığı olumsuz imaj. İşte budur yaralayıcı olan.
Bundan birkaç yıl kadar önceydi. Fransa'dan, Paris'ten bir kadın gazeteci gelmişti. Le Nouvelle Observatoire gazetesinden Ursula Gautier. Babası Diyarbakırlıymış, teyzesi de öyle.
Babası Arthur Kürkçüyan, ölmeden önce, teyzesi de halen yaşamakla birlikte son demlerindeyken, "git memleketimizi gör," demişler. Özellikle de teyzesi aslanlı çeşmeyi anlata, anlata bitirememiş, "önünde bir fotoğraf çektir öyle gel ben de göreyim," demiş.
Bu duygularla, bir dostun referansıyla gelmişti, yanında bir İtalyan sanatçıyla, tenorla. Kenti bir gün boyunca dolaştık, dilimiz döndüğünce anlattık kendilerine. Her gördüğü yerde ayrı hüzün kaplıyordu gazeteci hemşeriyi. En çok da İç Kale'nin girişindeki Artuklu Kemeri'nden iç dokuya bakarken heyecanlanmıştı.
Babası, şehrin ileri gelenlerinin yaşadığı ve yönetim birimi olarak kullanıldığı Eski Saray bölgesini mutlaka görmesini istemişti. Zaten evleri de babasının kendisine anlatımına göre oraya çok yakınmış.
Bütün çabalarımıza karşın gerekli izni verecek olan komutanı bulamadığımızdan gezdirememiştik Ursula'yı. Yetmezmiş gibi Aslanlı Çeşme'nin önünde fotoğraf da çektirememiştik. Ne yazık ki Ursula Paris'e döndüğünde teyzesi ölmüştü ve çeşmenin fotoğrafını da görememişti.
İşte mekânlar; bir zamanlar Ebul-iz El Cezeri'nin robotlarını yaptığı şimdinin Virantepe höyüğü, Sen Corc Kilisesi ve diğer tüm mekânlar, eski saray bölgesi yani özetle iç kale; Artuklu kemerinin altından geçerek Aslanlı Çeşme'nin koruyuculuğunda kültüre ve sanata ev sahipliği yapmanın hazırlığındalar şimdilerde.
Tıpkı surlar gibi, tıpkı 82 burç gibi, tıpkı Ulu Cami gibi, tıpkı Mesudiye ve Zinciriye medreseleri gibi, tıpkı Ermeni, Keldani, Süryani Kiliseleri gibi, tıpkı, tıpkı ve diğer tüm tıpkılar gibi... (ŞD/EK)