Akyaka'daki Hamle otelde düzenlenen eğitime 9 ilden 29 yerel medya çalışanı katıldı. Haberciler, atölye çalışmaları ve vaka incelemeleriyle, çocuk dostu medyanın ve çocukların medyaya katılımının olanaklarını tartıştı, araştırdı.
Çocuklar yerel medyaya katılıyor
Eğitimin sonunda, katılımcılar, çocukların medyaya katılımının nasıl sağlanabileceğini, medyada çocuk hakları ihlalinin nasıl önlenebileceğini, kendi yayınlarında neler yapmayı planladıklarını anlatıyordu.
Eğirdir Expres gazetesinden Ahmet Yetkin, "Anladım ki, çocuklara hiç yer vermiyormuşum" dedikten sonra, yayınında çocukların yazacağı köşe açılabileceğini, uzmanların görüşlerine düzenli olarak yer verilebileceğini söyledi.
Burdur Radyo'dan Fethi Şimşek de çocukların kendileriyle ilgili haber ve röportaj yapmalarında yönlendirici olacağını anlatıyordu.
Manisa Haber gazetesinden Cemile Aydın, bir yandan çocuklara daha fazla söz hakkı vereceğini, bir yandan da artık haberlerinde çocukların daha çok yer alacağını söylüyordu.
"Bu kentte çocukların daha çok söz sahibi olması gerek" diyordu Manisa Radyo 45'ten Fatoş Ünal ve yeni projesinden söz ediyordu: "Halihazırda, yurttaşların kent üzerine tartıştıkları bir Kent Meclisi programı yapıyoruz. Şimdi buna bir de çocukların sesinin duyulduğu Çocuk Meclisi programı eklenecek."
İzmir'den Dünya gazetesinden Işık Örcün de, çocukların görünür kılınması üzerine düşünüyor, ekonomi haberlerinde görünmez olan çocukları da hesaba katacağını açıklıyordu.
Muğla Güney Ege Gazetesi'nden Mehmet Bozkır, "Kadın hakları ve haberciliği eğitiminden sonra, her haber de 'Bu haberde kadın da var; dikkat et' demeye başlamıştık kendimize. Artık 'Kadın da var, çocuk da var' diyeceğiz" diyordu gülümseyerek.
Uşak'tan gelen İbrahim Ethem Karahan ve Nezihe Hatun Karahan'sa, bir ay içinde gazete sayfalarını artıracaklarını, bir sayfayı kadınlara, bir sayfayı da çocuklara ayıracaklarını ilan etti.
Antalya Venüs Radyo'dan Doğan Sönmez, öğrencilerle çocuk hakları üzerine röportaj planlarından söz ediyor, Akdeniz'in Sesi Gazetesi'nden Avni Gelendost'la Manavgat'ın Sesi Gazetesi'nden Mehmet Yılmaz da ortak bir projeyi gündeme getiriyorlardı: Çocuk eki.
Çocukların varolduğu bir medyayı denemek
Yalnızca çocuk haklarını, bu hakların ihlalini gündeme getirmenin yetmediğini saptayıp, çocukların dört temel hakkından birinin, "katılma hakkının" gerçekleşmesi gerektiğinde uzlaşıyordu Muğla'da.
Doç Dr. Serdar Değirmencioğlu'nun "Nüfusun yüzde 60'ı çocuk, yüzde 40'ı genç. Sizi çocuklarla ve gençlerle birlikte çalışmaya davet ediyorum" dediği çalışmasında, haberciler şunları saptıyordu:
* Çocuklara yönelik yayın çok az
* Çocuklarla ilgili olumlu, "ne iyi haber" denecek haberler çok az
* İçinde çocuğun sesinin duyulduğu olumlu haber çok az.
Bu arada Doğan Sönmez, bia2'nin yerel radyolar için hazırladığı çocuk radyo programlarının, yayınladıktan sonra, "Manavgat'ta büyük ses getirdiğini" söylüyordu.
"Medyada çocukların sesini duyurabileceği bir sistem yok. Yaşam çocukları bilgisayar çocukları haline getirdi" sözleriyle başlayan tartışma, gazetecilerin "Biz bunu değiştirebiliriz; en azından deneyebiliriz" sözleriyle sürüyordu.
"Çocuklar medyaya katılmayı talep etmiyor" dendiğindeyse, "Biz çocuklara yakın duralım. Deneyelim" diyordu haberciler.
Çocuklar sorun olduğunda haber oluyor
Katılımcıların ortak saptamalarından biri, çocukların ancak bir sorun olduğunda haberleştirilmesiydi.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç Dr. Gülgün Tosun, "çocuk dostu medya"nın nasıl hayata geçirebileceğini araştırmak için üç soruyu gündeme getiriyordu:
* Medyada çocuğun temsiliyeti, imgesi nasıl iyileştirilebilir?
* Çocukların aktif katılımı, kendilerini ifade etmeleri nasıl sağlanabilir?
* Çocukları medyanın zararlı etkisinden nasıl koruyabiliriz?
Ardından ekliyordu: "Korumasız çocuklar söz konusuysa, medya 'daha fazla hikayesi olan' mağdur çocuklara yöneliyor. Oysa yerleşik kurumları, ihlallere neden olan sistemi inceleyen, eleştiren bir habercilik gerek."
Tosun, çocuk haklarına duyarlı gazetecilik için çocuk hakları bilgisiyle donananmış olmanın gerektiğini de söylüyor ve ihmal edilen, görmezden gelinen bir alana dikkat çekiyordu: "Çocuk hakları ihlali ev içindeyse, medya bunu aile mahremiyeti kapsamında görüyor."
Medya "suçlu çocuk", "sokak çocuğu" dememeli
Antalya Barosu avukatlarından çocuk hakları savunucusu Yasemin Onat, çocuk haklarının kavramsal boyutunu, medyanın çocuk haklarının hayata geçmesinin her aşamasında vazgeçilmez olduğunu anlatıyor ve çocukların medya özelindeki iki hakkını vurguluyordu:
* Gereksinimine uygun habere ulaşma, ve kendini ifade etme hakkı
* Zarar verici, damgalayıcı yayından korunma hakkı
Çocuk haklarının ve haberciliğinin gündeme geldiği birçok tartışmada ana gündem maddesi haline geliveren "medyanın suça, sokağa itilmiş çocukların haklarını yaygın şekilde ihlal etmesi", Muğla'daki tartışmalarda o kadar da yer bulmuyordu.
Zira katılımcılar, eğitimin ilk saatinde beklentilerini açıklarken şunları vurguluyorlardı:
* Haberlerin çocukları olumsuz etkilememesi.
* Haberlerde çocuk istismarının önlenmesi.
* Çocuklara ceza yerine, onları suça iten nedenleri konuşmak.
Onat, "suçlu çocuk", "sokak çocuğu" denemeyeceğinin, "suça/sokağa itilmiş çocuk" denmesi gerektiğinin altını çiziyor, bianet Çocuk Editörü Kemal Özmen de, örneklerle haberlerde çocuk hakları ihlallerini, çocukların damgalanmasını ve teşhir edilmelerini anlattı.
Haberciler, örnek haberlerdeki ihlalleri saptadıkları atölye çalışmasında, bu haberleri, çocuk dostu bir medyada nasıl olması gerektiğini sorarak yeniden yazdılar.
Özmen, sokağa veya suça itilmiş çocuklarla ilgili haberleri yaparken, gazetecinin "Kim, nasıl, neden itiyor?" sorularını sorması gerektiğini vurguladı; haberleri çocuğu odağa alarak kurmanın, çocukların görünür kılınması için vazgeçilmez olduğunu söyledi.
Tosun da, çocukları haberin nesnesi olarak değil, öznesi olarak görmek gerektiğini ekledi.
Çocukların görünür olduğu yeni hayat
Gazeteci ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Ragıp Duran, katılımcılarla çocuklara röportaj yapmanın ilkelerini paylaştı. Katılımcılar da kendi röportaj deneyimlerini aktardı.
Duran, çocuğun bağımsız bir birey olduğunu vurguladı. Çocuk haberciliğinde uzmanların ve sivil toplum örgütlerinin önemli bir kaynak olduğunu anımsattı.
UNICEF İletişim Sorumlusu Sema Hosta, habercileri, gazetecilerin çocuk haklarını gözeten bir habercilik için iletişim kurmalarına, özdenetim sağlamalarına yönelik oluşturdukları "Çocuk Dostu Medya Ağı"na katılmaya davet etti.
Eğitim, gazetecilerin genel değerlendirmesiyle sona ererken, Antalya Gündem Gazetesi'nden Adem Durmaz, "Yerelde çocuklara dair haber yapmıyormuşuz. Ulusal basın için yaptıklarımızsa çocuk haberciliği ilkelerinin tamamen dışındaymış" diye saptıyordu. Ondan biraz sonra .söz alan Isparta Gündem Gazetesi'nden Ali Dinç'se herkesin umudunu dile getiriyordu:
"Burada öğrendiklerimi gazeteme yansıtacağım; burada olmayanlara aktaracağım. Yeni hayatımın daha güzel olacağına eminim." (TK)