Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Altınoluk Yönetim Kurulu üyeleri Kemal Divrikli’nin cenaze töreninde “cemevlerinin yasal ibadethane kabul edilmemesi” yüzünden cezaevinden izinli çıkması gereken oğlu ve ailesine yaşatılan ayrımcılık nedeniyle bugün Meclis önündeydi.
Cemevine yasal statü talebi dile getirildi, Meclis önünde siyah çelenk bırakıldı.
Mecliste bulunan partilerin genel başkanlarından randevu talep eden heyet, basın açıklaması sonrasında randevu veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek, talepleri iletecek.
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, yaşanan ayrımcılıkla ilgili geçtiğimiz hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi. Change.org web sitesi üzerinden Divrikli Ailesi’nin dostları tarafından “Cemevine Yasal Statü Verilsin” talebiyle başlatılan imza kampanyası ise devam ediyor.
Demir: Nedir cemevlerine karşı kin?
Meclis Dikmen Kapısı önündeki açıklamaya Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, AKD Altınoluk Şube Başkanı Hüseyin Altay, diğer şube başkanları ve Kemal Divrikli’nin kızı Derya Divrikli katıldı.
Doğan Demir yaptığı basın açıklamasında Kemal Divrikli’nin cenaze töreninde devlet eliyle ailesine yaşatılan ayrımcılığı özetledi ve şöyle konuştu:
“Yapılan bu zulmün hangi kitapta, dinde, kanunda, yasada, tüzükte, yönetmelikte, vicdanda, imanda yeri var? Hükümet eğer rahatsız olmayacaksa bir zahmet bu zulmü izah etmeye çalışsın! Bizler bu tabloyu daha önceden de yaşadık.
“Başka ibadet yerlerinde düzenlenen cenaze törenlerine katılanlar, söz konusu cenaze cemevinde olduğunda tek bir devlet yetkilisini göremezsiniz. Nedir bu cemevlerine karşı kin ve nefret, onu da anlamış değiliz. Bizler bu ülkenin zencileri değiliz. Bizleri ısrarla yok sayanlara karşı bizler de ısrarla var olduğumuzun mücadelesini vermeye devam edeceğiz.”
Divrikli: Örgütlü kötülük
Derya Divrikli ise, “Bizim şu an burada olma sebebimiz, kişisel acımız değil, çünkü orada bize yapılan sadece Kemal, Doğan, Derya olduğumuz için yapılmadı, bu örgütlü ve bilinçli bir kötülük” dedi.
“Yüzyıllardır muktedirlerin ezilenlere, tüm ötekilere uygun gördükleri ayrımcılığın bir parçası. Bundan sonra böyle ayrımcılıklar devam etmesin, cemevleri yasal statüye kavuşsun diye buradayız.”
Ne olmuştu?
Kemal Divrikli 7 Haziran’da Balıkesir’in Edremit ilçesinde yolda giderken gördüğü kaplumbağayı kenara almak istediği sırada motosikletin çarpması sonucu hayatını kaybetti. Organları dört kişiye verildi.
Savcılıktan alınan “defnedilebilir” belgesiyle aile, hapishanede bulunan oğul Doğan Divrikli’nin cenazeye katılması için cezaevi savcısına izin için başvuruda bulundu. İlk etapta savcı bu belgeyi kabul etmeyip hastaneden “ölüm belgesi” talep etti, bunun üzerine hastaneye gelen aile bireylerine hastane yönetimi, savcının verdiği defin belgesinin zaten “ölüm belgesi” yerine geçtiğini ve başka bir belge verilemeyeceğini ifade etti.
Ailesinin uğraşları sonucu, bu belge ile Doğan Divrikli’nin babasının cenazesine katılabileceği cezaevi yönetimi tarafından aileye söylendi. Dört saatlik bekleyişin ardından, Doğan Divrikli asker nezaretinde Cemevine doğru yola çıkarıldı. Güzergah üzerinde cezaevi aracındaki yetkili asker aracı durdurarak takip eden aile bireylerine, güvenlik nedeniyle cemevine gidilemeyeceğini ve yalnızca mezarlığa gidilebileceğini bildirmişti.
Uzun itirazlar sonucunda, naaşın bulunduğu yerde yalnızca anne, abla ve eşinin bulunabileceği ve Cemevinin tamamen insansızlaştırılarak cenazeye gelen aile ve yakınlarının cemevini boşaltması şartı ile Doğan Divrikli’nin Cemevine gidilebileceğine karar verildi.
Jandarma eşliğinde Cemevine getirilen Doğan Divrikli’ye annesi, ablası ve eşi dahil kimsenin teması olmaması, taşkın şekilde ağıt yakılmaması ve yalnızca beş dakika süre ile babasını görmesi ön koşullarıyla Cemevinin tamamı ve Kemal Divrikli’nin kefeni bile güvenlik gerekçesiyle arandıktan sonra oğlunun babasını çok kısa görmesine izin verildi. Benzeri güvenlik gerekçeli kısıtlamalar, mezarlıktaki defin töreninde de devam etti. (BK)