Müslüman göçmenlerin topluma uyumu, siyasi ve medyatik bağlamda Almanya’da tartışıladururken Almanya Vakıfları Göç ve Uyum Bilirkişi Konseyi’nin araştırması, Müslümanların medyada yer alan olumsuz temsili ile toplumdaki ortak yaşam deneyimlerine bağlı algı arasındaki “uyumsuzluğa” işaret ediyor.
Araştırma raporunun ilk satırlarında, “göç toplumunda, çoğunluğu oluşturan halk ve Müslüman göçmenler arasındaki günlük ortak yaşam, medyatik ‘İslam-Uyum söyleminin’ ileri sürdüğünden daha iyi durumumda gözüküyor. Medyada yer bulan temsilin değerlendirmeleri ile ortak yaşama dair kişisel deneyimler arasında açık bir çelişki var” deniyor.
Özellikle anket sorularını yanıtlayan göçmen Müslümanların yüzde 58’i çoğunluk halk ile göçmen halk arasındaki ortak yaşamın rahatlıkla sürdüğü kanaatinde. Yüzde 30’dan az bir kısım ise aksaklıklar olduğu değerlendirmesinde bulunmuş.
‘Yabancılar’ ve ‘yabancıların uyum sorunları’ söyleminin yaygın olduğu dönemde, göçmenlere ‘Türkler’, ‘İtalyanlar’ veya ‘Faslılar’ gibi ulusal kökenden hareketle göndermede bulunuluyordu. Günümüzdeyse medyatik söylemin odağını, İslam dininin yaygın olduğu ülkelerden gelen göçmenlere atıfla ‘Müslüman’ kesim oluşturuyor.
Araştırmada altı çizilen nokta, göçmen kökenlilerin oluşturduğu grupların çeşitlilik gösteren bir yapıya sahip olmalarına rağmen, ortak paydada ‘Müslüman olmalarına’ dayanarak sadece dini aidiyetlerine indirgenmeleri. Türkiye, Doğu Avrupa ve Afrika kökenli göçmenlerse medyada en olumsuz şekilde temsil edilenler.
Medyanın haber repertuarı sınırlı
Göçmen kökenli veya değil 9 bin 200’ün üzerinde kişinin fikrinin sorulduğu araştırmanın sonucuna göre, göçmen olmayanların yüzde 71’i, göçmenlerinse yüzde 74’ü Müslümanlarla ilgili medyada yer alan temsillerin olumsuz olduğu konusunda hemfikir. Müslüman göçmenlerinse yüzde 82’si Müslümanlarla ilgili haberlerin olumsuz temsiller içerdiğini düşünüyor. Böylece medyanın ana işlev mekanizmalarından biri kabul edilen ‘beklenti odaklı’ habercilik anlayışı genel kanıya ters düşüyor.
11 Eylül 2001’den sonra Almanya basınında İslam ve Müslümanlık odaklı haber sayısının gözle görülür biçimde arttığına dikkat çeken araştırmada, diğer taraftan haber ‘repertuarının’ oldukça sınırlı tutulduğu vurgulanıyor. Göçmenlerin birlikte yaşama yaptıkları olumlu katkılara dair haberlerse yok denecek kadar az.
Müslüman göçmenler kadar göçmen olmayanların büyük bir kısmı da, ortak yaşamı büyük ölçüde sorunsuz olarak değerlendiriyor. Olumsuz haberler, günlük yaşamı etkilemese de önyargıları pekiştirme riski taşıyor.
Medyada çalışan göçmen sayısı yetersiz
Uyum, İslam, Müslümanlar konularını somut biçimde haberleştirmek, günlük yaşamdan olumlu örnekleri yansıtmak, fırsatları olumlu haberleri aktarmak adına kullanmak araştırmada sunulan çözüm önerilerinden bazıları.
Ayrıca medya sektöründe çalışanlar arasında kültürlerarası yetkinliğin geliştirilmesi gerektiğinin altı çizilirken, bugün Almanya’da medya sektöründe çalışan göçmen kökenlilerin oranın yüzde 1, 5 ile 3 arasında olduğunun tahmin edildiği belirtiliyor. Göçmen kökenli çalışanlara yer açılmasıyla, basın yayın kurumlarının editoryal yönünün hassasiyet kazanacağına işaret ediliyor. (GW/ÇT)
*Muslime in der Mehrheitsgesellschaft: Medienbild und Alltagserfahrungen in Deutschland başlıklı rapora için tıklayın.