Taraf gazetesi yazarı ve Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Mithat Sancar, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok'unun desteklediği bağımsız milletvekillerinin, Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesini protesto ederek Meclis'e gitmeme kararını, "meşru ve demokratik" olarak niteledi.
Sancar, bianet'e hem Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Diyarbakır Milletvekili Dicle'nin vekilliğinin düşürme kararını hem de CHP milletvekilleri Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay'ın tutukluluğuna devam kararı verilmesini değerlendirdi. Sancar, özetle şunları söyledi:
* YSK'nın kararı hukuka uygun değil, bu kararla yetkilerini aştı. Çünkü YSK'nın görevi ve yetkisi seçim tamamlanıncaya kadar sürer. Seçimin ardından kararları Meclis verir. Dicle hakkındaki gerekçeli karar okunduğunda da açıklamalarının çelişkili olduğu görülebilir.
* Dicle'yle ilgili hukuksal sürecin yorumlanmasında da aşırı yasakçı ve otoriter bir anlayış söz konusudur. Kesinleşen cezasının ardından, önceden fazladan yattığı sürenin mahsup edilmesi kararı da dikkate alınmadı. Bu tavır, demokratik bir hukuk anlayışıyla bağdaşmıyor. Hakimlerin, bunun gibi siyasi faaliyetlerle ilgili davalarda, özgürlükçü davranmaları, demokratik sistemin işleyişine katkı sağlayacak şekilde karar vermeleri beklenir.
"Blokun tavrı meşrudur"
* Ayrıca YSK'nın kararı siyaseten son derece yanlış. Çünkü hukuk düzeninin ana amacı toplumsal düzeni ve barışı sağlamaktır. Kararın geri dönüşü olabilir. Sorumluluk Meclis'te ve Meclis'teki çoğunluk partisi olan AKP'dedir. AKP, bir an önce gerekli hukuksal düzenlemelerin yapılacağını açıklamak gibi bir yükümlülüğü vardır.
* Blokun boykot tavrı meşru ve demokratiktir. AKP'nin dokuz yıldır yapmadığı düzenlemeleri yaptırmaya yöneliktir. Bu tavır dikkate alınarak hemen bir düzenleme yapılırsa kriz kolayca aşılır. CHP de zaten sorunun çözümü için gerekli katkıyı yapmaya hazır olduğunu açıkladı. gerekli yasal düzenlemeler yapılırsa, Türkiye ciddi bir krizden demokratik bir şekilde çıkmış olur.
"Tutukluluğun devamı yanlış"
* Haberal ve Balbay hakkında mahkemenin verdiği karar da, YSK'nın kararı gibi yasakçı ve otoriter bir yorumun ürünü, bu karar da doğru değil. Zaten Türkiye'de tutukluluk bir ceza gibi kullanılıyor. Parlamento sistemin kalbidir, vekil seçilmiş birinin, sayılan gerekçelerle tutuklu kalması, demokratik hukuk devleti mantığına uygun değildir. Tutukluluk hallerine son verilmeli.
* KCK sanıkları için de aynı karar verilirse, toplumsal barışa ciddi bir zarar verilmiş olacaktır. AKP, Ceza Muhakemeleri Kanunu'na (CMK) bir ekleme yaparak, vekil seçilenlerin tahliye edilmesi gerektiği yönünde bir düzenleme yapabilir. (AS)