İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan 73 yaşındaki hasta mahpus Mehmet Sait Yıldırım'ın tahliyesi 3'üncü kez ertelendi. Cezaevi İdari ve Gözlem Kurulu tarafından "örgütsel" konuştuğu, "iyi halli olmadığı" ve "pişmanlık duymadığı" gerekçesiyle 9 ay daha ertelendi.
31 yıldır cezaevinde tutulan Yıldırım’ın 27 Şubat 2025’te tahliye edilmesi bekleniyordu. Ancak kurul Yıldırım'ın tahliyesini 27 Aralık'a erteledi. Yıldırım'ın tahliyesine günler kala kurul aldığı kararla tahliyeyi bu sefer de 25 Ağustos 2026'ya uzattı. Avukatların yaptığı itiraz da reddedildi.

Tahliyesi ikinci kez ertelenen Mehmet Sait Yıldırım: Çıkın açık açık "idam ettik" deyin
Mezopotamya Ajansı'ndan Şilan Şirvan Çil'e konuşan Yıldırım’ın kardeşi Selim Yıldırım, karara tepki göstererek, Kürtlere düşman hukukunun uygulanmaya devam edildiğini söyledi. Devletin hasta mahpuslara dönük yaklaşımının sürece olan güveni olumsuz etkilediğini belirten Yıldırım, hasta mahpusların tahliye edilmesi çağrısında bulundu.
"Sorulan sorular hukuki değil"
Yıldırım, cezaevi yönetiminin tahliyeleri engellemek için ortaya koyduğu bahanelerin artık başka bir boyut kazandığına dikkat çekti:
"Abim 30 yılını tamamladı. 27 Şubat’ta tahliye olması gerekirken 'pişmanlık duymadığı' ve ailesiyle 'örgütsel' konuştuğu gerekçesiyle tahliyesi engellendi. Haftalık telefon görüşmesinde 'örgütsel' konuştuğunu iddia ediyorlar. 2015'te 9 gün İmralı adasında kaldı. Kalp rahatsızlığı dolayısıyla sağlık gerekçesiyle geri getirdiler. Ağırlaştırılmış müebbet almamasına ve hücre cezası olmamasına rağmen onu 8 yıldır tekli hücrede tutuyorlar. Kardeşiyle yapmış olduğu konuşmasında Seyid Rıza’nın sözünü kullandı ve ailesini ‘örgüte kanalize ettiği’ gerekçesi ile tahliyesi tekrardan engellendi."
"Pişmanlık" dayatmasına tepki gösteren Yıldırım, "En önemlisi de pişmanlığı kabul etmemesi gerekçesi. 30 yılını özgürlük hareketine vermiş birine sorulan bu sorular hukuki değildir. Burada demek istedikleri hukukun işlememesi. Bize Kürtlere karşı hala düşman hukuku uyguluyorlar" dedi.
"Yapılması gerekeni uygulamıyolar"
Yıldırım, kardeşinin hastalığına rağmen tekli hücrede tutulduğunu hatırlattı:
"Abim 2 sefer baypas ve anjiyo olmuş. KOAH ve akciğerden ameliyat olmuş ve boyun fıtığı var. Buna rağmen hücrede tutuluyor. Bunlara rağmen havadan ve sudan gerekçelerle tahliye edilmiyor. Ve bir süreç başlamıştır. Bunlar sürecin ruhuna da uygun yaklaşmıyorlar. Yapılması gerekenleri uygulamıyorlar. Bu gerekçelerle cezası 9 ay daha da uzatılarak 25 Ağustos’a ertelendi. Bize yapılana zulümdür. Ailenin tamamı kalp hastasıdır. 2 ay önce bir abimi geçirdiği kalp krizi soncunda kaybettik. Ben kendim de baypas oldum ve kalbimde pil var. Buda bizim psikolojimizi olumsuz etkiliyor."
"Sürecin ruhuna uygun davransınlar"
Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu sürece güvendiklerini vurgulayan Yıldırım şunları söyledi:
"En önemlisi de bir süreç işliyor ve devletin sürece bakışı budur. Bir an önce abim olmak üzere bütün cezasını tamamlayan tutsakların serbest bırakılması gerekiyor. Sürece de biraz güven oluşması açısından tutsakların durumuna daha dikkatli yaklaşılmalı. Biz devlete güvenmiyoruz. Çünkü Takrir-i Sükûn Kanunlarından, İstiklal Mahkemelerinden, Devlet Güvenlik Mahkemelerine ve özel yetkili mahkemelerden günümüze kadar Kürtlere ayrı bir hukuk uygulanmıştır. Bir önceki barış sürecindeki uygulamalarından dolayı güven vermiyorlar. Sayın Öcalan’ın başlattığı sürece güveniyoruz. Hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Umarım tutsaklar bir an önce serbest bırakılır ve devlet de sürecin ruhuna uygun davranır."
(AB)

