* Okuldan Haber Odasına (OHO) 2009 programının foto-galerisine ulaşmak için tıklayın.
IPS İletişim Vakfı'nın düzenlediği Okuldan Haber Odası'na (OHO) programının üçüncü günü (14 Temmuz) CNN Türk ve Radikal gazetesi ziyaretleriyle başladı. Doğan grubuna ait TV stüdyolarını gezdikten sonra katılımcıları karşılayan CNN Türk'ten Rıdvan Akar yaşadıkları sorunun az kaynakla çok iş yapmaya çalışmaktan kaynaklandığını; bu yüzden de özel haber çıkartmanın zorlaştığını söyledi.
"1999'da kurulduğunda 260 kişi istihdam eden CNN Türk'te bugün 90 kişi çalışıyor. Bu 90 kişinin bir bölümü yönetmen, prodüktör, kameraman. Haber yapabilecek kişi sayısı kısıtlı. Onlara kendi haberlerini çıkarmaları için zaman vermemiz çok zor."
Radikal gazetesindeyse gündem toplantısını izleyen gazeteci adayları, hemen sonrasında yazı işleri müdürü Erdal Güven'i işe nasıl girildiği üzerine soru yağmuruna tuttu fakat ümit verici cevaplar alamadılar:
"Bir siyaset muhabiri alınacaksa siyaset mezununu, adli muhabir alınacaksa bir hukuk mezununu tercih ederim. En azından bir konuda çok geniş bilgiye sahip oluyorlar. Tabi bunun kesin bir yanı yok, bu kişinin kapasitesi ve donanımına bağlı."
"Haberi ilginç kılan, onu nasıl tasarladığınız"
Ziyaretler sonrasında Santralistanbul'da NTV'den Banu Güven ile buluşan gazeteci adayları, haberi ilginç kılacak ve haber değerini vurgulayacak unsurları tartıştı. Güven, kendi deneyimlerini de aktararak haberin olmazsa olmazları üzerinde durdu:
"Elinizde iyi bir haber olabilir ama niye o haberi yaptığınızı vurgulamanız ve haberi ona göre tasarlayıp kurgulamanız gerekiyor, haberi ilginç kılan da bu. Bu noktayı atladığınızda zaten rutin haber, okuyup geçilir."
"Ayağınıza gelen habere balıklama atlamayın"
Özellikle TV haberciliğindeki rekabetin yarattığı hızın kaynak doğrulatmayı, şüpheciliği es geçmeye neden olduğuna değinen Güven, katılımcılara ayaklarına kadar gelen habere de pek güvenmemelerini önerdi:
"Hrant Dink öldürüldükten birkaç gün sonra gözaltına alınanlar arasında Erhan Tuncel de vardı ve bize aslında Tuncel'in cinayeti engellemeye çalıştığı, bu yüzden fazla ön plana çıkarılmasının doğru olmayacağı haberi geldi. Neden? Daha sonra öğrendik ki, Tuncel muhbirmiş. Bu da size gelen haber. Balıklama atlarsanız dezenformasyon kampanyalarına dalmış olursunuz."
"Kamuoyuna da borcunuz o haberin devamını aktarmak"
Öğleden sonra, Radikal gazetesinden Demet Bilge Ergün ile devam eden "haber nerede" tartışmaları, Ergün'ün seçtiği, fikri takibin haber oluşum sürecinde etkili olduğu örnekler üzerinden yürütüldü:
"Kamuoyuna da borcunuz o haberin devamını aktarmak. Etrafındaki insan hikayelerinden beslenmek, gerçeği çok boyutluluğuyla resmetmek. 'Töre cinayetleri' haberlerinde de, iftar çadırlarında da, 3. sayfa haberlerinde dahi işin arkasını görmeye başladığınızda oluşur haber."
"Medya mülkiyeti genişledikçe gazeteciye müdahale artıyor"
Günün değerlendirmesini mesleki deneyimleriyle süsleyerek yapan gazeteci ve Maltepe Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Atilla Özsever ise, 80'li yıllarla bugünü kıyaslayarak medya mülkiyeti genişledikçe gazeteciye müdahalenin arttığını söyledi:
"Hürriyet'te çalışıyordum, patron da Erol Simavi o dönem, bir tavukçuluk şirketi vardı, bugünkü gibi dev şirketler değil tabi. Biz de patronun tavukçuluk şirketi aleyhine bir yumurta haberi yapabilmiştik. Şimdi 'Tekstilciler kara para aklıyor' diye haber yapan ekonomi servisini Aydın Doğan, 'temizleyin yoksa servisi kapatırım' diye tehdit ediyor."(CU/EÜ)