Geçmiş dönemlerde dile getirdikleri saptamaların 2007 yılı için pek değişmediğini belirtmek zorunda kalmanın "rahatsızlığını" yaşadıklarını bildiren TGC, Avrupa Birliği'ne uyum yasalarına yansıyan gerekçilerin tersine Türkiye'de daha demokratik, halkın bilgilenme hakkı ile ifade özgürlüğüne saygılı bir yaklaşımın yansımadığını bildirdi.
"Medya,siyaset, ticaret ilişkileri sağlam, yasalar geriledi"
Özellikle Türk Ceza Yasası (TCK) ile Terörle Mücadele Yasası'nda (TMY) 1994 yılından bu yana sağlanan iyileştirmeler bu yasalarda yapılan son değişikliklerle geri alındığını açıklayan TGC, hem suç tanımları hem de ceza yaptırımlarının daha da geriye götürüldüğünü kaydetti.
Medya,siyaset, ticaret ilişkilerinin, verilmiş olan sözlere karşın demokrasilerde rastlanmayan düzeyini normalleştirmeye dönük hiçbir adım atılmadığını duyuran TGC, tersine tarafların güçlerini kullanmalarını özendirici bir yaklaşım sergilediklerini savundu.
"Piyasadakilerin 4'te 3'ü 'fiilen ve hukuken' gazeteci değil"
Gazetecilerin kimlik ve kişilik sorunlarının çözümü için göstermelik birkaç girişimin beklendiği gibi sonuçsuz kaldığını, fiilen ve hukuken gazeteci sayılanların toplamının, fiilen gazetecilik yapan ama hukuken gazeteci sayılmayanların toplamının dörtte biri oranına indiğini açıkladı.
TGC, konuyla ilgili "Bu yaklaşım, ülkemizdeki çalışma mevzuatı nedeniyle gazetecilerin sendikal örgütlenme haklarını da ellerinden aldı" dedi.
"Radyo ve TV sahipliği başıboşluktan kurtarılamadı"
Kamu görevlilerinin gazetecilere ve yayın organlarına karşı uyguladığı ayrımcı, kayırmacı ve dışlayıcı tutumlarında herhangi bir değişim olmadığını vurgulayan TGC, "Gazetecilerin can güvenlikleri iste tartışılamayacak derecede azaldı" diye bildirdi. TGC açıklamasında işaret edilen diğer noktalar şunlar:
(*) Anayasa Mahkemesi'nin 15 Mayıs 2002 günü verdiği iptal kararının üzerinden beş yıl geçmesine karşın Türkiye'de radyo ve televizyon sahipliğinin içine düşürüldüğü başıboşluktan kurtarılması yönünde hiçbir girişimde bulunulmadı.
(*) İfade özgürlüğü ve çok seslilik konusundaki en duyarlı kamu görevlisi Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'dir. Duyarlığını ya yasaları geri göndererek ya da Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açarak kanıtlayan Sayın Cumhurbaşkanına bu özel günümüzde de teşekkürlerimizi sunmayı zorunlu görmekteyiz.(EÖ/AÖ)