Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) desteklediği, İstanbul 1. Bölge bağımsız milletvekili adayı İbrahim Çiçek, TBMM kürsüsünde ezilenlerin ve emekçilerin sesi olmayı hedeflediğini söyledi. bianet'e konuşan Çiçek, özetle şu açıklamayı yaptı:
* Kürt halkı, uzun yıllardır büyük mücadele verdi, bedeller ödedi ve şimdi en önde özgürlük bayrağını taşıyorlar. Eşit yurttaşlık başta olmak üzere Alevi halkın da demokratik talepleri var. Son dönemde bu yönde önemli etkinlikler de düzenlediler.
* Kadınlar da aktif şekilde bir muhalefet yürütüyor, ayrıca doğayı koruma adına yapılan eylemler artıyor. Örneğin, HES'lerle aktif şekilde mücadele ediliyor. Anadolu insanı tarihle yüzleşmek, hesaplaşmak istiyor. Yüzyıllık acılar, yalanlar açığa çıkıyor, konuşulur oluyor.
* Fakat çözüme doğru gidilemiyor. Eğer Batı'da, İstanbul'da, Bursa'da, İzmir'de, Türk emekçilerin ağırlıklı olduğu bölgede ciddi halkçı, demokratik bir atılım olursa, böyle bir irade birliği gerçekleştirilebilirse, ancak o zaman AKP hükümetinin hesaplarının bozulacağını düşünüyoruz.
* Emekçi çözüm, sadece Kürt halkının Ankara'yla uzlaşacağı bir çözüm değildir. Türk emekçilerinin ağırlıklı olarak bulunduğu Batı bölgeleri, düğümün çözüleceği yer olacak. Bu şekilde bir "halk açılımı" oluşturmayı düşünüyoruz. Meclis'te bütün sosyalistleri, bütün ezilenleri temsil etme iddiasındayız. İstanbul merkezli bir mücadele yürütmek istiyoruz.
"Eşit siyasi ilişkiler kurma amacındayız"
Çiçek, "Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'na neden katılmadığına" dair sorumuzu yanıtlarken, Kürt sorununun çözümüyle ilgili düşüncelerini şöyle sıraladı:
* Her siyasi akımla eşit ilişkiler kurmak istiyoruz. Kimsenin kimseye bir şey dikte etmediği bir ilişki biçimi kurmak istiyoruz. Blokla birlikte olmak için çok çaba harcadık ancak olmadı. Ancak, İstanbul 1. Bölge bağımsız milletvekili adayı Sebahat Tuncel de arkadaşımızdır, halkın ikimizi de Meclis'e yollayacak güçte olduğunu düşünüyorum.
* Kürt halkı hem Meclis'te hem sokakta başarılı bir mücadele yürütüyor. 12 Eylül referandumu öncesinde, biz de boykot kararına katıldık ve birlikte mücadele vermiştik. Blokun dışında kalanları "suçlu" ilan etmek, egemen düşüncenin mantığıdır. Kürt hareketi Türkiyelileşmekten bahsediyor ama bunu gerçekleştiremiyor. Türkiyelileşmek için ezilenlerin, emekçilerin açısından bir politika yürütmesi gerekiyor. Türk ve Kürt halkının, emperyalist planları boşa çıkaracak gücü var.
"Türk ve Kürt emekçisi buluşmalı"
* AKP hükümetinin ve Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) doğru adımlar atarak, savaşı tek taraflı olarak ve acilen durdurmasını istiyoruz. Çocuklar ölürken çözüm üretmeye yanaşmayanlar, sermayeye bağlılar. Ayrıca KCK davası da hemen durdurulmalı. Siyasi bir dava olduğundan, siyasi bir kararla hemen bitirilebilir.
* Kürt hareketine soldan bir eleştiri getirebiliriz. Daha emekçi, halkçı olmaları konusunda. Ancak bu tartışmalar, karşılıklı anlayış çerçevesinde olur. Kürt sorununu asla ihmal etmeden, Türk ve Kürt emekçisini buluşturacak başka bir yol bulabiliriz. Sorunların çözümü için de başka bir yol görmüyorum. Emekçiler bir araya gelemediğinde, Kürt hareketi de sermayeyle uzlaşmak zorunda kalıyor.
* Kadınların, gençlerin, emekçilerin sorunlarını Meclis'e taşımak, emekçiler ve ezilenler adına bir çıkış yapmak istiyorum. Meclis ile sokak arasında tamamlayıcı bir ilişki varsa, bir vekil bile o kürsüde sesini duyurabilir.
Çiçek, görüştüğü kesimlerin talepleri doğrultusundaki planlarını şöyle açıklıyor:
* Çalışma saatlerinin altı saate düşürülerek, vardiyaların dörde çıkarılmasıyla, daha verimli ve sömürünün azaldığı bir çalışma sistemi gibi önereceğimiz planlar var. Ayrıca, barınma, eğitim, sağlık gibi temel haklar konusunda da politikalarımız var.
* Cezaevlerindeki siyasi tutukluların bırakılmasını talep ediyoruz. Halka politik örgütlenme hakkı ve düşünce özgürlüğü tanınması gerekiyor. Gerçekleri araştırma komisyonu kurularak, 1 Mayıs 1977'den başlayarak tüm olaylar araştırılmalı, gerçekler açığa çıkarılmalı.
* Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, siyasi mahkemelerdir. Terörle Mücadele Kanunu da aynı şekilde değerlendirilebilir. Bu mahkemelerde, bu kanun çerçevesinde yargılananlar, "normal vatandaş" statüsünden çıkarılıyor, "yargılanacak, hapse atılacak yurttaş" olarak ayrı bir kategoride görülüyor. Bu mahkemeler, Türkiye'nin demokratikleşememe sorununda önemli bir yer kaplıyor. (AS)
İbrahim Çiçek, 1959'da Sivas, Divriği'de doğdu. İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nda 1970'lerde işçi lideri olarak devrimci mücadeleye atıldı. 12 Eylül darbesine karşı mücadelede de rol aldı. 1994'te kurulan Atılım gazetesinde Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Yenilenen Terörle Mücadele Yasası'na dayandırılarak 8 Eylül 2006'da gözaltına alındı ve tutuklandı. Beş yıl boyunca tutuklu yargılamasına devam edilen Çiçek, 17 Mayıs'ta serbest bırakıldı. Aynı davadan yargılandığı ve bianet'te "Görülmüştür Mektupları" yayınlanan eşi Füsun Erdoğan, Kandıra T Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor.