Kadınların Medya İzleme Grubu'nun (MEDİZ) Pazar günü İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere kampüsündeki konferansında, önce MEDİZ'in medyada cinsiyetçi temsiller üzerine yaptığı araştırma sonuçları açıklandı.
Raporun sonuçlarının tümü henüz elimizde değil. Ancak şu ana kadar belli olan oranlar konferastaki tartışmalar biçimini verdi diyebiliriz...Genel yayın yönetmenlerinin yüzde 0'ı kadın...
Arka sayfa güzellerinin yüzde 100'ü kadın, yüzde 0'ı erkek. Medya yöneticilerinin yüzde 15'i kadın yüzde 85'i erkek. Köşe yazarlarının yüzde 11'i kadın yüzde 89'u erkek. Televizyonların siyasi tartışma programına katılan konukların yüzde 11'i kadın yüzde 89'u erkek. Haber kaynaklarının yüzde 18'i kadın yüzde 82'si erkek, genel yayın yönetmenlerinin yüzde 0'ı kadın yüzde yüzü erkek.
Öğleden sonraki oturumun ilk bölümünde farklı medya deneyimleri kendilerinden sözettiler.
KAZETE'den Berrin Gürçay Dilekçi, Pazartesi'den Beyhan Demir, Uçan Süpürge'den Selen Doğan, Amargi'den Semra Aslan, Mor Bülten'den Süheyla Doğan, KAOS GL'den Yasemin Öz, Feminist Yaklaşımlar'dan Zeynep Kutluata, Van Kadın Derneği'nden (VAKAD) Zozan Özgökçe feminist medya olarak konuştular. Ben de bianet'teki kadın odaklı haberciliği anlattım.
Bizden sonra Star gazetesi ekler yazıişleri müdürü Ayşe Düzkan, Cumhuriyet Pazar Derginin editörü Berat Günçıkan, Milliyet gazetesi okur temsilcisi Derya Sazak ve Cnn Türk Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav, Hindistan'da Medyada Kadın Ağı'ndan Ammu Joseph medyada cinsiyetçilik üzerine konuştular.
Ammu Joseph Hindistan'da medyada kadın temsili ve kadın ağıyla ilgili deneyimlerini anlattı. Joseph'in Hindistan'daki deneyimi çok önemli ayrıca bir haber konusu. Onu daha sonraya saklayarak konferansın heyecanlı bölümünden yani sonundan başlayarak size izlenimlerimi aktarmak isterim.
Boratav Medya içeriğinde ve dilinde cinsiyetçilik olduğunu ancak bunun kadın yayın yönetmenlerle ya da medyada üst düzey kadın yönetici sayısının artmasıyla değişecek bir durum olmadığını söyledi.
Boratav: Mor Bülten bana ulaşmadı
CNN Türk'te görece daha fazla sayıda kadının üst düzey yönetici olduğunu anlatan Boratav örneğin bir Mor Bülten'den sözediliğini fakat bunun kendisine hiç ulaşmadığını söyledi, ulaşmış olması gerektiğini vurgulayarak...
"İzleme raporunun, sonradan medya kuruluşlarına 'bak sen bunu yaptın' demek için iyi bir yöntem olduğunu" belirten Boratav "cinsiyetçiliğin bertaraf edilmesinin en önemli yolu olarak, bir ihlal sözkonusu olduğunda kadın örgütlerinin ya da tek tek kişilerin vakit kaybetmeden ilgili medya kurumlarına tepkilerini iletmeleri olduğunu" söyledi.
Milliyet gazetesinden Derya Sazak da eskiye göre medyada çalışanların eğitim düzeylerinin yüksek olduğunu, eğitim düzeyi yükseldikçe cinsiyetçiliğin azalacağını umduğunu anlattı.
Derya Sazak geçtiğimiz yıl "17 aylık bebeğe tecavüz" haberlerinde haber dilinin çok sorunlu olduğunu, Pippa Bacca'nın hem olay olarak hem de medyada yeralış biçiminin rahatsız edici olduğunu anımsattı.
Günçıkan: Kadınlar örgütlenmeli
Medyada cinsiyetçiliğin kadın örgütleri, üniversiteler ve medyanın ortak çalışmasıyla aşılabileceğini belirten Berat Günçıkan öncelikle gazetecilerin kendilerini birer işçi olarak görmeye başlamaları gerektiğini, sendikasızlığın kadın gazetecilerde muhabirlerde cinsiyetçi anlayışı bilincin de zayıflamasına yol açtığını söyledi. Genç kadın gazetecilerin üniversite eğitimi sırasında oluşan beklentilerle, pratikte önlerine gelen arasındaki yaşanan yarılmadan duydukları mutsuzluğun yüzlerine yansıdığını belirten Günçıkan kadın gazetecilerin örgütlenmesiyle bir adım atılabileceğini" söyledi.
Düzkan: Biz de gazetelere mor portakal atalım
Gazeteci Ayşe Düzkan kadınlar için medyada başarının bir yolunun da genel yayın yönetmeninin yatak odasından geçtiğini söyleyerek söze başladı, "Gazetelerde erkekler röfle, fön, fransız manikür üçgeninden bıktık diyorlar ama aslında onlar öyle olanları seçiyorlar" diye devam etti.
Hürriyet'in 60. yıl ekinde 12 genel yayın yönetmeni fotoğrafında bir kadın genel yayın yönetmeni olmadığına dikkat çeken Düzkan, ekler ve editörlerin yeraldığı aile fotoğrafında da kadınların sanki bir model ajansında poz veren mankenler gibi olduğunu vurgulayarak, önemli bir noktaya temas etti.
Düzkan medyadaki cinsiyetçi haberleri ve üslubu eleştirmekle bir yer varılamayacağını söyledi. Örneğin medyanın selülitleri "portakal kabuğu"na benzettiğini, ve yaz mevsiminin de "portakal mevisimi" olarak nitelediğini anımsattı, "Gazetelere mor portakal atma eylemi" önerisinde bulundu.
Derya Sazak "Eski bir yayın yönetmeni olarak hiçbir çalışana cinsel olarak bakmadığını" söyledi, Günçıkan da "Böyle bir yaklaşımın kadınlara olumsuz olarak geri dönebileceğini" belirtti.
Aradan bir süre geçince dayanamayarak söz aldım: "Başarıya ulaşan kadınlar mutlaka yönetmenin yatağından geçmiş demek, 'erkekler tümüyle mesleklerini kusursuz icra ediyorlar, başarılı kadınlarınsa başarıları tartışmalı' demek... Bu da ayrımcılık... 'Ancak genç ve güzel bir kadının yatağından geçebilmek için erkeklerin genel yayın yönetmeni olması gerek' diyerek bu algıyı eğlenceyle tersine çevirelim..."
"Kreş", emzirme odası..."
ntvmsnbc.com'dan Yasemin Arpa, Boratav ve Sazak'a "kadın çalışanlar kreş ve emzirme odası talep etse, ne yapardınız?" diye sordu.
Boratav bugüne kadar böyel bir taleple karşılaşmadığın karşılaşmamanın kendisini şaşırttığını söyledi. Sazak da gazeteciliğe eşiyle birlikte başladıklarını, eşinin çocuk doğurduktan sonra mesleğe ara vermek zorunda kaldığını anlattı "Böyle bir sorun var, evet" dedi.
Arpacı Boratav'a "Kadınlar böyle bir taleple gelmiyorlar çünkü işten kovulmaktan korkuyorlar" dedi. Günçıkan bu tartışma sırasında bu durumda işten çıkarılma riskini "sendikasızlaşmanın neden olduğunu" vurguladı.
O gün medya profesyonelleri, ana akım dışı feminist medya temsilcileri, kadınlar cinsiyetçiliğin, karşılıklı iletişim ve ortak müdahaleyle azaltılabileceği hatta belki de ortadan kaldırılabileceğinde hemfikir oldular. (NZ/GG)