Doç. Dr. Gülgün Tosun, "Anayasal güvence altına alınmış kazanımların ancak demokratik medya siyasası aracılığıyla pratiğe aktarılabileceği, pratikteki hataların önlenebileceği unutulmamalı" dedi.
"Medya gündemi, otoriter toplumda 'yukarıdan' belirlenir"
Demokratik toplumlarda medyanın gündemini halkın (public) belirlediğini söyleyen Doç. Dr. Gülgün Tosun, buna karşın otoriter toplumlarda medya gündeminin "yukarıdan" belirlendiği, değiştirildiği hatta silindiğini ifade etti.
Ancak demokratik bir toplumda yaşam şansı bulabilecek olan demokratik medya ortamında çoğulculuğun ve çok sesliliğin esas olduğunu savunan Gülgün Tosun, "'Medya, terör örgütlerinin psikolojik savaşının önemli bir parçasıdır' ön kabulünden hareketle çıkılacak yol bizi sansüre kadar götürür ki, düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki kazanımların kaybedilmesiyle eşdeğer bir süreçtir bu" diye konuştu.
Medyanın haber verme süreçleri ile TSK'nın terörle mücadele süreçlerinin kuşkusuz bazen çatışabileceğini söyleyen Tosun, "Medya temsil ettiği resmi olmayan sivil 'kamu'nun haklarını gözetip, hak ihlallerini ortaya koymaya çalışırken, bu durum Türk Silahlı Kuvvetleri, İç İşleri Bakanlığı gibi resmi 'kamu'nun hoşuna gitmeyebilecektir" dedi.
"Medya, terörizmin değerlerini paylaşıyor denemez"
"Bu çatışmanın yaşanması, demokratik toplumlarda medyanın terörizmin değerlerini paylaşması olarak yorumlanmaz" diyen Tosun, "Olsa olsa, 'terörle mücadele' pratiğini yürütenlerin insan haklarına saygılı olmasını sağlayacak kamusal bir denetim mekanizması işlevini yerine getirmesi olarak yorumlanır" şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Gülgün Tosun, medya veya güvenlik dengesiyle ilgili değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
Toplumun tüm resmi-sivil (medya, sivil toplum vb.) kurumlarıyla topyekün terörle mücadele içine dahil edilmesi, metinde yer alan 'demokratik haklar ve hukuki düzenlemelerle güvenlik ihtiyaçları arasındaki dengenin tam sağlanamaması' tehlikesini, tehlike olmaktan çıkarıp bir gerçeklik haline getirecektir.
Genelkurmay metnindeki "Terörle mücadele zordur. En büyük zorluk teröristle masum halkın ayırt edilmesinde yaşanmaktadır. TSK bu konuda yapılacak hataları kabul edemez. Bu konuda yapılacak hatalar, teröristlere en büyük kazancı sağlar. Esasında teröristler daima bizi halkla karşı karşıya getirmek ister" sözleri, TSK'nın da aslında bu denetim mekanizmasının gerekliliğinin farkında olduğunun bir kanıtıdır.
AB üyelik sürecinde ifade özgürlüğü ve sivil toplum alanıyla ilgili elde edilen kazanımlar Türkiye'nin demokratikleşmesi ve demokrasinin sürdürülebilirliği açısından yaşamsal öneme sahiptir.(EÖ/EÜ)