Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, Avukatlık Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliğe ilişkin açıklama yaptı.
"Meclisinin kapısında polis devleti kurulmuş durumda" diyen Gergerlioğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle: Polisin kafasına göre takıldığını görüyoruz. Bakıyorsunuz, bir saat baro başkanları kimliğini gösterip girebiliyor; ikinci saat kimliğini gösteriyor ve giremiyor; tamamen keyfiyet hâkim. Bu ne demektir? Bir polis devletindeyiz demektir.
Belki maddeler kabul ediliyor ama bu kabul edilecek bir durum değil.
"İnsanlar yargıya kavuşamıyor"
Bakın, biz hukukçu arkadaşlarımıza dokunduğumuz zaman "Bir dokun, bin ah işit" misali neler neler işitiyoruz. "Yargı siyasallaştı" diye yoğun bir şekilde biz söylüyoruz, herhâlde siz bunu yanlış anlamışsınız, daha da siyasallaştırma girişiminde bulunuyorsunuz.
Şimdi, arkadaşlar, Türkiye'de o kadar vahim durumlar var ve biz baro yasası teklifini konuşuyoruz. Ya, Türkiye'de insanlar yargıya kavuşamıyor; bakın, yanlış duymuyorsunuz, yargıya kavuşamıyor. Ben size çarpıcı bir örnek vereceğim. Türkiye'de insanlar yargıya nasıl kavuşamıyor?
OHAL döneminde ilan edilen KHK'lerle yüz binlerce kişi işinden ihraç edildi, o kişiler ne yaptılar? İdare mahkemelerine koşturdular, orası "Biz bakmıyoruz, geri git." dedi: Anayasa Mahkemesine gittiler "Biz bakmıyoruz, geri git." dediler; binlerce kişi AİHM'e gitti, orası da "Biz bakmıyoruz, geri git." dedi, altı ay boyunca ortalıkta dolaşıp durdular.
"Üç yılda 18 bin karar çıkamadı"
Sonunda, bir OHAL Komisyonu kuruldu ve iki yıllığına kuruldu, şu anda, bakın, üç buçuk yıl oldu, daha, hâlâ 18 bin kişinin kararı çıkmış değil.
Şimdi, öyle yavaş gidiyor ki bu kararlar ayda 5 bin dosya bakılacaktı, şimdi üç buçuk ayda ancak 3 bin dosya bakıldı ve tahminen beş yıl sonunda bitecek, 2021 Aralık’ta bitecek ve biz dünya rekorlarını kıracağız, kendimize ait olan dünya rekorlarını kıracağız.
Üç buçuk yılda değil, beş yılın sonunda ancak vatandaş yargıya ulaşacak. Cumhurbaşkanın emriyle anında görevden alınabilecek OHAL Komisyonu kararlarından sonra ancak yargıya ulaşabilecek bir kitle var karşımızda.
"Alevi Yurttaşı FETÖ diyerek işten atmışlar"
İşte, bakın, ben size yine daha bugün konuştuğum KHK'lı bir mağdurdan örnek vereyim: Ne kadar OHAL Komisyonunun, bu işlerin ne kadar hukuk dışı yapıldığına dair sizde bir fikir oluşsun. Bakın, ismini de vereyim, Kırklareli Askerlik Şubesinde çalışan, eski bir çalışan Yasemin Umar. Kendisi "Hocam ben Aleviyim ama FETÖ'den ihraç edildim, ya nasıl oldu bu?" dedi.
Rütbeli asker olan eşimle güya katalog evliliği yapmışım, bundan dolayı ihraç edildiğimi sonradan öğrendim. Eşimi iki yıl içeri attılar, cezaevinde boş yere yattı, sonunda mahkeme beraat verdi, istinaf bozdu, yerel mahkeme tekrar beraat verdi, istinafa yine gitti, istinaf kararını vermeden OHAL Komisyonu bana "Katalog evlilik yapmışsın." diye afaki bir kararla -bakın, gördüm hakikaten de Komisyon kararını- somut hiçbir belge yok, böyle bir kararla ret verdi diyor.
İşte, memleketin hâli bu arkadaşlar, değerlendirme bu, yargının durumu bu, yargının yerine geçmiş bir OHAL Komisyonunun durumu bu, memleketteki perişanlık ortada. Biz baro yasasını konuşuyoruz.
"Demirtaş'a selam göndermek suç sayılıyor"
DBP eski Eşbaşkanı Mehmet Arslan ziyarete giden avukata: "Selahattin Demirtaş'a selam söyle" dedi diye savcı iddianamede yazıyor. Düşünün memleketin hâli bu, yargının hâli bu. Yargıyı böyle siyasallaştırmışsınız, bir adama selam yollamak bile suç olmuş memlekette ve daha da siyasallaştırmaya çalışıyorsunuz." (RT)