Özgürlük Araştırmaları Derneği, "Türkiye’de Yaşayan Suriyeli Mültecilere Yönelik Medya Algısı" raporu hazırladı.
Doç. Dr. Murat Erdoğan’ın Tuğçe Çetinkaya ve Yudum Kavukçuer ile hazırladığı raporda 18 gazete, altı televizyon kanalı incelendi.
"Medya Suriyelilere söz hakkı vermeli"
Raporda Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye gelmeye başladığı ilk günden bu yana medyada yer alma düzeylerinin oldukça düşük olduğu, bunun hem olumlu hem de olumsuz sonuçlara neden olduğu belirtildi.
“Olumsuz neden seslerinin duyulmaması, sorunlarının, beklentilerinin, yaşam koşullarının toplum tarafından yeterince bilinmemesi ve kendilerini ifade etme imkanlarının olmamasıdır. Sürekli olarak kötü olaylarla ya da uyum sorunlarıyla medyada yer almaları toplumda sürekli problem yarattıklarına dair bir algı oluşturabilir. Bu nedenle de bu zamana kadar geçen sürede medyada eksik veya yanlış bilgilerle ya da manipülasyona açık haberlerle yer almalarındansa belirli dönemler dışında yer almamaları toplumsal kabul ve uyum konusunda çok büyük sorunlar yaşanmasının önüne geçmiştir."
Raporda, toplumsal uyumun güçlenmesi için medyanın artık Suriyelileri sorun kaynağı olarak göstermekten vazgeçmesi, onlara da söz hakkı vererek, sorunlarını anlatarak haber yapması gerektiği belirtildi.
Mültecilerin yüzde 92'si kent mültecisiSon altı yılda, Türkiye’ye gelen toplam mülteci/göçmen sayısı 4,2-4,5 milyonu aştı. Bu gelenlerin yaklaşık olarak 1,2 milyonu 2014-2015 ve 2016’da başta Avrupa olmak üzere başka ülkelere gitti. Ancak asıl büyük grup, yani 3,1 milyonu Suriyeli olmak üzere toplamda 3,5 milyon mülteci Türkiye’de kaldı. |
Kaçış, duygusallık, ideolojik tercih
Raporda medyanın mültecileri haberleştirme biçimi şöyle özetlendi:
• “Mülteci” değil “Esad Rejiminin Geleceği”: Türkiye’de mültecilerden çok daha fazla Esad Rejiminin durumu ele alınmış ve haberleştirilmiştir.
• Duygusallık: Mülteci konusu son derece duygusal bir zeminde ve yaratacağı ekonomik, sosyal siyasal etkiler son derece sınırlı ele alınır.
• İdeolojik Tercih: Hükümete yakın medya kuruluşları ile muhalefet-tekiler arasında mülteciler değil daha çok Suriye politikası bağlamında tartışmalar yaşanmaktadır.
• Fedakarlık - Öngörüsüzlük: Mülteciler konusu iktidara yakın olan medyada bir “fedakarlık, dayanışma, cömertlik ve iyilik” alanı olarak dile gelirken, muhalefete göre konu bir öngörüsüzlük ve yanlışlıklar yumağıdır.
• Yorum değil Haber: Medya analiz değil daha çok yaşanan bir olayı haberleştirme üzerine refleks gösteriyor. Özellikle yerel medya konuyu ya yardım dağıtım konusunu öne çıkararak ya da yaşanan tekil olaylar üzerinden ele alıyor.
• Dış Politika Öncelikli Yaklaşım: Mülteci konusu sadece insani değil aynı zamanda hükümetin dış politikası ile çok yakından ilişkili olduğu için eleştiri konuları hükümetin dış politikasına yöneliyor.
• Kampların Çekiciliği: Hükümete yakın medyanın özellikle son derece yüksek standartları olan mülteci kamplarından görüntüler vermeyi tercih ettikleri gözlenmektedir.
• “Büyük Kaçış”: Türkiye’de mülteciler konusunun medyada ele alınmasının önemli bir bölümü mültecilerin Türkiye’den kaçışları ve bu çerçevede yaşanan kazalarla ilişkilidir.
Medyada kırılma ve konsantrasyon dönemleri:
• 2011-2012: İnsanlık Dramı - “Destek Zamanı”
• 2013-2014: “Esad Rejiminin Geleceği”
• 2014-2015: “Avrupa’ya Büyük Kaçış”
• 2015: “Aylan Bebek”
• 2015: “Türkiye-AB Anlaşma Müzakereleri”
• 2016: “Vatandaşlık”
"Yasadışı göçmen", "mülteci seli"
Raporda "yasadışı göçmen", "mülteci seli", "mülteci akını", "mülteci krizi", "yüzlerce mülteci"gibi söylemlerin yarattığı olumsuz algıya dikkat çekildi.
Yine raporda Avrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın vize serbestisi ihtimali içermesi nedeniyle haberlerin "Yüzümüzü Güldüren Haber", "Rüya Gerçek Oluyor" ifadeleri ile verilmesinin mültecileri haberlerin öznesi olmaktan çıkarılıp yalnızca bir anlaşma maddesine dönüştürüdüğü ifade edildi.
Öte yandan, raporda iktidar ve muhalefet partileri arasındaki tartışmaların da birer parçası haline gelen mülteciler konusunun siyasilerin oy verenlerinin görüşlerine göre şekillendirdikleri, politik hedeflere ulaşmada kullanılan bir araç haline geldiğine dikkat çekildi. (NV)