Almanya Meclisi sünnetin hukuken sorun haline gelmesini engellemek üzere hükümetten sonbahara kadar bir yasa tasarısı hazırlamasını istedi.
Meclisin aldığı kararda "erkek çocuklarının tıbbî açıdan kurallara uygun ve gereksiz acılar yaşamadan sünnet edilmesinin temelde yasalara uygun olduğu" söylendi.
Meclisteki partilerin hiçbiri grup olarak karara karşı çıkmadı. Karar büyük bir oy çoğunluyla alındı.
Milletvekillerinin görüşleri
Deutsche Welle Türkiye konuyla ilgili olarak meclisteki milletvekillerinin görüşlerine yer verdi.
Hrıstiyan Birlik partileri (CDU/CSU) Meclis Grubu Başkanvekili Günter Krings kararı "Almanya'da Yahudi ve Müslüman yaşamına uygunsuz bir biçimde zorluk çıkartılmasına izin verilmeyeceği yönünde" açık bir işaret olarak değerlendirdi.
Sosyal Demokrat Parti'nin Meclis Grubu Başkanı Frank-Walter Steinmeier karar öncesinde yaptığı açıklamada "meclisin hükümeti dinî gruplarda, doktorlarda ve ailelerdeki belirsizlikleri ortadan kaldırmak için harekete geçirmesi gerektiğini" söyledi.
Sol Parti Milletvekili Jens Petermann'a göre ise genç erkeklern sünnet için 14 yaşına kadar beklemeli ve bu yaşta kendileri karar vermeli. Benzer kaygıları dile getiren Yeşiller partisinden başka milletvekilleri de oldu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de daha önce sünneti suç haline getirmenin karşısında olduğunu belirtmiş, Merkel'in sözcüsü Steffen Seibert, hükümetin Müslüman ve Yahudilerin çocuklarını sünnet ettirebilmelerini sağlamak için acilen yasal bir yol bulacağını söylemişti.
Mahkeme sünnete "yaralama" demişti
Almanya'da Eyalet Mahkemesi 26 Haziran'da Köln'de dört yaşındaki bir Müslüman çocuğa yapılan sünnet sonrasında sünneti yaralama olarak niteleyen bir karar aldı. Karara neden olan olayda sünnet sonrası kanama başlayan bir çocuk hastaneye kaldırılmıştı. Daha sonra olay mahkemeye yansıdı ve sünneti yapan doktor yargılandı.
Mahkeme tıbbi zorunlulukla yapılmayan sünneti hukuka aykırı bulup ceza gerektiren bir eylem olarak kabul etmişti. Ancak doktor eylemin suç olduğunu ve ceza gerektirdiğini bilmediği gerekçesiyle ceza almamıştı.
Mahkemenin kararında "çocuğun kendi bedeni üzerindeki tasarruf hakkının, dinî özgürlükten daha ağır bastığı" ifade edilmiş, tıbbi nedenlerle yapılan sünnetin bu kapsamda olmadığını belirtilmişti. (YY)