Dünkü panelde ise sağlık uzmanları, cinselliğin medyaya yansıyan yüzüyle ilgili gazetecilerin ve araştırmacıların sunumlarını dinledi, görüşlerini tartıştı.
Ayrımcı haberlere karşı yapılacaklar
"Medyada Cinsellik" panelinde Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nurcan Akad, Radikal Gazetesi Pazar eki Radikal 2'den Zeynep Aksoy ve Güzin Abla köşesinin yazarı ve Güzin Algan'ın kızı Feyza Algan, basında kadın cinselliğinin ve eşcinselliğin "öteki olanı dışlama, ondan üstün olma"ya yönelik bakış açısıyla ele alındığını vurguladı.
Medyada kadın cinselliğinin "ayrımcı, tutucu ve aşağılayıcı" olmaması için neler yapılması gerektiği konusundaki sorulara verilen ortak yanıtlar, bu tip bakış açılarına karşı gazeteci ve okuyucuların sorgulayıcı ve eleştirel olması şeklindeydi.
Hale Bolak Boratav'ın yönettiği paneli psikolog, psikiyatrist, jinekolog ve hemşireler gibi farklı alanlardan sağlık çalışanları izledi. Hacer Nalbant, İslami bakış açısına sahip iki kadın dergisi ile, Kadınca ve Elele dergilerindeki cinsellik sunumlarına değinirken, Figen Çok da medyadaki cinsellik sunumlarının gençlere etkisi konusunda örnekler verdi.
Kadınlar gazetelerin vitrini
Nurcan Akad, basın çalışanlarının yarısının kadın olmasına karşın kadınların medyada karar alma mekanizmalarına gelmesinin çok zor olduğunu söyleyerek, "Türk basınında erkek egemen bakış açısının hakim" dedi.
Akad, "Basındaki erkekler, kadın gazetecileri 'life-style' haberler yapan, gazetenin kadına değer verdiğini gösteren vitrin olarak kullanıyorlar. Bu kadın gazeteciler de, basındaki erkek iktidarını sorgulamıyor" yorumunu yaptı.
"Kadınların yer aldığı haberleri incelersek, özgür yaşayan kadın hep saldırıya uğrar, kadın örnek eş, iyi annedir ya da arka sayfada görsel yanıyla ele alınır. Zina haberlerinde sadece erkeklerin yüzü saklanır. Kadınlar gazetelerde kendilerine erkeğin bakış açısından bakıyorlar."
Eşcinsellik cinsel sorun mu?
Zeynep Aksoy ise konuşmasında, Türkiye'deki gazete ve gazetecilerin büyük bölümünün, farklı cinsel kimlikler konusunda önyargılı, tutucu, homofobik olduğunu, eşcinselleri ötekileştiren tarzda haber yaptığını söyledi.
Aksoy, paneldeki sunumuna hazırlanmak amacıyla Doğar Medya Center'ın gazete arşivinde eşcinsellerle ilgili haber taraması yaparken, bu haberlerin "Cinsel Sorun/Eşcinsellik" başlığıyla dosyalanmış olmasının bile basın çalışanlarının ve karar alma süreçlerinde olanların görüş açısını yansıttığını söyledi.
Güzin Abla köşesi de değişti
Feyza Algan, "Güzin Abla" başlıklı okuyucuların sorularını yanıtlandığı köşede, annesinin bakış açısından farklı olarak, gençlerin cinselliklerini daha rahat yaşamasına yönelik yorumlar yaptığını söyledi.
"Bana gelen mektupları yazanlar arasında üniversite mezunları da var. Eğitim ya da gelir düzeyi ne olursa olsun, çoğu kişi cinsel sorunları konusunda psikologlara gitmekten kaçınıyor. Ben cinsel yaşam eğitmeni değilim, ama ciddi sorunları onları uzmanlara yönlendirmeye çalışıyorum.
Annemin döneminde romantik ilişkiler ve uzaktan sevgi daha yaygındı. Ben gençlerin zorla evlendirilmesine karşı flört etmesini, cinselliklerini evlenmeden yaşamasını savunuyorum. Ancak bunu gazetede her zaman dile getiremiyorum. Kadınlar evlenmeden önce cinsel ilişkide bulunduğu için öldürülüyor."
Medyadan gençlere: İnce ve güzel ol!
"Ergenlik, medya ve cinsellik" başlıklı çalışmasından örnekler veren Figen Çok, televizyonda gençlere yönelik beden imgelerinin ince, seksi ve atletik olarak yer aldığını, buna karşı reklamlarda ironik olarak "ye ve ince ol" mesajının verildiğini söyledi.
Çok, medyanın geleneksel cinsiyet rollerini desteklerken, gençlerde güzel olma ve seçilme beklentisi yarattığını vurguladı. Gençlerin kendi beden imgeleriyle tutarsız olabilen bu mesajların, sorunlara yol açtığını belirtti.
Çok, son yıllarda estetik ameliyat yaptıran gençlerin sayısının yüzde yüze yakın oranda arttığını, kadın dergilerindeki beden ölçülerinin de küçüldüğünü söyledi. Medyadan yansıyan mesajlarla cinsel şiddet arasında neden sonuç ilişkisinden çok ilişkisel bir yorum yapılabileceğini belirten Çok, müzik kliplerindeki erken yaşta, çok sayıda partnerle, rastlantısal cinsel ilişki şekillerinin fazlalığına dikkat çekti.
İnternetin yaygınlaşmasının gençlerin sosyalleşmesi açısından öneminin yanı sıra, eşcinsel kimliğe yönelik taciz ve şiddet, genç kızların cinsel sömürüsü, telefon faturaları yoluyla ekonomik sömürü ve internet kafelerdeki toplu mastürbasyonlar gibi sonuçlar doğurduğunu da vurguladı. (ÖG/BB)