1943, İstanbul doğumlu. Muhabere subayı olan babası Mazhar Eymür, 1938-1939’da TSK’nin Dersim Harekatı’na katılmış, 1940’tan itibaren MİT’in öncülü olan Millî Emniyet Hizmeti (MAH) bünyesinde çalışmış bir isimdi.
Mehmet Eymür, 1965'te takip memuru olarak öğrenci pozisyonunda MİT'te çalışmaya başladı.
“Analiz: Bir MİT Mensubunun Anıları” kitabına göre, 1970’in ortalarında MİT’in İstanbul’daki Kontrespiyonaj Şubesi emrine verildi ve faaliyet sahası Ortadoğu ülkeleriydi.
1971-1972: Ziverbey sorgulamaları, Arnavutköy ve Kızıldere operasyonları
70’li yıllarda Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’na (THKO) yönelik kontrgerilla operasyonlarında yer aldı.
9 Mart 1971 darbe teşebbüsünden sonra MİT yöneticisi Hiram Abas'la birlikte, 'işkence merkezi' Ziverbey Köşkü’nde 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün'ün emrinde çalıştı.
Mahir Çayan ve arkadaşlarının Kartal, Maltepe Askeri Cezaevi’nden firarına yönelik soruşturmada cezaevi görevlisi Teğmen Fuzuli Yazıcı’nın da aralarında olduğu THKP-C üyesi askerlerin işkenceli sorgularında yer aldı. Eymür, yıllar sonra Ziverbey Köşkü’ndeki sorgulamalarda işkence yapıldığını kabul edecekti.
1972’de THKP-C’ye yönelik bütün özel operasyon ve kontrgerilla sorgularını İstanbul’da Hiram Abbas ve Ankara’da Bülent Öztürkmen ile birlikte yürüttü.
THKP-C liderlerinden Ulaş Bardakçı’nın 19 Şubat 1972’de İstanbul, Arnavutköy’de öldürüldüğü operasyon ile 30 Mart 1972’de Mahir Çayan ve Cihan Alptekin’in de aralarında bulunduğu THKP-C ve THKO önder kadrolarının Kızıldere’de öldürüldükleri operasyona katıldı.
1975’te Ankara’ya, MİT Bölge Daire Başkanlığı Takip Şube Müdürü olarak atandı.
1982-1984: ASALA eylemleri, Babalar Operasyonu
1980'de yurt dışı görevi için Bulgaristan'a gittikten sonra 1982'de Kenan Evren'in damadı Erkan Gürvit tarafından çağrıldı. ASALA'ya (Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) karşı eylemlerde görevlendirildi.
Türkiye'ye döndükten sonra Mardin MİT Bölge Müdürlüğü'ne getirildi. Daha sonra Ankara'da Kontrespiyonaj Dairesi içinde kurulan Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne tayin edildi. Başkan yardımcılığı görevine getirildikten sonra 1984'te Genelkurmay Başkanlığı'ndan alınan izinle Babalar Operasyonu'nu başlattı. Operasyon kapsamında gözaltına alınan Dündar Kılıç ve Behçet Cantürk gibi isimlerin sorgu ekibinin başında bulundu.
1987: Birinci MİT Raporu
Nevzat Ayaz, Ünal Erkan ve Mehmet Ağar gibi polis teşkilatında üst düzey memurları ve siyasileri mafyayla bağlantılı olmakla suçlayan 1987 MİT Raporu'nu hazırladı. 10 Kasım 1987’de raporu MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas’a sundu.
Rapor, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in damadı, Güvenlik ve İstihbarat Başdanışmanı Erkan Gürvit ile Abas-Eymür arasında krize yol açmışken basına sızdırıldı ve Ocak 1988'de “2000'e Doğru” dergisinde yayımlandı. MİT, raporun izin alınmadan hazırlandığını açıkladı.
10 Haziran 1988'de istifaya zorlandı. Abas’la birlikte MİT’ten istifa etti.
Daha sonra, aynı süreçte MİT'ten istifa eden Korkut Eken ile Antalya'da buz üretimi işine girdi, ancak bu ortaklık beş yıl sonra sona erdi.
1994: Yeniden MİT’e dönüş
Tansu Çiller 1993 yılının ortalarında başbakan olduktan sonra, Eymür Mayıs 1994'te MİT'in Özel İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na atandı. Ardından Operasyon Dairesi Başkanlığı’na getirildi, burada Şenkal Atasagun'un başkan yardımcılığını yaptı. İkilinin anlaşamaması üzerine Eymür, müsteşar Sönmez Köksal'dan farklı bir pozisyon istedi.
1995-1996: Terörle Mücadele Dairesi
31 Ocak 1995'te yeni kurulan Terörle Mücadele Şubesi'ne geçti. Çiller'in emriyle kurulan bu yeni daire birçok kontrgerilla operasyonu yönetti.
Eymür'e göre kod adı “Yeşil” olan Mahmut Yıldırım ile tanışması, Yeşil'in JİTEM tarafından Ankara'ya yerleştirilmesi sonrası gerçekleşti. Eymür, Yeşil'in o zamanlar aranan suçlu statüsünde olduğundan haberinin olmadığını, Yeşil'in birçok operasyonda görev aldığını ancak Türkiye dışında kullandığını ve hiçbir zaman resmi olarak MİT ajanı olmadığını söyledi. Yıllar sonra bir gazeteye verdiği demeçte "Yeşil" konusunun MİT'le değil kendisiyle özdeşleştirilmesinden rahatsız olduğunu belirterek, "Teşkilatın elemanları arasında yüzlerce Yeşil var. Yeşil önce de vardı, yetkililer ne derse desinler, bundan sonra da olacaktır" dedi.
Mesut Yılmaz, Mart 1996'da Çiller'in yerine başbakan olarak geldiğinde, elli kişilik dairenin feshedilmesini emretti. Yılmaz, Eymür'e bağlı ekibin çeteleştiği ve çetesine MİT'in şiddetle karşı çıktığını, bu tür yasa dışı faaliyetlerin artık Emniyet Genel Müdürlüğü'nde yapıldığını söyledi. Yılmaz, bu yasadışı grubun Fethullah Gülen'e bağlı olduğunu öne sürdü.
1996-1997: İkinci MİT Raporu, Susurluk ve merkeze çekilme
Eymür, Terörle Mücadele Şubesi'nden aldığı "Askar Simitko, Lazım Esmaeili ve Tarık Ümit olayı" dosyasına dayanarak, "İkinci MİT Raporu" olarak bilinen raporu hazırladı. Bu rapor da basına sızdırıldı; 17 Eylül 1996 tarihinde Aydınlık'ta yayımlandı.
3 Kasım 1996'da devlet-mafya-siyaset ilişkilerini açığa çıkaran; İstanbul Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us'un öldüğü, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak'ın yaralandığı "Susurluk Kazası" sürecinde kilit isimlerden biri Eymür oldu. Eymür'ün ismi, 1997'de dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı "Susurluk Raporu"nda da sıklıkla geçiyor.
Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı, Susurluk kazasını araştıran komisyona 4 Şubat 1997'de verdiği ifadede, "PKK mensuplarına ve PKK’ye büyük destek veren kişilere karşı" Emniyet, MİT ve Jandarma içinde illegal çalışacak gruplar oluşturulduğunu; Emniyet'te Mehmet Ağar'a, MİT'te ise Eymür'e bağlı bu grupların 'yasadışı faaliyetlere girişitiğini' söyledi. Avcı ayrıca, Ağar ile Eymür arasında çelişkiler bulunduğunu, bu durumun kendilerine bağlı mafya gruplarına yansıdığını ve bunların birbirlerini öldürmeye çalıştıklarını belirtti.
Susurluk Sonrası
Ağustos 1997'de Eymür, ABD istihbarat teşkilatları ve güvenlik firmalarında MİT temsilcisi olarak Washington DC'ye atandı. 14 Ağustos 1998'de Alaattin Çakıcı'nın yakalanmasının ardından Washington'dan merkeze çağrıldı. Geri çağrılmasındaki bir diğer neden de 1997'de Başbakan Yılmaz'a Eymür'ün görevden alınmasını ve Terörle Mücadele Şubesi'nin kapatılmasını tavsiye eden dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun hakkında rapor hazırlamak üzere 1998'de Türkiye'ye çağrılması oldu. Türkiye'ye döndükten sonra emekliliği istendi. Emeklilik kararına direnince MİT Yasası'nın 19. maddesi işletildi ve Mesut Yılmaz'ın onayıyla Ekim 1998'de Şeker Fabrikaları'na müşavir olarak atandı.
1999: MİT'ten 'son kez' ayrılma
Eymür nihayet 1999'da MİT'ten ayrıldı ve CIA'nın genel merkezinin de bulunduğu McLean, Virginia'ya taşındı. “Terör uzmanı” olarak CIA'e danışma teklifinde bulundu. Mart 2000'de Türkiye’de devlet ile mafya arasındaki bağlantıları belgeleyen bir web sitesi başlattı; devlet sırlarını ifşa ettiği için cezai suçlamalarla karşı karşıya kaldı.
Eymür hakkında, e-mail yoluyla ve açtığı web sitesindeki açıklamaları nedeniyle basına "Devletin gizli sırlarını ifşa etmek" suçundan soruşturma başlatıldı. Sitede yer alan bilgiler üzerine MİT, Eymür hakkında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulundu. DGM Savcılığı yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Cumhuriyet Savcısı Kasım Hacıkamiloğlu tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, Eymür'ün adres tespiti ve kimlik bilgileri için Başbakanlığa yazı gönderildi.
2008-2011: Ergenekon ve faili meçhuller soruşturmaları
Susurluk'ta ortaya çıkan devlet-mafya-siyaset ilişkilerinde kilit bir isim olan Eymür'ün adı, 2008'deki Ergenekon soruşturmasında da geçiyordu.
Ergenekon operasyonları sırasında hakkında gözaltı kararı çıkartılan Eymür'ün, savcılara ayrıntılı bilgiler veren isimlerden biri olduğu öne sürüldü.
Eymür ayrıca, 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında 29 Kasım 2011’de İstanbul’da gözaltına alındı. Ankara’ya götürülen ve savcıya ifade veren Eymür, yurt dışı yasağı konularak serbest bırakıldı.
(VC)