"Medyanın tüm biçimlerinin ve internetin çocuklar üzerinde yetişkinlere göre daha fazla olumsuz etkisi olduğu kesin. Sansür hem yeğ tutulacak bir yöntem değil, hem de bu olumsuz etkilerin oluşmasına engel değil. Öyleyse önce aileler ve dolayısıyla çocuklar medya tüketiciliği konusunda bilinçlendirilmeli."
Dün (22 Ekim) başlayan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 4. Uluslararası Çocuk ve İletişim Kongresi'ne katılan akademisyenler, iletişimciler ve hekimler "eğitim şart" dedi uzun sözün kısası.
Kongrenin ilk günündeki (22 Ekim) Çocuk ve Medya Paneli'ne Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) İzleme ve Daire Başkanı Nurullah Öztürk, UNESCO'dan Refik Erduran, Lefke Avrupa Üniversitesi'nden Doç.Dr. Filiz Seçim, Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kliniği Şefi Doç. Dr. Gonca Yılmaz, bianet'ten Nilüfer Zengin ve Sosyal Pediatri Derneği'nden Prof. Dr. Selda Hızel Bülbül, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndan Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanı Murat Coşkun katıldı. Panelin kolaylaştırıcılığını Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Ali Atıf Bir yaptı.
Doç. Dr. Yılmaz, Ege Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre 2006 içinde 67 reklamda çocuk oynatıldığına dikkat çeken Yılmaz, bunun nedeni "Masum çocuğun en inanılır mesaj kaynağı olmasında" diye konuştu.
RTÜK'ten Öztürk Çocukların televizyonla kurduğu "yakın" ilişkiye değinerek, medyanın çocuktaki düşmanlık hislerini kışkırtacak yoğunlukta şiddet içeren görüntü yayınladığını belirtti.
Coşkun "Çocuğun medyaylayla ilişkiden kaynaklanan sorunlar evrensel olsa bile çözümler Türkiye'ye özgü olmalı" dedi.
"Medya çocuklar üzerinde çok etkili ve amacı özendirmek, çocuk da tam özenme ve taklite eğilimli çağında." Coşkun'a göre meselenin püf noktası burada.
Bülbül, Sosyal Pediatri Derneği'nde gençlerle yaptıkları çalışmalara dayanarak çocuk haklarından kimsenin haberi olmadığını aktardı.
Bülbül, Derneğin amacını "haklarını bilen, bu bilgiyi yaşam içinde davranış birliğine dönüştüren gençler oluşturmak" olarak özetledi.
Zengin çocukların medya için "el altında bulunan", "merak uyandıran" haber unsuru olduğunu belirtti. Kazaya, cinsel tacize uğrayan çocukların yüzlerinin, bedenlerinin ve mahremiyetlerinin teşhir edilerek, pornografik bir içerik oluşturulduğunu aktardı.
Yaygın medyadan buna dair örnekler veren Zengin, bianet'te çocuk haberciliğinde öncelikle çocukların haklarını gözterek, onların seslerine yer verdiklerini anlattı.
Erduran, çocukların televizyon, medya ve internette şiddet ve seks kadar bayağılıktan da korunması gerektiğini belirtti. Erduran'a göre televizyondaki bayağılıktan çocukları korumak bu bayağılıktan erişkinleri korumakla mümkün olabilir.
Filiz de Kıbrıs'ta uyuşrurucu ve risk altındakı gençlerin durumundan ve Kuzey Kıbrıs'ta uyuşturucudan ölen gençlerin arttığını söyledi. Kuzey ve Güney arasındaki uzlaşmazlığın çocukların karşılaştığı sorunları artırıyor ve büyütüyor dedi. (NZ)