Meclis'in son tutanağında, artık Kürtçe sözcükler için "bilinmeyen bir dilde birtakım kelimeler" yerine "Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler" yazıyor.
Meclis'in önceki günkü (27 Aralık) oturumunda, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Milletvekili Gültan Kışanak, konuyu kürsüde TRT'nin Kürtçe yayını üzerine yaptığı konuşmada gündeme getirdi. Kışanak, "Bu ülkede hâlâ Kürtçe Meclis tutanaklarına 'bilinmeyen bir dil' olarak yazılıyor" dedi.
Toptan düzeltme istedi
Bunun üzerine Meclis Başkanı Köksal Toptan, "Keşke Türkçe olmayan bir dil yazılabilseydi" dedi ve stenograflardan Kürtçe konuşmalar için artık bu ifadeyi kullanmalarını istedi. Bunun üzerine Kışanak'ın konuşmasında geçen Kürtçe sözcükler için önce yine "bilinmeyen bir dil" yazılan tutanak, daha sonra düzeltildi ve dipnotta "Bu bölümde Hatip tarafından, Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi" ifadesi yer aldı.
Önceki tutanakta hâlâ "bilinmeyen dil"
Ancak, 26 Aralık Cuma tutanağında, DTP'li Osman Özçelik'in Kürtçe yeni yıl kutlaması, "Bu bölümde Hatip tarafından, bilinmeyen bir dille, birtakım kelimeler ifade edildi" dipnotuyla, olduğu yerde duruyor.
Özçelik dalga geçti
Özçelik konuşmasında "bilinmeyen dil" ifadesiyle dalga geçerek "Bilinmeyen dille adı Hoşvan olan köy, bilinen dille de adı Doğanköy" cümlesini kullandı. Özçelik, daha önce bianet'e bu uygulamanın "aşağılama" olduğunu söylemişti.
"Bilinmeyen dil" diyaloğu
Kışanak'ın konuşmasının ardından Toptan ve DTP'li milletvekilleri arasındaki diyalog şöyle gerçekleşti:
Köksal Toptan - Şimdi bir hususu açıklamam lazım; Sayın Kışanak’ın üzerinde durduğu, daha önce de DTP’li arkadaşlarımızın zaman zaman dile getirdiği bu tutanaklarla ilgili.
Değerli arkadaşlarım, bu kürsüden Türkçe konuşmak durumundayız, çünkü konuşan arkadaşımızın Başkan tarafından izlenebilmesi, konuşan arkadaşımızın milletvekili tarafından anlaşılabilmesi ve sonuçta, konuşan arkadaşımızın, milletimizin tamamı tarafından izlenebilmesi için başka bir yol ve yöntem yok. Şu örnek de yanlış: “Yabancılar geliyor burada İngilizce konuşuyor, Fransızca konuşuyor.” Hayır, onları da Başkan ve milletvekili arkadaşlarımız Türkçe dinliyor çünkü simultane tercümeyle onlar anında Türkçeye çevriliyor. 1991 yılından bu yana gelen uygulamaya göre de, burada “Anlaşılmayan bir dille” meram ifade edildiğinde tutanaktaki arkadaşlarımız “Anlaşılmayan bir dil” olarak geçiyorlar.
Selahattin Demirtaş (Diyarbakır) – Bilinmeyen Sayın Başkan, bilinmeyen.
Köksal Toptan - Keşke daha yumuşak bir ifadeyle “Türkçe olmayan bir dil” denilebilseydi, bu daha iyi olabilirdi. Mümkünse, ben arkadaşlarımdan da rica ediyorum, bundan sonra ifadeyi o şekilde yumuşatmakta da yarar var.
Hamit Geylani (Hakkari) – “Anlaşılmayan” ile “bilinmeyen” ayrı şeyler Sayın Başkanım.
Köksal Toptan - Hayır, yani “Türkçe olmayan bir dil” diyorum ben. Yani öyle olsa daha yumuşak olur diyorum.
Gültan Kışanak (Diyarbakır) – Sayın Başkan, hangi dilde konuşuluyorsa o dilin adı yazılsın.
Köksal Toptan - Ama, yani onu tutanaktaki arkadaşlarımız bilemez ki sevgili arkadaşlarım, yani burada…
Selahattin Demirtaş (Diyarbakır) – Sayın Başkan, bizim DTP Grubu olarak talebimiz, Meclis kürsüsünde Kürtçe konuşulsun şeklinde değil. Zaman zaman arkadaşlarımız bir özdeyiş kullanabiliyor Kürtçe dilinde. Dolayısıyla, bu “Stenografların bilmediği bir dil” olarak geçerse bu daha mantıklı olur.
Köksal Toptan - İşte onu düzeltmekle de meşgul de olacağım. O şekilde düzeltmeye onu çalışalım.
Hasip Kaplan (Şırnak) – Kürtçe bilen stenograf da koysanız kolaylaşır biraz.
Köksal Toptan - Yalnız, sevgili arkadaşlarım, burada şimdi iki değerli arkadaşımız çıktı, bana göre, çok güzel gerekçelerle Hükûmeti eleştirdiler, bütçeyi eleştirdiler. Şimdi, bunu böyle sürdürmekte bana göre yarar var. Yani kural olarak burada birbirimizi anlayabilecek bir dili kullanmak zorundayız. Yani Anayasa’nın da emri bu, işin gereğinin de emri bu. O nedenle, arkadaşlarımızın bu konuda hassas olmalarını rica ediyorum. (TK)