"Bunun son örneği de Diyarbakır'da tecavüze uğrayan, zorla evlendirilen daha sonra kocasının akrabaları tarafından saldırıya uğrayan 15 yaşındaki kız çocuğunun durumu."
Uzman Pedagog Belgin Temur da Danış Beştaş'a katılıyor: "Medya çocukları kullanıyor". Temur, mağdur çocuklarla gazetecilerin gerekli özeni göstermeden konuşmasının çocukların yaşadığı travmayı derinleştireceğini belirtti.
Bu alanda oluşturulmuş gazetecilere yönelik etik ve yasal kurallar olduğunu vurgulayan BİA² Medya Gözlem Masası Sorumlusu Erol Önderoğlu da "Travmaya uğrayan çocuklarla yapılan röportajlar haberin güvenirliliğini de kuşku da bırakıyor. Bu gibi durumlarda mağdur çocuktan çok tanıklar, yakınları ya da uzmanlarla konuşularak haber yapılmalı" dedi.
Beştaş, basında yer alan haberleri tarayacaklarını ve problemli haberler hakkında yasal yollara başvurabileceklerini belirtti.
Gazetelerde farklı uygulamalar
Radikal ve Hürriyet çocuğun fotoğrafını sadece gözlerini bulanıklaştırarak Milliyet, aynı fotoğrafı çocuğun yüzünü tamamen bulanıklaştırarak fakat adını yazarak verdi. İlk iki gazete, çocuğa tecavüz eden, şiddet uygulayan zanlıların kimliklerini açıklarken, Milliyet soyadlarını yazmadı.
Haberi üçüncü sayfadan veren Vatan, çocuğun fotoğrafını gözlerini bulanıklaştırarak basarken, İnternet yayınında, bu işleme ihtiyaç duymadı. Çocuğun kolundaki darp izleriyle verdiği fotoğrafı yüzünü bulanıklaştırarak basan Sabah ise R.G.'nin nerede yaşadığını yazdı.
Hürriyet gazetesi, haberi, daha önce Bolu'da küçük bir kızın ailesi tarafından istismar edilmesiyle "yaygınlaştığını" söylediği ve daha sonra pek yer vermediği "Aile İçi Şiddete Son" kampanyasının logosuyla beraber verdi.
Milliyet de, haberinde mağdur çocuğun bir süre önce gazetenin başlattığı "Baba Beni Okula Gönder" kampanyasının hedef kitlesi içinde yer aldığını vurguladı. CNN Türk ve bazı televizyonlar da haberi verirken çocuğun görüntülerini tanınmasını engellemeden yayınladı.
"Medya çocukları kullanıyor"
Uzman Pedagog Belgin Temur'a göre de "Hem fiziksel hem de psikolojik bir travma yaşayan bir çocuğa klasik gazeteci bakış açısıyla sorular sorulması ve bunun sıradan bir habermiş gibi değerlendirilmesi çocukların kötüye kullanılması anlamına geliyor".
"Bu gibi durumlarda çocukların yalnızca konunun uzmanı psikolog ve pedagoglarla konuşturulması gerekir".
"Haberin güvenilirliği de tehlikeye düşüyor"
BİA² Medya Gözlem Masası Sorumlusu Erol Önderoğlu, "Bunca yıllık geçmişe sahip Türkiye basınının travma yaşayan bir çocukla ilgili nasıl haber yapılacağını belirleyen birkaç temel standardı tam olarak uygulayamıyor oluşu vahim bir durum" dedi.
Haberin hassas bir konu üzerine olduğunu ve yaygın medyanın gerekli özeni göstermediğinin yayınlanan haberlerden anlaşıldığını söyleyen Önderoğlu, "Bu durumdaki bir çocukla konuşmak hem çocuğun yaşadığı travmayı çoğaltabilir hem de verilen bilgilerin güvenilirliği kuşkulu hale getirir. Bu haber çocuğun yakınları, uzmanlar ya da avukatlarıyla konuşarak yapılmalıydı" diye ekledi.
"Bu gibi olayların hikayeleştirilerek aktarılmasının sakıncaları var; görüşlerin ve haberin kaynağının gizli kalmasına yol açılıyor. Sorunlar sürüyor ama eskiye göre bir ilerleme olduğunu da eklemem lazım. Eskiden çocuğun resmini olduğu gibi yayınlardı çoğu gazete".
Etik ilkeler
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) 1999'da benimsediği Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi 'nin "Gazetecinin doğru davranış kuralları" başlıklı bölümünde, açıkça, "Çocuklarla ilgili suçlarda ve cinsel saldırılarda, sanık tanık ya da mağdur (maktul) olsun, 18 yaşından küçüklerin açık isimleri ve fotoğrafları yayınlanmamalıdır.
Çocuğun kişiliğini ve davranışlarını etkileyebilecek durumlarda gazeteci bir aile büyüğünün veya çocuktan sorumlu bir başkasının izni olmaksızın çocukla röportaj yapmamalı veya görüntüsünü almaya çalışmamalıdır" deniliyor.
Basın Kanunu
24 Haziran 2004'te Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5187 sayılı Basın Kanunu 'nun 21. maddesinde "18 yaşından küçük olan suç mağdurlarının kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar için" ağır para cezası öngörülüyor.
Kanunun "Kimliğin Açıklanması" başlıklı 21. maddesi tam olarak şöyle:
"Süreli yayınlarda;
a) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre evlenmeleri yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde bu kişilerin,
b) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 414, 415, 416, 421, 423, 429, 430, 435 ve 436 ncı maddelerinde yazılı cürümlere ilişkin haberlerde mağdurların,
c) On sekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının,
Kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar bir milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda 2 milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda 10 milyar liradan az olamaz.(EÖ)