Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yazar dayanışma örgütü PEN Amerika’nın yayınladığı ve içinde sinemacılar, gazeteciler ve çeşitli hak örgütlerinin bulunduğu 28 vakıf imzalı mektupta Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’a Bakur filmi yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel için özgürlük talebinde bulunuldu.
Demirel ve Mavioğlu’nun davası 29 Mayıs’ta (yarın) Batman Asliye Mahkemesi’nde saat 09.00'da görülecek. İki sinemacıya, ‘Bakur’ belgeseli sebep gösterilerek, terör örgütü propagandası yapmak suçundan beşer yıl hapis isteniyor.
Mektubu Yağız Tanrıvermiş'in çevirisiyle yayınlıyoruz:
Aşağıda imzası olan kültür vakıfları ve insan hakları dernekleri, Batman Cumhuriyet savcısını sinemacı Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel'e yapılan suçlamaları düşürmeye ve bu filmi suç olarak addetmeyi bırakmaya çağırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın sinemacılara destek olmasını ve onlara olan suçlamaların düşürülmesi için hareket etmesini talep ediyoruz. Demirel ve Mavioğlu'nun davası, Türkiye'de sanatçıların, akademisyenlerin ve gazetecilerin düşüncülerini barışçıl bir şekilde paylaşmalarına rağmen tutuklanmalarının akabinde gerçekleşiyor. 29 Mayıs'ta Demirel ve Mavioğlu'nun davası Batman Asliye Mahkemesinde görülecek. İki sinemacıya, 'Bakur' belgeseli sebep gösterilerek, terör örgütü propagandası yapmak suçundan beşer yıl hapis isteniyor. 2013 yılında çekilen belgesel, Türkiye'nin güneydoğusunda farklı kamplardaki PKK'lilerin günlük hayatlarını konu alıyor. Belgeselin çekimi ve yapımı Türk hükümeti ve PKK'nin ateşkes kararı aldığı döneme denk geliyor. Barış müzakereleri kesildikten sonra, Bakur 5 Mayıs 2015'te İstanbul Film Festivali'nde gala yapacaktı ancak İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) gösterimi iptal etti. Bundan sonra film birçok ulusal ve uluslararası festivalde gösterildi fakat iki yıl sonra 2017 Aralık ayında bu sinemacılar 'terör propagandası yapmak' ve 'terör örgütü PKK/KCK'ye güç, şiddet ve tehdit yoluyla meşruluk kazandırmak' suçuyla yargılanmaya başladılar. Eğer suçlu bulunurlarsa Türkiye'de sinemacılar ilk kez film sebebiyle hapse girmiş olacak ve bu ülkedeki düşünce özgürlüğü adına ciddi bir gösterge. Bakur, bu tip suçlamaların olduğu tek dava değil. Birçok gazeteci, akademisyen, yazar ve sanatçı benzer suçlamalarla yargılanıyor. İfade özgürlüğü ister bir filmde, ister gazete, resim veya barışçıl bir protestoda olsun demokratik toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Sanat eserleri çatışmaları anlatmada, düşmanları uzlaştırmada, uzun süreli çatışmalara maruz kalmış insanlar ve gruplar arasında güven yaratmada önemli roller oynayabilir. Türkiye bu özgürlükleri koruyacağına dair uluslararası anlaşmalara imza atmış, hem Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ne (MSHUS) hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne imza atmış bir ülke. Türkiye'de İfade Özgürlüğü aynı zamanda anayasanın 26. maddesiyle de korunuyor. Tüm bu yükümlülüklere istinaden Türkiye, ifade özgürlüğünü yalnızca 'milli güvenlik tehdidi' durumunda, MSHUS'nin 20. maddesinde belirtildiği gibi ayrımcılık, düşmanlık veya şiddeti kışkırtıcı olmaları gerekçesiyle yasaklayabilir. Bunun dışında, Johannesburg Prensipleri'ne göre ifade özgürlüğüne ancak milli güvenliğe tehdidin hükümet tarafından kanıtlanmasıyla ceza verilebilir. Bakur, ayrımcılığı, düşmanlığı, şiddeti kışkırtmıyor; tersine on yıllarca süren çatışmadan sonra PKK ve Türk hükümeti arasında varılmaya çalışılan barışı belgeliyor. Belgeselin amacı fragmanında belirtildiği gibi "on yıllardır süren bu savaşın ana aktörlerinden PKK'nin içine bakmak". Böylesine yaratıcı bir çalışma Türkiye'nin uluslararası ve yerel yükümlülüklerine göre koruma altında. Türkiye yükümlülüklerine uymalı, ifade özgürlüğünü korumak ve sanatçıların korkusuzca üretmelerini sağlamak için kanunlarını uygulamalı. |
Mektubun orijinali ve imzacılar için tıklayın
Ne olmuştu?
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile yönetmen Çayan Demirel’in yönettiği, yapımcılığını Ayşe Çetinbaş’ın üstlendiği 92 dakikalık Bir Gerilla Belgeseli: BAKUR (Kuzey) belgeseli 21 Mart 2013 Diyarbakır Newroz’unda PKK lideri Abdullah Öcalan’ın PKK’ye geri çekilme çağrısıyla başlıyor. 2013 yılında başlayan belgesel hazırlıkları iki yıl sürdü ve eser 2015 yılında seyirciyle buluştu.
Belgesel 34. İstanbul Film Festivali’nde yarışma dışı kategorisinde gösterilecekti.
Ancak İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), belgeselin gösterimini iptal etti, gerekçe olarak Kültür ve Turizm Bakanlığının 11 Nisan’da gönderdiği “kayıt tescil belgesi” konusundaki uyarı yazısını gösterdi.
İKSV sansürüyle İptal edilen gösterim tarihinde izleyiciler Atlas sineması önünde toplandı, daha sonra film gösterimi yerine forum yapıldı.
Salondaki forumun ardından Cezayir Toplantı Salonu’nda sinemacılar ortak bir toplantı düzenledi ve "Nefesim Kesilene Kadar" ve "Homo Politicus" ekipleri boykot kararını uyguladı.
Dava 2 yıl sonra açıldı
Belgeselin gösteriminden iki yıl sonra, filmin iki yönetmeni Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel ile Batman'daki film gösteriminden sorumlu Dicle Anter'e “örgüt propagandası” suçlamasıyla dava açıldı.
Savcı Ömer İlhan’ın hazırladığı iddianamede, gazeteci, sinemacı Mavioğlu, yönetmen Demirel’in ve Anter'in Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istendi. (EKN)