Eyleme destek verdiğini açıklayan Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König, sendikalara yaptığı çağrıda, "Acil olarak, sendikalar bu mücadelede en öne geçmeliler" dedi.
"Kamu, bağımsız medyaya destek sağlasın"
6 Kasım'da gerçekleşen gazeteci eyleminde, "ülkenin başlıca medya kuruluşlarının az sayıda sanayici grubunun elinde toplandığı, Devletin silah gibi siparişleriyle ayakta duran bu büyük grupların ekonomi, kültür ve sosyal alanda son derece liberal bir bakış açısını benimsedikleri" vurgulandı.
Haber kurumlarının gitgide birer "çıkar merkezi" haline geldiğini savunan Gözlemevi, bu merkezlerin de markaların veya hükümetin hizmetinde, reklam veya propaganda yayımlamanın bir yolu olarak görüldüklerini açıkladı.
Gözlemevi açıklamasında, ifade özgürlüğünü geliştiren bağımsız ve özgür medyanın karşı karşıya kaldığı ayrımcılığa bir son verilmesini, haber manipülasyonuna engel olunmasını ve kamu güçlerinin de bağımsız medyanın çoğalması ve gelişmesine finansman desteği sağlamasını istedi.
Açıklamada, "gazeteciler, eser yaratanlar ve medyanın maaşlı çalışanlarına, mesleklerini onurlu bir şekilde yapmaları için gerçek ve güvence altına alınmış hakları tanınmalıdır" denildi.
Palais Royal'de bir araya gelen kalabalık, 1987'de satılan TF1 televizyonunun tekrar kamuya geçmesini istedi.i.
Eylemciler, TF1 televizyonu yönetim kurulu başkanı Patrick Le Lay'in, televizyonculuğun "insan aklının müsait zamanını Coca Cola'ya satmak olduğu" şeklindeki sözlerini protesto ettiler
König : Sendikalar en önde mücadele etmeli
Eylem öncesi bir açıklama yapan EFJ, Fransa'da 50 sendikal ve sivil toplum örgütünün tekelleşme ve haberin metalaşmasına karşı başkent Paris'te düzenlediği eyleme desteğini sundu.
Avrupa'da 200 bin gazeteciyi temsil eden Federasyonun Başkanı Arne König, "Medyada tekelleşmeyi sınırlandıran tüm sendikal ve sivil toplum girişimlerini destekliyoruz" dedi.
Arne König, sendikala da yaptığı çağrıda, "Acil olarak, sendikalar bu mücadelede en öne geçmeliler" dedi.
Fransa'da kendini gösteren tehlikenin başka ülkelerde de yaşandığını ifade eden König, İngiltere'de medya sahipliğine dair yasalarda esneklik getirildiğini, Hollanda ve Almanya'da da bu yönde hazırlıkların bulunduğuna dikkat çekti.
König, Danimarka'da kamuya ait "TV2" televizyonun özelleştirme yolunda olduğu, Portekiz hükümetinin de, kamu hizmeti haberciliğini "sınırlı özgürlük" olarak nitelediğini, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin medyanın tamamı üzerinde aşırı bir denetim kurduğu da ifade etti.
White : Çeşitliliğe indirilen bir darbe
işaret ederek, silah sanayici sektöründe faaliyet gösteren Dassault Şirketinin Haziran 2004'te, aralarında Figaro ve L'Express gibi önemli gazeteler ve 70 kadar yayının da sahibi Socpresse Basın Grubu'nu kontrolü altına almasını eleştirdi.
White, geçen ay Avrupa Parlamentosu'nun Marcel Dassault'un başında bulunduğu bu şirketin Socpress'in yüzde 82'sine sahip olmasına izin vermesini de eleştirdi. Marcel Dassault'un siyasete yakın bir kişi olduğunu da savunan White, Dassault'un oğlunun milletvekili olduğunu açıkladı.
Fransa'nın en önemli kanallarından olan ve Bourygues inşaat şirketinin sahibi olduğu TF1 televizyonu, kısa süre önce Socpresse Grubu'na ait hisselerin yüzde 10'unu satın almak istediğini açıkladı.
Bu konuya da değinen White, "medyanın çeşitliliğine indirilen bir darbe olarak nitelendirdiğimiz bu girişimde, gazetecilere desteğimizi sunuyoruz" dedi.
Fransa'da diğer bir medya grubu olan Lagardère-Hachette Grubu, yine silah sanayisinde yer alan Lagardere Grubu'nun elinde bulunuyor. Böylece, Fransa basının yüzde 70'i ya Socpresse ya da Lagardère Gruplarının elinde bulunuyor.
Ayrıca, FEJ Avrupa Komisyonu'na yaptığı çağrıda, Socpresse ve TF1'in birleşmesini rekabet kuralları açısından değerlenmesini istedi.
White, "İş dünyası için kuşkusuz iyi olan bu birleşme, acaba demokrasi açısından da iyi mi?" diye sordu.(EÖ)