Son başkan Sabancı, yeniden başkan olmayacağını duyurunca Doğan Grubu'ndan Arzuhan Yalçındağ'ın ismi ortaya atıldı ve neredeyse Başkanlığı tasdik edildi.
Yalçındağ, bilindiği gibi, medyanın hakim gücü Aydın Doğan'ın üç kızından biri. Doğan'ın akaryakıttan turizme, otomotivden gayrimenkule uzayan sektörler zincirinden en etkilisinde, medya sektöründe iktidar. O nedenle kendisine "Medya Kraliçesi" sıfatı yakıştırılıyor.
Şimdi bir de TÜSİAD patronu olursa medya kraliçeliğine büyük patronlar kulübü reisliği eklenecek, Bu ne demek? Bu, medya gücü üstüne TÜSİAD gücünün eklenmesi, güç yoğunlaşması demek. Böyle bir güçle donanmak sahibine, grubuna , TÜSİAD'a, medya-iktidar, TÜSİAD-iktidar ilişkilerine hayır getirir mi? Yoksa zaten yarım yamalak demokrasimize yeni sorunlar, gerilimler mi taşır?
Kanımca, iyice endüstrileşmiş ve o nedenle de her tür görece özerkliğini yitirmiş medya hakimiyetine bir de TÜSİAD hakimiyetinin binmesi çeşitli açılardan yarar değil, sorun yaratacaktır. Neden mi?
Birincisi, medya sektörü, hem diğer medya gruplarıyla hem de iktidarla önemli gerilimler yaşayan bir sektör ve Doğan Grubu, rakiplerini ekarte edecek bir cephe yaratarak sektörde tek güç olma sevdasından vazgeçmemiş durumda.
Yarattığı cephede, kendi himayesinde kurulmuş Vatan grubu, Doğan adına hiçbir tetiklemeden geri durmuyor. Doğuş Grubu, eskiden gelen bir büyük kardeş-küçük kardeş ilişkisi ile tetikçilik yapmasa da Doğan'ın dümen suyundan uzaklaşmıyor. Rakip Ciner, Çukurova gruplarıyla ilişkilerin ne durumda olduğunu anlamak için her gün iki grubun gazetelerinin birinci sayfalarına göz atmak yeterli.
Doğan Grubu, hükümetle de gerilimli. Bu gerilim, medya-iktidar geriliminden çok, Doğan Grubu-iktidar gerilimiyle ilgili. Petrol Ofisi'ni özelleştirmeden aldığından bu yana Doğan Grubu, siyasi iktidarlarla kavgalı. Gündemde elektrik dağıtım ihaleleri var ve Doğan, bu ihalelere büyük önem veriyor , dolayısıyla iktidarla, şu ya da bu biçimde karşılaşma halinde.
Doğan'ın sahip olduğu gazeteleri, TV kanallarını, kısaca medya gücünü rakiplerine ve iktidara karşı bir silah olarak tepe tepe kullandığının, medyanın bu anlamda bağımsızlığına ve çoksesliliğine büyük zarar verdiğinin binlerce kanıtı varken, şimdi grubun medya kraliçesinin, başına bir de TÜSİAD patroniçeliği şapkası geçirmesinin yaratacağı sorunları düşünün.
Yalçındağ'ın medya şapkasının üstüne giyilmiş TÜSİAD şapkasıyla Grup meselelerini TÜSİAD platformuna taşımayacağının garantisi var mı? Hükümet yetkilileri TÜSİAD platformlarında, karşılarındaki başkanı TÜSİAD başkanı olarak mı, Doğan medya patroniçesi olarak mı algılayacaklar?
Patronun kızı TÜSİAD başkanıyken Doğan medya yazarlarının, editörlerinin, muhabirlerinin TÜSİAD'a eleştirel yaklaşmalarının, TÜSİAD çizgisi dışı bir şey yazıp çizmelerinin, konuşmalarının imkanı kalır mı?
Güçlerin ayrılığı iyi bir prensiptir. Medya gücü, yerini bilmeli, TÜSİAD gücü de kendi yerini. İki gücü birleştirmek iyilik değil, herkese sorunlar taşır. Başta medya, bu konsolidasyondan büyük zarar görür. (MS/TK)