İsterim ki medyada çalışan kadın sayısı çoğalsın. Korkmasınlar. Söz yetki ve karar organlarında yerlerini alsın. Bunun için meslek örgütleri daha duyarlı olsun. Ve kadınlar o cam duvarı kırsınlar, cesaretli olsunlar.
Serap Cantürk
Medyada cam tavanı kıranlardan biri Serap Cantürk, Giresun'daki Kanal 28 haber müdürü. Cantürk bir kadın gazeteci olarak yaşadıklarını, yöneticiliğe yükselirken karşılaştığı zorlukları ve dönüşümünü anlattı.
Serap Ferah Kahyaoğlu Cantürk Giresun merkezli Türkiye geneli ve Avrupa'ya yayın yapan Kanal 28'in haber müdürü ve yöneticisi. 1980'de Giresun'da doğdu. Evli, iki çocuk annesi. |
"Birçok gazete sahibi kadın, erkek emekli eşinin üzerine açmış gazeteyi"
Niçin gazeteciliğe başladınız?
Gazeteciliği önce sevdiğim için düşündüm. Elbette ekmek parası için de. Giresun küçük bir şehir. İş sorunu fazla. İş bulmak zor. İlk olarak bir radyoda işe başladım. Program yaptım, haber okudum. Sonra bir gazetede, devamında da bir dergide çalıştım.
Hem reklam hem de yazı alanında kendimi geliştirdim. Bir gazetede haber ve köşe yazısı yazmaya başladım. Şimdi de bir televizyon kanalında sabah programları yapıyorum, akşam haberlerini okuyorum.
Bir kadın için gazetecilik nasıl bir meslek?
Gazeteciliğe toplumda erkek mesleği olarak bakılıyor. Hele de taşrada bu görüş daha hakim. Gerçi bu bakış açısı bir miktar kırılmış olsa da yine de öncelik erkeklerin. Kadınlar medya sektöründe daha çok reklam işlerinde iş bulabiliyor. Ben de yıllarca reklam ve gazete aboneliği görevleri de yürüttüm. Zor bir alan bu reklam işi. Kadına biraz cinsiyetçi yaklaşılıyor...
Zaten küçük yerde erkek egemen alanda kadın başınıza gazetecilik yapıyorsanız "rahat" yaşantınız varmış gibi bakılabiliyor. Giresun’da 30 erkek gazeteci varsa 10 da kadın gazeteci var. Haber peşinde koşan kadın gazeteci daha az.
Reklamda, medya sahibi olarak kadınlar var ama işin mutfağında azlar. Mesela erkek, emekli eşinin üzerine açmış gazeteyi. Ama kadın işin içinde değil.
Kadınlara daha "naif", "kibar" olarak baktıkları için gazeteci olarak düşünemiyorlar. Ben bunları aştım.
Neden reklamda kadınlar daha fazla?
Kadınlar daha çok ikna edici. Genelde erkekler reklam alanında başarılı olamıyor, kadınlar kadar girişken olamıyor, zorlanıyorlar.
Giresun'da medya ortamı nasıl?
Giresun’da altı günlük gazete var. Ayrıca haftalık ve aylık gazeteler, üç televizyon ve radyolar var. Tabii ki çalışanlar daha çok erkeklerden oluşuyor. Haber müdürleri, yazı işleri hep erkek. Bu erkek egemen alanda “ciddi sıfatlar” erkeklerin. Reklam, halkla ilişkiler gibi alanlarda ise kadınlar daha çok.
"Saliha Yayla'nın desteğiyle cam tavanı kırdım"
Bu işi yaparken örnek aldığınız isimler oldu mu?
Giresun’un ilk ve zamanının tek kadın gazetecilerinden bir ablam var. O da çok zorluklar çekti.
İlk ve tek olunca elbette daha da zorlandı. Bir de ilkelerinden asla taviz vermeden, yalpalamadan yazar, konuşurdu.
Gazetedeki köşesinde ve televizyon programında hep onu takip eder, duruşuna hayran olurdum. Onu örnek aldım hep. Benim kılavuzum oldu. bianet'te de yazıları, haberleri yayınlandı. 25 yıl aktif çalıştı, şimdi Çağdaş Gazeteciler Derneği Giresun temsilcisi.
Bu vesile ile kendisine teşekkürlerimi sunarım. İşte ben Saliha Yayla gibi bizleri yönlendiren, sahip çıkan meslektaşlarımızın destekleriyle o cam tavanı kırdım... Yoksa insan bir başına çıkamıyor sorunların içinden.
Bu işi yaparken karşılaştığınız zorluklar nelerdir?
Ben bu mesleğe başladığımda çoğu zaman bırakmayı da düşündüm. Ücret olarak tatmin edici değildi. Çok da yorucuydu. Ama sevmiştim. Toplumsal sorunlara karşı duyarlıyım, vatanımı, milletimi seviyorum. Zorda olanlara, darda kalanlara hep destek olmak isterim. Yanlışları dile getirmek isterim. Tabii gücüm kadar. Bana verilen imkan kadar. Çalıştığım kurumların hayata bakışını da kuşkusuz dikkate alarak...
Radyoda gazeteci olarak program yaparken yaptığım eleştirel yorumlar nedeniyle, bir reklam verenin isteği üzerine kovuldum.
"Daha sert, daha yırtıcı olmak zorunda kaldım"
Nasıl yönetici oldunuz? Yönetici olmak istediniz mi?
Ben haber müdürüyken kanal yönetimi tarafından yönetici olmam istendi. Benim aklımdaysa böyle bir fikir yoktu. Çünkü burası küçük bir şehir, kendimi ispatlamak için daha çok çalışmam ve başarılı olmak zorunda hissediyordum.
Kanal yönetimi sizi niye yönetici olarak tercih etti?
İlkeli duruşumla, her kesime olan saygımla beni yönetici yaptılar.
Demokrasiye, herkesin her kesimin kendini ifade etmeye hakkı olduğuna inanırım. Haberlerde mümkün olduğunca herkesin sesini duyurmaya özen gösteririm. Ve tabi tamamen doğruları sunarak...
Kadın olduğum için pek çok zorlukla karşılaştım elbet. Bir de dürüst ve açık sözlü olmam nedeniyle. Küçük yerde herkes birbirini tanır bilir. Ve toplum eleştiriden pek hazzetmez. Oysa eleştiri yeri ve zamanında yapılırsa yön de gösterir insana.
Mesela bir kurumu, bir siyasiyi, bir sivil toplum örgütü temsilcisinin açıklamasını, tutumunu eleştirdiğinizde onu caddede gün içinde görme şansı çok fazla. Hemen tavır görürüz. Oysa bu bizim mesleğimizin gereği. Bardağın boş tarafını görmek... Kaldı ki işimiz de bu.
Bizler toplumun daha iyiye gitmesinden yanayız. Adaletten, hukuktan, özgürlükten yanayız. Hem ilkeli, hem de kadın olunca işimiz zor. “Sana mı düştü kadın başına” denilebiliyor. Ücrete gelince; tabi ki yeterli değil.
Bugüne kadar ücrette eşitsizlik vardı. Reklam karşılığı prim aldığım oldu. Ama şimdi mesai arkadaşlarımla eşit ücret alıyoruz. Çalıştığım Kanal 28'in sahipleri de adaletli insanlar. Hakkımızı vermeye, ilkeli yayıncılık yapmaya özen gösteriyorlar...
Ben sabah canlı yayınlarda haberleri sunarken, çeşitli gazeteleri okurken kendimi kaptırıyor, bazen isyan ediyorum. Taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, çalma, yolsuzluk, hırsızlık, baskılar... ve başlıyorum saydırmaya. Dozu aşarsam kuşkusuz tepki alıyorum.
Peki nasıl bir yönetici oldunuz? Bir değişim yaşadınız mı?
Kendimi ispatlamak için daha fazla çalışmak zorunda kaldım. Daha sert olmak zorunda kaldım. Daha erkek gibi davrandım. Ancak bu şekilde zorlukları aşabildim. Bir kadının başarısız olacağına bir çevrede yaşıyorum. Bu nedenle daha yırtıcı olmak zorunda kaldım.
Kadın olduğunuz zaman, özellikle anne olduğunuz zaman, etrafınızdaki insanlara anaç bir ruhla yaklaşıyorsunuz. Serttim ama bu anaçlık da bende etkili oldu.
"En yaralı meslek gazetecilik"
10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü ve mesleğin durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu ülkede en yaralı meslek gazetecilik. İçten yaralı. Kanser gibi. Dünya ülkeleri arasında en fazla gazeteci bizde hapis. Salt gazetecilik yaptığı için. Olacak iş değil. Çalışamayan, çalıştırılmayan gazeteciler günü de olmalı. Kalemi elinden alınan, yıllarca yatması için hapse atılanların da günü olsun.
Basın, demokrasinin en önemli ayağı. Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede haktan hukuktan özgürlükten söz edilemez. Muhabir, reklamcı olmak daha kolaydı. Yönetici olmak zor tabi. İnsanları idare etmek zor. Karar verici noktasında olmak hassas bir iş. Her tarafın hassasiyetini düşünmek zorundayım. Yoksa kurumun sahiplerine kadar giden şikayetler olabiliyor. Kısacası; herkesi mutlu etmek zor iş.
Gazeteciliğe yeni başlayan kadınlara ne önerirsiniz?
Benim ilkem toplumun çıkarı. Mümkün olduğunca bu ilkeme uymaktan yanayım. İsterim ki medyada çalışan kadın sayısı çoğalsın.
Kadınlar korkmasınlar. Söz yetki ve karar organlarında yerlerini alsın. Bunun için meslek örgütleri daha duyarlı olsun. Ve kadınlar o cam duvarı kırsınlar, cesaretli olsunlar. Ve herkese Saliha Yayla gibi bir öncü rast gelsin. (AB/EA)
10 Ocak'ta cam tavanı kıranlar konuşuyor
kanal28 Haber Müdürü Serap Cantürk: "Medya Yöneticiliği Beni Daha Yırtıcı Yaptı"