Okuyucularımıza kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
20 Haziran 1968 yılında Adıyaman'da doğdum, ikizler burcuyum galiba, ilkokulu Yavuz Selim'de, Ortaokulu Gazi'de okudum, sonra Ticaret Lisesine devam ettim. Lise ikide Yıldız hanımla evlendim. Hava Dilara, Gülderen Dilruba, Yusuf, Sultan Dilanur ve Beril Ceren Büşra adında 4 kız, bir erkek babasıyım.
Müzikle ilk tanışmanız nasıl oldu?
Yavuz Selim ilkokulu üçüncü sınıfta okurken kermeslere katılır, türkü söylerdim. O zaman "Kahveyi kaynatırlar" türküsü vardı ondan başladık. Sonra halk oyunlarına girdim. Ortaokulda, lisede de devam etti. O zaman Adıyaman Turizm ve Halk Oyunları Derneği vardı. Rıfat Özer, Sadık Baltacı, Zeki Elçi, Celal Bilir... hocalarım vardı. Onlarla birlikte başladım, festivallere gittim.
Yurt dışına gittin mi?
Teklifler geldi ama gidemedim. Özellikle yurt dışındaki festivallere durumu iyi olanlar gidebiliyordu. Ben öğrenci olduğum için okulu da bırakamadım. Evli olduğum için, ne yardan ne serden geçebildim.
Türkiye'nin hemen hemen her bölgesindeki festivallere katıldım. Van festivali, Ordu Fındık festivali, Silifke festivaline yıllarca katıldım. Sayısını bilmiyorum. Evdeki plaket ve teşekkür belgelerinin de sayısını bilmiyorum. Hanım belki bir çuvala koymuş, bir yerde saklamıştır.
Plaket karın doyurmuyor
Plaketlerin faydası oluyor mu?
Plaketler karın doyurmuyor.
Fırat Türküsünü söylemiştiniz?
1988 yılında TRT-1'de Ertuğrul Karslıoğlu'nun çektiği Fırat'ın türküsü adlı 8 bölümlük bir belgeselin jeneriğinde ve belgesel içerisinde Halk Oyunları ekibiyle birlikte katılmıştık. Fırat türküsünü söylememden sonra önüm açıldı.
Kaset çalışması da yapmıştınız?
Yaklaşık 45 tane yerel kaset yaptım. 1996 yılında TPAO'ya işçi olarak girdiğimde ikisinin arasından bocaladım.
Hangisini tercih ettiniz?
Halen iş mi, sanatçılık mı doğrusu bir karar veremedim. İkisini de yürütüyorum.
Çok erken evlendiniz?
Evet, Ticaret Lisesi 2. sınıfta evlendim.
Eşim yanlış ders programına bakmış!
Evliliğin bayağı maceralı olmuş, senden dinleyebilir miyiz?
Lise 2. deyken annem amcam kızıyla beni evermek istedi. Meğerse amcam kızı beşik kertmemmiş. Ben 17 yaşında, eşim 16 yaşındaydı. Düğün, nişan, tatlı hepsini bir arada yaptılar.
Okulda evliliğiniz sorun olmuyor muydu?
Olmaz olur mu. Size evliliğimle ilgili bir anımı anlatayım. Bir gün ekonomi dersindeydik. Öğretmen "kitabın defterin nerede?" dedi. Ben de "Hocam, eşim yanlış ders programıma bakmış" dedim. Öğretmen beni sınıftan kovdu.
Askerlikte de sesini kullanma imkanın oldu mu?
Tabi orda çok faydasını gördüm. Acemiliğim Denizli'de, usta birliğim Ankara Gazi ordu eviydi. Ordu evinde olunca türküde söyledim.
Adıyaman sanatçısına sahip çıkıyor mu?
Adıyaman halkı sanatçısına sahip çıkmadığının altını özellikle çizmek istiyorum.
Sahip çıkmak sence nasıl olmalı?
Öncelikle sosyal faaliyetler içerisinde olan insanları devlet dairelerine yerleştirmeleri lazım. Sosyal güvencesi olmayan bir sanatçı ne verebilir?
Hesaba kitaba vursak borçluyum
Bu zamana kadar müzikten ne kazandınız?
Şimdi hesaba kitaba vurursak borçluyum ben.
Kıyafetinize dikkat etmeniz de cabası sanırım.
Tabi, güzel giymeniz gerekiyor, tıraş olman gerekiyor. Ulusal kanala gidip geldikten sonra parfüme de alıştık.
Şöhret olmada geç kalmadınız mı?
Geç kaldım ve halen de şöhret olmayı istemiyorum.
Neden?
Ben İstanbul'u gördükten sonra şöhret olmayı istememeye başladım.
Geç kalmanızın sebebi neydi?
Geç kalmama tek sebep benim evli olmam. Yani ailem istemiyor, annem babam istemiyor.
Şöhret insanı bozar
Şöhret insanı bozar mı?
Evet şöhret insanı bozar.
Peki bozmaması insanın kendi elinde değil mi?
Ben kendime güvenmiyorum.
Kaset çalışman olacaktı?
İyi bir çalışma hazırladım. İstanbul'da da güzel bir zemin hazırladım.
Kasetten sonra şöhret olursan ne yaparsın?
Kesinlikle evimi İstanbul'a götürmeyeceğim. Ev burada, ben orada gidip gelme yapacağım.
işinizden ayrılır mısınız?
TPAO'dan ayrılmayı hiç düşünmüyorum. Allah korusun bana bir şey olduğu zaman sigorta ve emeklilikten dolayı bir dayanakları olsun diye ailem için bir güvence olduğundan bırakmak istemiyorum.
Yerel basın bana destek verdi
Adıyaman'ın il oluş etkinliklerinden söylediğiniz bir uzun havadan sonra, Kanal 7'de Küstüm Show başta olmak üzere bir çok televizyon kanalına çıktınız; bu konuda size destek olan oldu mu?
Çok saygıdeğer işadamları ve güzel insanlarımız bana destek oldular. Celal Bozkurt, ABBATTE, SUNSET, Mustafa Uslu, Mehmet Atalay ve Mehmet Ünlü gibi birçoğu destek oldu. Maddi değeri az olan ama insanı kamçılayan yardımda bulundular.
Giderken Belediye Başkanımız Necip Büyükaslan beni çağırdı, "herhangi bir ihtiyacın var mı?" diye sordu ve gidiş geliş uçak biletimi sayın Başkan verdi. Tabi bu arada en büyük desteği yerel radyo, televizyon ve gazetelerden gördüm.
Ben İstanbul'dayken beni en çok sevindiren, sizin bir yazınız vardı; "Bravo Mehmet Aslan" ile gazetedeki haberleriniz beni sevindirdi. Ailem, dostlarım beni anında arıyor ve söylüyordu, işte bunlar hoşuma gitti.
Bir yerel televizyon, radyo veya gazetenin benimle ilgilenmesi, benim şöhret basamaklarından atlamam demektir. O konuda ben size yani Adıyaman'da Bugün Gazetesine ye tüm medyaya teşekkür ediyorum. ASR'de Muhsin bey de özellikle bizi gündeme taşıyor. Yerel sanatçılara çok değer veriyor. Bunlar bizleri mutlu ediyor.
Televizyon programı yapmayı düşündün mü?
Beğensek de beğenmesek de bir Mercan TV'miz var. Bu kanalda beğensek de, beğenmezsek de iki tane şov programı var. Sonuçta biz çıkmak zorundayız. Çünkü davet ettikleri zaman gitmemiz gerekiyor. Bu programlar iyi mi kötü mü, o tartışılır. Aynı teklifler bana da geldi ben yapmadım.
Şov programı ağır bir yük
Neden?
Yapacak kapasitede bir insan değilim. Şov programı ağır yük isteyen bir iş. Orada dört dörtlük bir grup ve cihazla birlikte iyi bir çekim ekibi şart. Bunlar yoktu, işin doğrusu kendimi de hazır görmedim.
1994 yılında hatırlarsan benim bir iddiam vardı. Latif Doğan ve Mehmet Aslan'ın geleceği parlak demiştim. Bunun gerçekleştiğini gördünüz mü?
(Mehmet Emin Danış'a) Ben zaten sizin söyledikleriniz ve yazdıklarınız ilginç... sanki ileriyi görmüş gibi, kahin misin? Aslında ya siz iyi bir basınsınız, ya sanatçı ruhunuz var ya da iyi fal bakıyorsunuzdur.
Şöhret İçin el öpmem
Televizyon programı için yeni teklifler var mı?
Bana şu an İbo Şovdan teklif var. Fakat dolaylı yollardan teklif geliyor.
Neden gitmiyorsun?
El öpmem lazım. Eyvallah etmem lazım.
Şöhret için el öpmez misin? .
Öpmem. Saygı gösteririm ama el öpmem.
Şöhret olmak için ne gerekiyor?
Ya güçlü bir dayın olması lazım ya da çok paran olması lazım veya gidip televolelere çıkman lazım, Onlarda bilmiyorum bizim racona ters düşüyor. El öpmek gerekiyor ama el öpmeden el öpmeye de fark var. Saygı için el öperim. Fakat işim görülsün diye el öpmem, yağcılık yapmam.
Senin adına fal bakan da varmış, 2006 yılında F şöhret olacağını söylüyormuş. Falcı kimmiş?
Bunu ben de duydum. Falcıyı bulamadım ama yine sizden şüphelendim, (Gülüşmeler)
Şöhret sizce güzel bir şey mi?
Şöhretin güzel tarafları da var, kötü tarafları da. Halk arasında yanlış bir kanı var; sanki şöhret bir insan minibüse binemez,yürüyemez, sanki!(pantolonunun paçasını göstererek) yırtık pantolon giyemez. Sıradan insan gibi yaşamayı istiyorum ama şöhrette o yok.
Eşime karşı büyük hatalar yaptım
Çocuk denecek bir yaşta evlenmişsin. Bunun faydasını mı gördün zararını mı?
Ben yalanı sevmem, eşime karşı çok büyük hatalar yaptım. Ben son iki-üç yıldır evliliği yaşıyorum. Çünkü sürekli dışarıda olduğum için, erken evliliğin verdiği bir iki psikozla eve karşı sürekli soğuktum.
Çocuklarım büyüdükten sonra artık yeni yeni aile reisi olduğumu hissediyorum. Tabi bunda ailemin de hatası var. Babam annem beni küçük bir çocukmuşum gibi şımarık büyüttüler.
Kendilerinde yokken benim cebimi doldurdular. Babam pantolon ceket giymezken bana ayda iki üç elbise, ayakkabı alırdı. Babam lastik ayakkabı giyer, bana kundura alırdı. Onun verdiği bir şımarıklık vardı. Yeni yeni toparlandım.
Genç yaşta evlenmiş ve sıkıntısını çekmişsiniz. Sizin gibi erken yaşta evlenenlere neler tavsiye edersiniz?
Öncelikle eşlerine sadık olsunlar. Eşlerine saygılı olsunlar.
Mutfaktan çıkmam
Mutfağa girer misiniz?
Benim iyi yönlerimde var. Evet mutfaktan çıkmam, mutfağı severim. Bazen light falan diyorlar ama ben eşime yardım etmeyi severim.
Eşinizi hiç dövdünüz mü?
İlk evliliğimizde, belki de gençlik ve cahillikten bazen oluyordu ama şimdi asla.
Sanatçıyı meze gibi görüyorlar
Adıyamanlının sanatçıya bakışı sizce nasıl?
Adıyamanlıların sanatçıya bakışları çok farklı ama yavaş yavaş oturmaya başlıyor. Sanatçı, sanki sadece onları eğlendirecekmiş gibi, meze gibi görürler. Bundan beş yıl öncesinde öyle bakılıyordu.
"Yav hadi kalk gidek şu kepire, bir bira içelim de bize iki tane türkü söyle" derlerdi. Fakat yeni yeni oturmaya başladı. Çünkü sanatçıya halkı sahip çıkarsa sanatçı oilin en büyük reklamı, en büyük sponsorudur.
Bugün bir Latif Doğan'ın Küstüm şov yapması, en azından her programında bir defa da otsa ~ Adıyaman adının geçmesi, Adıyaman için büyük bir nimettir. Bize imkan verilerse, biz Nemrut'ta, Cendere'de, Pirin'de klip çekeriz.
Sanatçının kendisine dikkat etmesi lazım
Adıyaman'da şöhretleri kıskanıyorlar mı?
Var, çoğu zaman hoş olmayan lafları duymuşum ama duymazdan gelmişim. "Sanatçı olmuş da arabaya biniyor, şu elbiseyi giyiyor" Ya hepimiz yoktan var olduk. Hepimiz fakir çocuğuyuz.
Artık bu demodeleşmiş kelimeleri kullanmak istemiyorum ama öyle. Biz hepimiz sıfırdan gelmişiz. Ben Eskimo sattım, yoğurt sattım, ayakkabı boyacılığı yaptım.
Yani Allah korusun öyle bir duruma düşersem yine yaparım. Fakat bir tabir var ya, zengin alırsa hayırlı olsun, fakir alırsa nerden getirdin. Sonuçta biz sanatçıyız.
Bizim çok şeye dikkat etmemiz lazım. Giyimimize dikkat etmemiz lazım. Sahneye çıkıyorum, terliyorum tabi ki parfüm süreceğim, ister istemez modayı takip etmek zorundasın.
Adıyaman'da sanatçılara "gevende" deme dönemi bitti mi?
Bitmediyse de bitmesi lazım. Yok olmalı, en azından müzisyen denebilir. Saz çalan zaten sanatçıdır, herkes çalamaz ki. Tabi ki o insanlara saygı duyuyorum, onlarında eksiği var, bizimde eksiğimiz var.
Bizim eksiğimiz onlara sahip çıkmamamız. Bugün Adıyaman bandosunda 40 kişi çalıştığı zaman o insanlar sanatını güzel icra ediyorlardı. Çünkü ekonomik sorunu olmuyordu. Şu an o işlemde bitti, bando sayısı düştü.
Bizim müzisyenlerin hepsi boş geziyor. Yazın çalışıp, kışın yiyorlar. Benim büyüklerimden tek ricam, en azından Adıyaman Belediyesinde Musiki dalında bir konservatuar açılabilir veya Üniversite açılacak konservatuar bölümü açılırsa solfej dediğimiz nota okuma bilgisi olanlar çoğalırsa o müzisyen arkadaşlarımızda bunların içerisinde pişer ve en güzel müziği yaparlar.
Konservatuara gitmeyi isterdim
Kendine ait besten var mı?
Beste işi zaman ayrılacak bir şey. Ruhun isteyecek. Ben en son bir olay yaşadım. Ağabeyim rahmetlik olduktan sonra ben o ara kaset hazırlığı yapıyordum. Kasete ara verip geldim. Genç yaşta rahmete gitmişti.
Allah rahmet etsin.
Sağ ol. işte o zamanlar aklıma gelenleri yazdım. Bremin parçası vardı, belki dinlemişizdir. O parçayı yazdım. Şu an 7-8 tane çalışmam var ama kendime güvenim yok.
Bir de önemli olan sözün dışında müzik. Söz yazılır. Belki hepimiz şiir yazıyoruz ama onu besteye çevirmek çok önemli. Bu da bende bir eksiklik zaten.
Konservatuara gitmeyi ister miydin?
Ben keşke konservatuara gidebilsem çok isterdim. Ne kadarda ses Allah vergisi olsa, okuduğumuz kara düzendir. Yani biz alaylıyız, okullu olmayı isterdim. Hem alaylı hem okullu olsaydım daha iyiydi tabi ki.
Sanatçının eğitimli olması Şart
Sanatçının eğitimli olması önemli değil mi?
Tabi ki, eğitim şart. her şeyde eğitim şart. İbrahim Tatlıses alaylı diye, her alaylının iyi olacağı manasına gelmez. Oku, Allah sana ses vermiş o zaman güzel değerlendir. Okuyarak tabi ki daha motif olmak en güzeli.
Kitap okuyor musun?
Bendeki en büyük eksikliklerden birisi kitap okuyamamam.
Peki gazete?
Gazete okuyorum. Genellikle yerel gazeteler çok dikkatimi çekiyor.
Kaba konuşmak Sanatçıya
Sanatçıların yerel ağızla konuşmasına sız nasıl yaklaşıyorsunuz, bu doğru mu, nereye kadar yerel konuşmak gerekir?
Şive ayrı bir şey. 40 yıl evvel benim dedem çarık giymiş diye ben çarık giymek zorunda değilim. 40 yıl evvel "gelom", "gidom" demişler diye ben de gelom, gidom demek zorunda değilim.
Türkiye'nin gelişimini il olarak yakalamamız lazım. Konuşma yönünü yakalamamız lazım. Kültür ayrı, konuşma tarzı ayrıdır.
Tabi çok kaba şekilde de konuşmayacaksın, İstanbul dili de konuşmayacaksın. İstanbul dili bize yakışmıyor, çok kaba Adıyaman dili de bize yakışmıyor.
Ortasını bulmak lazım. Bugün Mahmut Tekin beyi örnek göstereyim; çok beyefendi giyinen ve çok beyefendice güzel dil konuşan birisi.
Üstelik dikkat ederseniz Adıyaman dili konuşuyor. Ben çok beğeniyorum, giyimini, kuşamını, konuşmasını. Öyle de olabiliriz yani.
Ama kaba konuşan sanatçılarımız var.
Var, benim arkadaşlarım yar. Ama o kadar kaba konuşmalarına gerek yok. Kahtalı Mıçı'ya özenmelerine gerek yok, o bir istisnaydı.
O adam onla tutturdu, onunla gitti. İyi mi kötümü bu tartışılır. Herkes kendisi olsun.
Adıyamanlı sanatçıların bazıları televizyona çıktıklarında ve bizleri üzecek hal ve harekette bulunduklarında neler hissediyorsunuz?
Televizyonu kapatıyorum ve çok kızıyorum.
Televizyona çıkan Adıyaman'ı sırtında taşır
O durumda olmak istemezsin?
Kesinlikle. Televizyona çıkmak sadece şarkı söylemek değil, ben orada bütün Adıyaman'ı sırtıma koymuşlar gibi o ağır yükü taşırım.
Ben onu taşımadığım zaman, hafif sendelediğim zaman Adıyaman sırtımdan düşer ve ben altında kalırım. O zaman ben orada ölsem daha iyi.
Sana Mehmet Aslan, Kahtalı Mıçı, Latif Doğan demezler, Adıyamanlı sanatçı derler.
Kendini Adıyaman'ın adını anmak zorunda hissediyor musun?
Ediyorum. Ben önce bir Adıyamanlı sanatçı olarak, kendimi oraya lanse etmek istiyorum. Biliyorsunuz yıllarca bir Maraş biberi vardı.
Urfa biberi var mıydı? Vardı da yoktu, ibrahim Tatlıses çıktığı programlarda "isot" dedi, "isot" dedi Maraş'ın anası ağladı. Biberleri hep elinde kaldı. İsot Urfa'nın oldu.
Şu anda Urfa isotu bir numara. Şanlıurfa'da balıklı gölün oraları hatırlarsınız, nasıldı, şu an nasıl? Bunların tek sebebi İbrahim Tatlıses'dir.
Adıyaman'da da konukoglu gibi zenginler var
Peki sen Adıyaman'ın neyini satmayı umuyorsun?
Ben ilk başta Nemrut'unu satarını. Turistik yerlerimizi. Ondan sonra Adıyaman'ın güzel bir il olduğunu, dört mevsimi yaşayan bir yer olduğunu, insanların sıcak kanlı olduklarını, misafirperverliğini, bunları söyleyeceksin, bunu sende de görecekler ki gelsin buralara gezsin, yatırım yapsın, fabrikalar kursun.
Bizim zenginlerimiz gibi sağa sola yatırım yapacaklarına buraya güzel güzel yatırım yapsın. Ben SANKO gibi zenginlerin Adıyaman'da olduğunu biliyorum. Ekonomisi düzelen bir ilin, her şeyi düzelir. Sanatçısı da düzelir, insanları da düzelir, kültürü de düzelir, Biz de ekonomi yok ki.
Üç tane baleyci vardı, şimdi 103 tane baleyci var. Bunlar hep Adıyaman'ın eksiklikleri. Yollarımız tam bitmedi. Parklarımız yok. Adıyaman'ın Çok eksiği var. Nemrut yolu için yıllardır para çıkıyor ama yolu hala düzgün değil.
Malatya öbür taraftan getirdi, dibine kadar asfalt yaptı. Bugün Onur-Air Nemrut'u Malatya'da gösteriyor. Sizin gibi değerli birkaç dostum yazdı, başka tepki gösteren yok.
Olayın üzerine gidilmeliydi. Ben olsaydım Onur-Air'in açılışını yapmazdım. Bu yanlışlığı düzelt derdim, katılmıyorum derdim, protesto ederdim. Biz öncelikle protesto etmeyi de bilmiyoruz. Bu sanatçılar içinde geçerli.
Yanlış yapan sanatçıyı uyaracaksın
Nasıl yani?
Eğer ben yanlış türkü söylüyorsam, "Mehmet Aslan sen yanlış türkü söylüyorsun" diyebilmeliler.
Protesto budur yani, yoksa sokağa çıkın demiyorum. O ürünü almamak, kullanmamak, dinlememektir. Kanunlar çerçevesinde protesto hakkını kullanacaksın.
Yıllardır emek vermiş sanatçıların değeri biliniyor mu?
Mahmut Çetinkaya, Mahmut Özçiftçi ve Aziz Çelik hocam var. Bence Aziz Çelik Adıyaman için büyük bir kazanç. Değeri bilinmiyor.
Herkes "hocam" der ama sanki benzetmek gibi olmasın kanını emiyor, bırakıyorlar. Yıllardır Aziz Çelik çok güzel parçalar yapmış birçoğu gündemden hiç düşmedi.
Aziz hoca çok iyi niyetli birisi. İyi niyeti.de kendine zarar veriyor. Öyle bir bestekarın, bu vakitten sonra gazinolarda, içkili yerlerde veya düğünlerde ücretli olarak enstrüman çalması bence yersizdir.
Artık dayalı döşeli bir büro açmalı ve orada oturmalı, ancak müstesna gecelere gitmeli diye düşünüyorum. Aziz hocaya müzik alanında güzel bir yetki vereceksin, sanatçı yetiştirecek.
Kullanılmayı Hiç sevmem
Sana gelen tekliflerde seçici davranıyor musun?
Elimden gelse yaparım ama elimde olmayan bir şey. Yine de nispeten yapıyorum. Zengin fakir olarak değil. Ben kendimi meze olarak gördüğüm hiçbir yere gitmem.
Benim sanatıma saygı göstermeleri lazım. Ben kullanılmayı hiç sevmem. Şimdi ilk yıllarda gelirlerdi; "Mehmet bey işte bugün düğünümüz var.." derlerdi. "Başım üstüne" derdim.
Gidene kadar elli tane telefon gelirdi, gidene kadar elli kişi devreye girerdi. Program bittikten sonra ise yüzüme bakmazlardı. Aldığın gibi bırakmasını bil, işi bitene kadar.
Bugünlerde çalıntı eser tartışması yapılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Çok nefret ettiğim bir şey. Sadece Adıyaman'da değil maalesef her yerde var. Eser kolay meydana gelmiyor. Ona emek harcanıyor, içinden geleni yazıyor.
Onu çalmak çok kötü hatta yüz kızartıcı bir şey. Bir kere o insanın emeğine saygısızlıktır. Müzik camiasında çok var. Birde şu şekilde yapılıyor. Diyelim ben bir eser yazdım, notere tasdik ettirmedim, onu alıp, üzerine söz müzik diye adını yazıyor.
Bu bir hatadır. Derlemelerde de aynısı yapılıyor. Derleme denmiyor, kendi adını yazıyor. Yöresini söylemiyor, derleme olduğunu söylemiyor ve kendisininmiş "gibi ortaya çıkıyor.
Ama sen ona emek harcamamışsın ki, yüz yıl önce belki Hafız efendi yazmıştır bu onun eseridir.
Belki o da yazmamış, başka birinden duymuştur. Bu İstanbul'da da var. Ben İstanbul'da bir plakçıda otururken, bir vatandaş geldi, bir zarf bıraktı. Bunu falan bestekara ver dedi.
Söylediği isim Türkiye'nin en popüler bir bestekarı, ismini vermek istemiyorum. Plakçıda ona bir zarf uzattı, içinde biraz para vardı. O gariban insan beste yapmış, kendisi şöhretli olmadığından, tanınmış bestekara veriyor o da kendininmiş gibi kullanacak.
Belki sadece üzerinde biraz oynama yapacak ve kendi ismini yazacak. Bu bence büyük bir saygısızlık. O insan hayatta sanatçı olamaz, bestekar olamaz.
Kahtalı Mıçı bana destek olmadı
Şöhretli sanatçılar aynı kulvarda yeni sanatçıların çıkmasını istemedikleri söylenir. Adıyamanlı ve şöhretli sanatçılardan destek görüyor musun?
Latif Doğan bana destek oldu. Kahtalı Hamido destek oldu. Mustafa abi (Kahtalı Mıçı) göstermedi. Onu çok da seviyorum, bilmiyorum acaba prensiplerinden mi? Biz 5-6 kişilik bir grupla Mersin'deydik.
Kahtalı Mıçı'nın bir yerde sahne alacağını duyunca izlemeye, destek vermeye gittik. Sahnede göz göze geldik, "Merhaba, hoş geldin" dedi.
Yav insan Allah için çağırır bir parça okutur veya "sanatçı kardeşimiz Mehmet Aslan da burada" der. Onu görmedim. Bilmiyorum belki onun prensibidir ama isteyerek de olsa istemeyerek de olsa yapmaları hoştur bence.
Ben de aynı şekilde karşılaşsam saygı gösteririm, çünkü bugün birçok yerel kaset yapan kardeşimiz var. Bunları soğutmayacaksın.
Herkesin sanatçı olmasını istemem. Millet sanatçılığı iki kaset yapmakla köşe olunur şeklinde algılıyor. Bu binde bir. Kahtalı Mıçı'nın oturacak bir evi bile yok, arabası yok. Çok para kazanırsan, çok da harcama yaparsın.
Sabah kaçta kalkıyorsun?
Sabah 5.45'e saati kuruyoruz. Hanım kalkıyor, 6.15'de de beni uyandırır. Okula gidenler var. Kahvaltıyı yapıyorum.
Aileme zaman ayırmam gerek
Akşamları ne yaparsın?
Gece çoğunlukla programlara gidiyorum. Düğünler oluyor, özel davetlere gidiyorum. Tabi bunun bir limiti var, her yere gitmiyorum, gitmek istemiyorum.
Çünkü benim de zaman ayırmam gereken bir ailem var. Sabah 7'de evden çıkıyorum akşam daireden döndüğümde zaten yorgun oluyorum.
TPAO'da çalışıyorum. Görev yerimdeki şeflerim amirlerim sahip çıkıyorlar. Fakat bizim gibi sanatçıların, Kültür Müdürlüğünde veya Belediyenin Kültür bölümünde, sosyal faaliyeti olan yerlerde çalıştırılsak daha iyi olacağını düşünüyorum.
Bu sizin için de geçerli. Bizler sosyal etkinliği olan bir bölüm de çalışmalıyız. Orada daha verimli olursunuz. Bu da Adıyaman için bir eksiklik bence.
Televizyon bakma fırsatın oluyor mu?
Televizyonu son bir yıldır izleyebiliyorum, hanımla birlikte dizi izliyoruz.
Hangi dizi?
Bir İstanbul Masalı, Haziran gecesi. Müzik programlarına bakıyorum. Ara sıra Mercan'ı zaplıyoruz. Haberleri kaçırmamaya çalışıyorum.
Çiğ köfte hastasıyım
Yemek ayrımı yapar mısınız?
Yemek ayrımı il yapmam.Çiğ köfte j hastasıyım. Mutfağı j seviyorum, her çeşit :! yemek yapabilirim. Bu .konuda bir anımda yar anlatayım size; Eşim, çocuklar Gölbaşına gitti, ben evde tekim.
İlkbahardı, bahçeye çıktım yaprakları topladım. Biberleri, patlıcanları, kabakları, salataları oyup, tencereye koydum, kaynattım ve bir tencere dolusu dolma sarma yaptım.
Kızmıştım, hanımın olmadığını bildikleri halde, komşular bana yemek yollamamıştı. Ben dolma sarmadan bütün komşulara dağıttım. Komşular; "Yıldız mı gelmiş" dediler. Ben "Yok gelmedi, ben yaptım" dedim.
Tuttuğun bir takım var mı?
Fenerbahçeliyim ama fanatik değilim.
Küfür yüzünden maça gitmiyorum
Maçlara gidebiliyor musun?
Bir zamanlar Adıyamanspor'un fanatiğiydim. İki yıldır ona da gitmiyorum. Seyirciler yüzünden gitmiyorum. Daha maç başlamadan hakeme küfür etmeye başlıyorlar.
Yani küfür etmenin de bir zamanı mı var? (gülüşmeler)
Yani hakemin yanlış kararı bile olmamış. Olsa bile sövmek iyi bir şey değil. Ben isterdim ki, stat da bayan seyirci bile olsun, hiç kavga olmasın.
Şöhret olan sanatçıların mutlaka bir sponsoru oluyor, senin sponsorun var mı?
Benim kızdığım iş adamlarımız. Boş ver bana da bakmasınlar ama bari Adıyaman'a yatırım yapsınlar. Bugün bir Merinos Latif Doğan'a 50 milyar yerdi.
O da gitti, iki klip çekti, birkaç televizyona verdi, oldu-bitti. Olay bu kadar basit. Herkes "emrindeyiz, yapacağımız bir şey var mı?" diyor.
Ben sponsorluğu söyleyince "Vallahi biz borçtayız, ekonomik kriz var" diyorlar.
Adıyaman'da sponsor olacak kadar zengin var mı?
Biz bunun bilincindeyiz. Adıyaman'da 50 milyar verecek iş adamı yok.
Sponsorluk bizde Yerleşmemiş
Verecek mi yok, verebilecek mi?
Verebilecek işadamı var, verecek iş adamı yok. O güçte var, ben sana 50 tane isim yine sayarım, belki yüz kişi vardır. Bu bizde yerleşmemiş bir kere.
Aslında bu bizim sanata ve sanatçıya bakışımızı da özetliyor değil mi?
Evet. Halbuki eğer akıllı bir iş adamı olsa ve sadece bir sanatçıya yatırım yapsa, başka hiç reklam yapmasın.
Bugün Merinos'un İbrahim Tatlıses dışında sponsor olduğu var mı? Peynir ekmek gibi Merinos halıları satılıyor.
Kaset çalışman hangi aşamada?
Kasetim şu an stüdyoya girsem, bir ayda bitiririm. Her şey hazır. Okutman Sadık Doğan var. Çok değerli bir insan ve kendisini çok severim.
Kendisi iyi bir müzik adamıdır. Onunla 30-40 parçalık bir hazırlık yapmışız, kendisinin de eserleri var. Hit olacak çok güzel parçalar var yani hit bir kaset yapacağız. Kılıç plakla Temmuz ayında anlaşmamız bitiyor.
Peki ne bekliyorsun?
Açık konuşayım bir ışık göremiyorum. Kasete harcama yapacaksın, emek vereceksin ki, kaset satsın. Firma riske girmek istemiyor gibi bir izlenim aldım.
Bu kasete bir katan beş alır
Peki kasetin tutacağına inanıyor musun?
Bu kasete kim para verirse, bir katan beş alır. Çünkü benim alt yapım hazır artık.
Her şey hazır ama para yok?
Evet, sadece para yok. Ben İstanbul'a gittiğimde ekeceğimi ektim. KaseT çıktığında da biçeceğim.
Nasıl ektin?
Orda ABBATTE giyim var. Bugün Türkiye'nin sayılı! firmalarından birisi. Orada! değerli büyüklerim, abilerim var. Onlar büyük destek oldu.Sunset'in sahibi Kemali Güneş beyde, ünlü biri mankeni klibimde oynatmak için yardımcı olacağını söyledi.
En büyük Destekçim esimdir
Mankene eşiniz ne diyecek?
Bir şey demez. Kadıncağız zaten elini kolunu çekmiş. Özellikle eşime çok teşekkür ediyorum benim en büyük destekçim odur.
Tabi ki babam ve annemin bana çok emeği geçti. Hala onların duasıyla ayaktayım. Hala da onların ekmeğini yiyorum.
Sende sanatçısın, seninde sevdiğin bir sanatçı vardır, herhalde?
İbrahim Tatlıses, bayanlarda Sezen Aksu...
Çorabım benden önce meşhur oldu
Başından geçen ilginç ve komik bir anını alabilir miyiz?
Latif Doğan'ın Küstüm Şovuna katılacağım zaman, ABBATTE'den takım elbisemi giydim. Meğerse bir hafta önce o takımı İbrahim Tatlıses de giymiş. Tıraşımı oldum, fondöten sürdüler.
Hatta allık bile sürdüler. Neyse programa çıktık. O heyecanla, siyah takım, siyah ayakkabı ama ayağımda gri çorap var. Yere oturttular, gözüm çoraba bir takıldı, renkten renge girdim.
Programdan çıktım Adıyaman'ın hepsi duymuş. Her görüştüğüm "niye o çorapla çıktın?" dedi. Ya ne bileyim, ilk defa öyle bir programa çıkmışım, heyecanlıyım, çorabı hiç düşünememişim işte. Benden önce çorabım meşhur oldu. (NK/BA)