bianet'in görüştüğü, milletvekillerinin Lübnan'a asker gönderilmesine hayır demsi gerektiğini savunan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı İsmail Hakkı Tombul, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'ndan (Küresel BAK) Yıldız Önen ve gazeteci Nuray Mert, asker göndermeye itirazın yalnızca bir "çatışma olasılığı"ndan kaynaklanmadığını, ABD'nin ve İsrail'in ezen taraf olarak Ortadoğu'yu yeniden biçimlendirme planlarına itiraz olduğunu belirtiyor.
Gül: Türkiye askeri muharebe görevi almayacak
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), bu akşam grubunu toplayarak tezkereyle ilgili bilgi verecek. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bugün NTV Ankara temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtlarken, "Hizbullah'ı Lübnan ordusu silahsızlandıracak. Türk askeri muharebe görevi almayacak. Öngörmediğimiz bir durum olursa biz askerimizi geri çekeceğiz. Biz insani yardım için gidiyoruz" dedi.
Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin de, pazar günkü yazısında, Lübnan'daki BM Gücü'ne katılma izin tezkeresinde, verilecek askeri katkının, büyük ölçüde Genelkurmay ve Dışişleri bürokrasisi tarafından belirlendiğini, buna göre Lübnan'a kalabalık kara birliği değil, deniz gücü gönderileceğini ve şu katkıların öngörüldüğünü yazdı:
* Doğu Akdeniz'de devriye görevi yapacak Deniz Görev Gücü için yeterli kuvvet tahsisi,
* Taleplerin tek tek değerlendirilmesi kaydıyla dost ve müttefik ülkeler için deniz ve hava ulaşım desteğinin sağlanması,
* Lübnan ordusuna eğitim verilmesi.
Şahin: Teraziyi iyi tartmak gerek; hükümetin destek bulacağını sanıyorum
AKP Milletvekili Fatma Şahin de, bianet'e, bu akşamki grup toplantısını beklediğini, toplantıda Dışişleri Bakanlığı'ndan ve Başbakan'dan teknik bilgileri alacaklarını ve durumu tartacaklarını söyledi.
"Risk içeren bir iş bu. Teraziyi iyi tartmak gerek. Ülkenin 50 yılını etkileyecek bir karar. Öte yandan, Endonezya'dan bile asker geliyor. Yanıbaşımızdaki yeni yapılanma için 'bizi ilgilendirmez' diyemeyiz. Akşamki bilgiler doğrultusunda, hükümetimizin oylamada destek bulacağını tahmin ediyorum."
Şahin, tezkereye hayır denmesini savunanlarla ilgili de şunları söyledi.
"Herkesin fikrine saygım var. Hayır diyenler de, evet diyenler de, ülkenin geleceğiyle ilgili kaygılarından dolayı bunu söylüyorlar. Hayır diyenler, Hizbullah'la savaşma riskini öne sürüyor. Grup toplantısında bu soru işaretlerine cevap gelirse, hayır 'evet'e dönüşebilir."
Aktaş: Ortadoğu'ya da, Türkiye'ye de yararı yok. İsrail'i korumaya mı gideceğiz?
Ancak sorun sadece Hizbullah'la çatışma riski değil.
bianet'in görüşünü aldığı AKP Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş, oylamada herkesin kendi düşüncesi yolunda oy kullanması gerektiğinin altını çizerek, Lübnan'a asker gönderilmesiyle ilgili kaygılarını şöyle dile getirdi:
"Asker göndermekte yarar da yok; gerekli şartlar da yok. Lübnan'a asker göndermek ABD ve İsrail'e fayda sağlayacak. Büyük Ortadoğu Projesi'ne yarayacak. Ve AKP'yi yıpratacak. Türkiye'nin de, partinin de geleceğini düşünmek gerekiyor."
1 Mart tezkeresine de hayır oyu veren Aktaş, asker göndermenin "Lübnan halkına da, Ortadoğu'ya da faydası olmadığını söyledi ve şu soruları sordu:
"Neden Lübnan işgal edildi? Bu operasyon neden işlevini yitirmiş bir BM üzerinden bu yapılıyor? BM Genel Sekreteri Kofi Annan, İsrail ziyaretinde hava ve deniz ablukasının kaldırılmasını istedi ve İsrail bunu kabul etmedi. Biz oraya İsrail'i korumaya mı gideceğiz?"
Tombul: Lübnan halkına gerçek yardım için hayır denmeli
İsmail Hakkı Tombul, Meclis'in Lübnan'a asker göndermekle "ABD'nin İsrail eliyle Ortadoğu'ya yeniden şekil verme çabalarına katkıda bulunulacağını" söyledi.
"Adı barış gücü olan, ama esasta savaşma olasılığı yüksek bu güce asker göndermek ABD, İsrail talepleriyle Ortadoğu bataklığına sürüklenmek demek.
Elbette yanıbaşımızda olanı seyretmeyelim, ama sürece BOP'un figüranı olarak müdahil olmayalım. Ortadoğu'nun geleceğine, barışın, kardeşliğin, özgürlüğün olacağı bir gelecek için müdahil olalım."
Tombul, gerçekten barış için yapılacakları da şöyle sıraladı:
"Eğer Meclis gerçekten Lübnan ya da Filistin halkına yardım etmek istiyorsa, bu tezkereyi reddetsin, İsrail'le ikili anlaşmaları durdursun, İncirlik üssünü kapatsın ve insani yardım göndersin."
Başbakan Erdoğan'ın "Bir taraftan çocuklar, anneler, kadınlar ve yaşlılar ölürken, öldürülürken ağlayacaksın. 'Niye bu işte bir şeyler yapmıyoruz' diye çırpınacaksın" dedikten sonra Lübnan'a asker göndermeye karşı çıkmanın "tutarsızlık" olduğuna dair sözlerini de değerlendiren Tombul şöyle dedi:
"Başbakan'a şunu söylemek gerek. Lübnan'a barışı sağlamak ya da korunmak için gidilmiyor. ABD'nin, İsrail'in izin verdiği ölçüde, statükoyu korumak için gidiliyor. İsrail'in işgali sürüyor. Lübnan'a asker göndererek atılacak her adım statükoyu meşrulaştıracak. Ölümleri durdurmayacak; yakın ve orta vadede daha çok ölüme neden olacak politik bir destek olacaktır."
Önen: Asker göndermek Ortadoğu halkına karşı ABD'yle taraf olmak demek
Önen de, milletvekillerine, Meclis'teki oylamanın 1 Mart tezkeresi oylamasından farklı olmadığını anımsatıyor.
"Burada da baş aktör ABD'nin dünya üzerindeki hegemonya mücadelesi. Bu iş Lübnan'la bitmeyecek, İran veya Suriye'yle devam edecek. Lübnan'a asker, Ortadoğu halkına karşı ABD'nin yanında taraf olmak demek.
"Lübnan'da korkunç bir katliam yaşandı ve bunu yaratan İsrail. Bunu engellemek için İsrail'i engelleyecek uygulamalar olmalı. BM'nin İsrail'i engelleyen kararları uygulanmalı."
Önen, konunun çatışma riskine indirgenmesinin yanlış olduğuna da dikkat çekiyor.
"Önemli olan şu; ABD Ortadoğu'daki her yeri kontrol altına almaya çalışıyor. Bu durumda saldırılan tarafın yanında mı yer alacaksınız, saldıran tarafta mı? Lübnan'a asker göndermek İsrail'in yanında yer almak demek.
"Taraf olunacaksa, barışın tarafında, ezilen halkların yanında olunmalı. Saldıran ve ezen ABD ve İsrail. Asker çağrısı da bu ülkelerden geliyor."
Mert: Neden alelacele taraf haline geliniyor?
Gazeteci Mert de, Lübnan'a asker gönderilmesinin "en hafif deyimle gaflet olacağını" söylüyor.
"Benim en büyük itirazım şu: Ortadoğu'da böyle bir tablo varken, BM tarafsız davranamıyorken, neden Türkiye alelacele taraf haline getirilmek isteniyor, neden ABD-İsrail tarafında yer almak gerekiyor? Oysa aşırı şiddet uygulayan İsrail. Neden İsrail tarafına barış gücü gönderilemiyor? Bu işe neden, tartışılmadan, bütün taraflarla görüşülmeden, bilgi verilmeden alelacele karar veriliyor?"
Tan: Askeri kuvvet değil, insani yardım götürmeli
bianet'in görüştüğü Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Sekreteri Ahmet Tan da, oy kullanacak milletvekillerine şu soruyu soruyor: "Hangi çıkarlarımız dolayısıyla Lübnan'da bulunacağız?"
BM kuvvetinin 1978'den beri Lübnan'da bulunduğunu anımsatan Tan, "Barış Gücü için fiili ve fiziki imkansızlık var. Füzelerin karşılıklı atıldığı bir muharebe alanında Batış Gücü'ne yapacak bir şey yok" diyor.
Tan'a göre yapılması gereken, sivillerin ve yıkılan Lübnan'ın yeniden hayat bulmasını sağlamak.
"Askeri sorunu askerle çözmektense, işin mantığına uygun olarak, Lübnan'da sağlığı yeniden kurmak için çalışmak gerek. Kışa giriliyor, hastalıklar artacak. Barına k meselesi var. Türkiye ambulans, doktor, sağlık görevlisi gönderebilir. Bunlar asker de olabilir. Lübnan'a muharip olmayan, tamamen silahsız görevliler, örneğin sıhhiye gitmeli." (TK)